1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni Sırp hükümetinin işi zor

Verica Spasovska/DW22 Ocak 2007

Sırbistan’da yapılan genel seçimlerden aşırı milliyetçi Radikal Parti birinci parti olarak çıktı. Buna karşılık AB ve NATO yanlısı demokratik partilerin de güçlenmiş olması, yeni hükümeti kurma çalışmalarının zorlu geçeğinin sinyalini veriyor. Deutsche Welle Orta ve Güneydoğu Avrupa Yayınları Sorumlusu Verica Spasovska, yeni Sırp hükümetini başta Kosova’nın statüsünün belirlenmesi gibi çetin görevlerin beklediğine işaret ediyor.

https://p.dw.com/p/AZmS

Önce iyi haber: Sırbistan genel seçimlerinden birinci parti olarak çıkan aşırı milliyetçi Radikal Parti, Sosyalistler’in desteğini dahi alsa Meclis’te hükümet kurabilecek çoğunluğa ulaşamıyor. Şimdi de kötü haber: Demokratik parti liderlerinin kendi aralarında yaşanan kavgalar, hükümet kuruluşunu zorlu hale getiriyor.

Sırbistan’ın önümüzdeki yıllarda izleyeceği politikaların netleşmesi bakımından önem taşıyan seçimler, ilk bakışta sanki eski iktidar ilişkilerinde değişen pek az şey varmış izlenimini veriyor. Ancak seçim sonuçlarına daha yakından bakıldığında, sonuçların Sırbistan’da ilerici odaklara ivme kazandırdığı tesbit edilecektir.

Her şey den önce yüzde 60’lar bulan seçimlere katılım oranı, aşırı milliyetçi Radikal Parti’nin oylarını olumsuz yönde etkiledi. Demokratik partilerin taraftarları daha önceki seçimlerde sandıktan uzak kalmayı tercih ederken bu kez vatandaşlık görevini yerine getirmeyi tercih ettiler.

Seçmen eğiliminden en çok faydalanan, Devlet Başkanı Boris Tadiç’in partisi Demokrat Parti (DS) oldu. Oylarını ikiye katlayan Demokrat Parti, parlamentoda Radikal Parti’nin ardından ikinci parti olmayı başardı. Tadiç, şimdi haklı olarak demokratik blok içinde lider konumda bulunduğuna dikkat çekiyor ve Meclis’te üçüncü sıraya düşen, Başbakan Vojislav Kostunica’nın partisi Sırbistan Demokrat Partisi ile yürütülecek koalisyon görüşmelerinde başbakanlığa talip olduğunu duyuruyor.

Hükümeti Boris Tadiç’in kurması halinde bu adım yalnızca Sırbistan’ın izlediği Avrupa yanlısı politikaların güçlenmesini katkıda bulunmayacak; aynı zamanda Kosova meselesinin çözümünde de önemli bir dönüm noktası meydana getirecek. Tadiç, Kosova’nın Sırbistan’a bağlı kalmasında ısrar eden Kostunica’nın tersine bu soruna çok daha gerçekçi yaklaşıyor. BM’nin Kosova özel elçisi Martti Ahtisaari'nin önümüzdeki günlerde planını açıklayacağı gözönünde tutulacak olduğunda Belgrad’ın Kosova’ya bakışı daha da önem kazanıyor. Yeni Sırp hükümetine daha önce hiçbir Sırp siyasetçinin kabullenmeye yanaşmadığı bir adımı atarak Kosova’nın uzun vadeli uluslararası gözetim altında koşullu bağımsızlığının önünü açması, bu politikaları da vatandaşlarına izah etmesi görevi düşüyor.

Bu noktadan sonra sorumluluk aralarındaki ihtilaflara son vermesi gereken demokratik partilere düşmektedir. Bu görevinden üstesinden gelmeyi başaran Sırbistan, Avrupa Birliği yolunda önemli bir adım atmış kabul edilecektir. Unutulmamalıdır ki Sırbistan’ın da yer aldığı coğrafya, en çok siyasi istikrara gereksinim duymaktadır.