1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

120110 Heimkinder Deutschland

13 Ocak 2010

Bir yıl önce oluşturulan, mağdurlar, siyasetçiler ve kilise temsilcilerinden oluşan yuvarlak masa grubu perşembe günü iki günlük bir toplantı için biraraya gelecek.

https://p.dw.com/p/LTsH
Fotoğraf: picture-alliance / dpa

Alman Katolik Kilisesi 50'li ve 60'lı yıllarda hizmet veren yurtlarda yaşanan şiddet, taciz ve tecavüz olaylarının mağdurları için bir yardım hattı projesini hayata geçirdi. Çocuk ve gençlerin barındığı bu yurtların hemen hepsi katolik ve protestan kiliselerine bağlıydı. Alman Piskoposlar Konferansı Sekreteri Hans Langendörfer, 'yardım hatları oluşturulmasının, kilisenin iddiaları kabul ettiğini ortaya koyan çok açık bir sinyal olduğunu' belirtti. Hannover'de bulunan Protestan Luteryen Kilisesi de bu yönde bazı çalışmalar yürüttüklerini ve terapi olanakları sunduklarını kaydetti. Yurtlarda yaşananları uzun yıllar kabul etmeyen Katolik ve Protestan Kiliseleri, mağdurlardan ancak geçtiğimiz yılın başlarında özür dilemişti.

'Yaramazlık yaparsan seni yurda gönderirim!' sözü 50'li ve 60'lı yılların Almanya'sında bir çocuk için boş bir tehdit değildi. Kiliselere bağlı bu yurtlar, zalim eğitim metotları, dayak, taciz ve hatta tecavüzle özdeşleşmişti.

Etkileri hâlâ sürüyor

15 yaşındayken okulda problemler yaşadığı gerekçesiyle annesi tarafından bir yurda gönderilen Heidi Dettinger yurtta başından geçenlerin etkisinden hâlâ tam olarak kurtulabilmiş değil. Yıllar boyunca kendisine pis ve değersiz olduğu söylenen Dettinger, yaşadıklarını şöyle aktarıyor: "Uzun yıllar boyunca gece uykumdan uyanıp, gidip duş yaptım. Kendimi öylesine kirli hissediyordum ki, tüm vücudumu kıpkırmızı olana kadar keseliyordum."

Dettinger'in kaldığı Hannover’de bulunan Birkenhof, o dönem Almanya'da hizmet veren yurtların büyük bölümü gibi kilisenin çatısı altında bulunuyordu. O yıllarda tam olarak kaç çocuğun bu tip yurtlara gönderildiği bilinmiyor. Tahminlere göre 700 binin üzerinde çocuk yüksek çitlerle çevrili bu hapishaneyi andıran yerlerde yaşamaya zorlandı.

Acımasız cezalar

Dettinger, en küçük hatanın bile yurt görevlileri tarafından acımasızca cezalandırıldığını belirtiyor. Örneğin bir çocuk yatağını ıslattığında kahvaltıya inerken yanında ıslak çarşafını da götürmek ve bunu herkese koklatmak zorundaydı.

Bu dramın başka bir tanığı olan Eckhard Kowalke de yurtta geçirdiği yılların kâbus gibi olduğunu kaydediyor. Yeni gelenlerin diğer çocuklar tarafından lastik ayakkabılarla dövüldüğüne, bazılarınınsa tecavüze uğradığına şahit olan Kowalke, yurt yönetiminin bu gibi olaylara göz yumduğunu hatta kimi zaman desteklediğini anlatıyor.

Kowalke, yaşadığı travmanın etkilerinden kurtulmanın yolunuysa resim ve heykelde bulmuş. Yaptığı tahta çarmıha gerilmiş, kanlar içindeki oyuncak bebeklerden oluşan heykeli Flensburg'da yayaların kullanımına ayrılmış bir sokakta sergileniyor. Kowalke, heykelle ilgili şu bilgileri veriyor: "Bu haç bahsi geçen yurtlara hapsedilen yaklaşık bir milyon çocuğu temsil ediyor. Bu çocuk hapishanelerinde kitlesel insan hakları ihlalleri yaşandı."

"Yapılanlar yeterli değil"

Her ne kadar Katolik ve Protestan Kiliseleri mağdurlardan özür dilemelerinin ardından bu konuda bazı adımlar atmış olsalar da, yurt mağduru Heidi Dettinger’e göre bunlar yaşanan acıları unutturmak için yeterli değil. Dettinger, yurtlardaki çocukların haftanın altı günü, günde onar saat yurt mutfaklarında ve çamaşırhanelerinde zorla çalıştırıldığına dikkat çekiyor ve emekli maaşlarının bu ağır iş dikkate alınarak artırılmasını ve kendilerine ayrıca tazminat ödenmesini talep ediyor.

Mağdurların çoğu iyi bir eğitim alamadığı için bugün Hartz IV adı verilen düşük bir sosyal yardımla geçinmeye mahkûm. Bazılarıysa asgari emekli maaşı alıyor.

Mağdurlara ek ödeme ve tazminat konusu, Perşembe günü yapılacak yuvarlak masa toplantısında da gündeme gelecek. Mağdurlar, kilise temsilcileri ve siyasetçilerden oluşan heyetin bir ara rapor yayınlaması bekleniyor.


© Deutsche Welle Türkçe


Birgit Augustin / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Beklan Kulaksızoğlu