1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zararlı gazlara çözüm aranıyor

Jens Thurau / DW28 Kasım 2005

BM İklim Konferansı, Kanada’nın Montreal kentinde bugün başlıyor. Çetin tartışmalara sahne olması beklenen konferans, 150’den fazla ülkeden temsilcinin katılımıyla 9 Aralık’a kadar devam edecek. Konferansın ana konusu ise atmosferi tehdit eden zararlı gazların azaltılması. DW’den Jens Thurau’nun haberi...

https://p.dw.com/p/AaTV
Zararlı gazların önlenmesi için alınan önlemler yeterli değil
Zararlı gazların önlenmesi için alınan önlemler yeterli değilFotoğraf: AP

16 Şubat 2005 tarihinden bu yana yürürlükteki Kyoto Protokolü atmosferde sera etkisine yol açan gazların oranını, 2010 yılına kadar 1990 yılındaki oranının yüzde 21’ine düşürmeyi hedefliyor. Ancak bu hedefe rağmen, zehirli gazların oranı atmosferde her geçen gün artmaya devam ediyor. Montreal’de 9 Aralık’a kadar sürecek BM İklim Koruma Konferansı’nın ana konusu da bu.

Sera etkisine yol açan gazları azaltma hedefine ulaşabilmek için aralarında Almanya’nın da bulunduğu bir grup ülke, iklim değişikliği ile mücadelede daha fazla önlem alma talebinde bulunuyor. Diğer yandan, bir düzenleme ve denetim sistemi getirme, ayrıca medyayı periyodik olarak bilgilendirme talepleri var. Zirvenin sonuna dek bu noktaların enine boyuna tartışılması bekleniyor.

Acil çözüm gerekiyor

Uzmanlara göre, iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilmek için 2100 yılına kadar dünya genelindeki hava sıcaklığının yılda 2 dereceden fazla artmaması gerekiyor. Ama halihazırdaki zararlı gazların oranına bakıldığında, bu hedefe ulaşmak imkansız görünüyor.

Kyoto Protokolü’nün sadece 2012 yılına kadar geçerli olması ve Hindistan, Çin gibi sanayileşmekte olan ülkelerin zehirli gaz oranını azaltma konusunda yükümlü kılınamaması başlıca sorunlar. İklim araştırmacıları, ayrıca bu sene ağır hasara yol açan Katrina Kasırgası gibi çevre felaketlerini örnek göstererek acil çözüm talep ediyor.

ABD, Kyoto’ya karşı

Çözüm söz konusu olduğunda ise farklı görüşler ve çıkarlar ön plana çıkıyor. Bunların başında da ABD geliyor. Kyoto Protokolü’nü imzalamayan ve aslında dünyadaki zararlı gazların en büyük sorumlusu olan ABD, Kyoto Protokolü’nün genişletilmesine de karşı. Ancak diğer ülkeler, ABD ile Avustralya’nın protokole dahil edilmesi gerektiği görüşünde.

Münchner Rück adlı reasürans, yani sigortaları sigortalayan şirketten Thomas Loster, ABD’nin son dönemdeki çevre felaketleri nedeniyle gerçekleri görmeye başlayacağını savunuyor. Loster, sera etkisine yol açan gazlar ile iklim değişikliği ve ABD’de meydana gelen kasırga felaketleri arasındaki bağlantının kararlılıkla gözler önüne serilmesi gerektiğini söylüyor. Loster, Amerikan halkında bu konuda bir zihniyet değişikliği olduğunu,Washington’un da artık tavrını gözden geçirmesi gerektiğini vurguluyor.

Gençlerin önerisi dinlenecek

Konferans sırasında uluslararası bir gençlik grubu da kendi önerilerini sunma fırsatı bulacak. Bu grup, havaya salınan karbondioksit oranın 2010 değil, 2020 yılına kadar yüzde 30 oranında azaltılmasını, böylece daha fazla ülkenin iklim koruma çabalarına katılmasını amaçlıyor. Montreal’deki BM konferansında tüm bu fikirler dile gelecek.

Ancak uzmanlar konferanstan yeni, büyük hedefler ve uzlaşılar beklemiyor. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası Yöneticisi Richard Kinley de bu görüşü paylaşıyor ve “Asıl önemli olan, Kyoto Protokol’nün hayata geçirilmesini sağlayacak net kurallar üzerine anlaşmak” diyor.