1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zimbabve'de gergin bekleyiş

Deutsche Welle17 Nisan 2008

Zimbabve’de devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları hala açıklanmadı. Ülkede yönetim karşıtı protestolar sürerken, siyasi belirsizliğin şiddet olaylarını tetikleyebileceğinden endişe ediliyor.

https://p.dw.com/p/DjFx
Muhalefet yönetim karşıtı gösterilerine devam ediyor
Muhalefet yönetim karşıtı gösterilerine devam ediyorFotoğraf: AP

Zimbabve'de Mart ayında yapılan devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin hala açıklanmamış olması, ülkedeki mevcut siyasi krizin aşılmasını zorlaştırıyor. Seçimler ertesinde meydana gelen şiddet olaylarında şimdiye kadar 2 kişi öldü, 200'den fazla kişi de yaralandı. Seçimlerin yapıldığı 29 Mart'tan sonra ülkeyi terk ederek Mozambik'e sığınanların sayısıysa 5 bin 500'ü aştı. Muhalefetteki Değişim Partisi'nin (MDC) genel grev çağrısında bulunduğu hafta başından itibaren meydana gelen protesto gösterilerinde de en az 50 kişinin tutuklandığı belirtiliyor. Ülkedeki siyasi gerilim uluslararası toplum tarafından da kaygıyla izleniyor.

"Seçim sonuçları artık açıklansın"

BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon
BM Genel Sekreteri Ban-Ki MoonFotoğraf: AP

BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon ve ABD Başkanı George Bush, seçim sonuçlarının daha fazla geciktirilmemesi gerektiği yönündeki açıklamalarını yineledi. Eski bir İngiliz sömürgüsi olan Zimbabve'de 28 yıldır devlet başkanı Robert Mugabe ve desteklediği Zanu PF partisi iktidarda. Muhalefet, seçim sonuçlarının halen açıklanmamış olmasını, muhalefetteki Demokratik Değişim Hareketi ile parti lideri Morgan Tsvangirai'nin galip gelmesine bağlıyor. Ancak Morgan Tsvangirai'nin başkanlık seçimini kazanmasına rağmen ilk turda seçilmeye yetecek yüzde 50 oy barajını aşamadığı da ve ikinci turda yeniden yarışması gerektiği tahminleri de yapılıyor. İktidar partisi Devlet Başkanı Mugabe'nin seçimlerin ikinci turuna katılacağını ve partinin kendisine destek vereceğini açıkladı. Ana muhalefet lideri Tsvangirai ise ikinci tur seçimlere ancak belirli koşullarla katılabileceğini belirtti. Tsvangirai'nin lideri olduğu Demokratik Değişim Hareketi, seçimlerde güvenliğin sağlanmasını ve sürecin her aşamasında uluslararası gözlemciler tarafından denetlemesini istiyor. Zimbabve'de siyasi belirsizlik sürerken dün BM Genel Konseyi de Afrika'daki barış gücü operasyonlarını görüşmek üzere toplandı.

"Zimbabve konusu görüşülmeli"

MDC lideri Morgan Tsvangirai
MDC lideri Morgan TsvangiraiFotoğraf: AP

Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinden ABD, İngiltere ve Fransa, toplantıda Zimbabve'deki durumun da ele alınmasını istedi. Ancak konseyin dönem başkanı Güney Afrika, Zimbabve'deki seçimleri bir kriz olarak değerlendirmiyor ve mevcut gerginliğin uluslararası barış ve istikrar için bir tehdit oluşturmadığı görüşünde. Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ayanda Ntsabula toplantı öncesinde yaptığı açıklamada da toplantının asıl amacının Zimbabve'deki gelişmeler olmadığının altını çizmişti. Ntsuba, "Görüşme gündemimizde Zimbabve yok ancak bu yönde bir talep gelirse, konsey bunun gereğini yerine getirecektir. Bazı üye devletlerin Zimbabve konusunu gündeme getirmesi olası, görüşmeler gerekiyorsa bu doğrultuda yapılabilir ancak, toplantının asıl amacı Zimbave değil, görüşme halledilmesi gereken diğer meselleler için yapılıyor” dedi.


Mbeki tepki çekiyor

BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı Güney Afrika'nın Cumhurbaşkanı Thabo Mbeki'nin “Zimbabve'de kriz yok” yönündeki açıklamalarıysa, Harare'deki muhaletin tepkisine yol açtı. Zimbabve ana muhalefet partisi Demokratik Değişim Hareketi'nin lideri Morgan Tsvangirai, “ Zimbabve halkının yanı sıra uluslararası toplumun da bu tür açıklamalar karşısında şok olduğunu düşünüyorum. Biz yaklaşık sekiz yıldır krizin tam ortasındayız. Ülkemizde insanlar öldürülüyor, tecavüz ediliyor, evleri yakılıyor. Ve bu tür gelişmeler yaşanırken, komşunuz olan bir ülkenin çıkıp böyle açıklamalar yaparak olaylara seyirci kalması ve sizi kaderinizle baş başa bırakması sorumsuzluktur. Güney Afrika'nın buradaki sorunların aşılmasında şimdiye kadar olması gerekenden çok daha fazla bir sorumluluğu var zira bu tarihten gelen bir boyun borcudur.” diye konuştu.