1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin’de komünist devrimin 60. yıldönümü

1 Ekim 2009

Komünizmle yönetilen dünyanın ekonomi devi Çin, ilginç bir dönüşüm süreci yaşıyor. Batılı ülkeler, bir yandan insan hakları konusunda Çin üzerinde bakıyı artırırken, diğer yandan ekonomik çıkarlarını korumaya çalışıyor.

https://p.dw.com/p/Jta2
Fotoğraf: AP

Çin Halk Cumhuriyeti, 1 Ekim 1949 yılında kuruldu. Yani bundan tam 60 yıl önce, Mao Zedong, Pekin'deki Tiananmen meydanında yaptığı açıklamayla Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu tüm dünyaya ilan etti. Çok sancılı ve uzun yıllar süren bir iç savaşın sonunu getiren bu adımla Çin yeniden dünya sahnesine geri döndü. Batılı ülkeler, o günden bu yana dünyanın en önemli ekonomik güçlerinden biri olan ve komünizmle yönetilen Çin ile ilişkilerini makul bir zemine oturtma arayışında.

China Flash-Galerie 60 Jahre Volksrepublik 1949 Mao Tsetung proklamiert die Volksrepublik China
Mao Zedong, 1 Ekim 1949'da, Pekin'deki Tiananmen meydanında yaptığı açıklamayla Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu tüm dünyaya ilan etti.Fotoğraf: AP

Mao Zedong, Çin Halk Cumhuriyeti'nin resmen ilanını duyurduğu konuşmasını yaparken, Batı dünyasında büyük bir şok yaşanıyordu. Çünkü, Soğuk Savaş'ın yaşandığı bir dönemde, 600 milyonluk nüfusuyla Çin bir anda öteki satha, komünistlerin tarafına geçmişti. 20’nci yüzyılın başlarında ortaya çıkan “Sarı tehlike" sözcüğü “Kızıl tehlikeye” dönüşmüştü.

Ancak 60’lı yılların başında Çin ve kutuplaşmanın en önemli aktörlerinden Sovyetler Birliği’nin arasının bozulması Pekin Yönetimi'ne ilgiyi artırdı. Özellikle 1968 yılındaki öğrenci hareketi Çin'e karşı büyük bir hayranlık geliştirdi.

China Flashgalerie Peking Tiananmen Jahrestag 5 Juni 1989 Mann vor Panzer
Fotoğraf: AP

Öğrenci hareketinin öncü düşünürlerinden biri olan Sosyolog Herbert Marcuse, bu hayranlığını nedenini şöyle açıkladı:

“Bu yeni komünizm ya da şöyle demek isterseniz, bu tabandan gelen komünizm, belki de Sovyetler Birliği’nde gelişen komünizmden tamamen farklı olanaklara sahip.“

Almanya’dan ilk ziyaret

Andy Warhol, Çin devriminin liderini bir Pop ikonuna dönüştürürken, dünya Çin'de gerçekte neler yaşandığından haberdar değildi. Çünkü ülke kapılarını Batılı ziyaretçilere kapatmıştı ve kapıları yeniden aralaması 1970'li yıllarda gerçekleşti. 1972 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ni resmen tanıyan Almanya'dan Pekin'e ilk ziyaret ise dönemin Başbakanı Helmut Schmidt tarafından 1975 yılında yapıldı. Schmidt, ziyaretini şu sözlerle aktardı:

Bundeskanzler Helut Schmidt besucht Mao Tse-tung
Almanya'dan Pekin'e ilk ziyaret ise dönemin Başbakanı Helmut Schmidt tarafından 1975 yılında yapıldıFotoğraf: picture-alliance/ dpa

"Pekin’de Mao Zedong ile yaptığımız sohbet ve diğer görüşmeler üzerinde o zamandan beri çok düşündüm. Çin, büyüleyici bir ülke. 800 milyon belki de 900 milyon nüfusu vardır. Ve bizde çok daha geç ortaya çıkan üç bin yıllık bir medeniyeti özenle korumalarına rağmen, bu ülkenin sanayi ve modern gelişmeyi yakalayabilmek için yapması gereken çok şey var. "

İlk önce bir ülke olarak ilgi duyulan Çin, daha sonra bir ekonomik pazar olarak da ilgi çekmeye başladı. Alman şirketleri, Çin ile bağlantılarını geliştirdi. Alman otomotiv devi Volkswagen, 1985 yılında, ilk batılı otomobil firması olarak Şangay’da bir fabrika açtı.

Öğrenciler şiddetle bastırıldı

1980’li yıllarda siyasi liberalleşme belirtileri, reform umutlarını beraberinde getirdi. 1989 yılında Çinli öğrenciler bir kez daha sokaklara çıkıp gösteri yapmaya başlayınca tüm dünyanın gözü Çin’e çevrildi. Ancak coşku uzun sürmedi. Pekin yönetimi, protestoları, kanlı bir şekilde bastırdı. Yaşananlar dünyada infial yarattı. Almanya da dâhil pek çok Batılı ülke, Çin ile ilişkilerini dondurdu. Ancak bu şaşkınlık da uzun sürmedi. Çünkü ekonomik alandaki gelişmesi Çin'i bir çekim merkezine dönüştürmüştü. Eski Almanya Başbakanı Helmut Kohl, 1995 yılında Çin’e gitti ve milyarlık anlaşmalarla geri döndü. Kohl, ülkesinde hedef olduğu yoğun eleştiriler karşısında şu sözlerle kendisini savunmak zorunda kaldı:

"Ekonomik reform yolundan bir kez daha geri dönülebileceğine inanmıyorum. Yakın tarihte, ekonomik reformların, diğer tüm siyasi alanlarda, daha fazla siyasi özgürlük ve daha fazla insan hakları sağlayacak sonuçları beraberinde getireceğinden eminim."

China Flashgalerie Peking Tiananmen Jahrestag 3 Juni 1989
Fotoğraf: AP

İnsan hakları gündemi

İlk kez Başbakan Angela Merkel ile birlikte Almanya'nın Çin politikalarına insan hakları dâhil edildi. Ve şimdi Almanya açısından güçlü ekonomik ilişkiler kadar Çin'de insan haklarına saygı gösterilmesi önem taşıyor.

Mathias Bölinger / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Değer Akal