1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Şampiyona öncesi Almanya’da ırkçılık endişesi

Ajanslar24 Mayıs 2006

Yabancı düşmanlığı ve ırkçı saldırıların en yoğun görüldüğü Berlin ve Brandenburg eyaletlerinde ‚girilmemesi gereken bölgeler’ konusu ise Almanya’nın Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmaya hazırlandığı bir dönemde hararetli tartışmalara yol açıyor….

https://p.dw.com/p/AZy2
Almanya'da son dönemlerde aşırı sağcıların saldırıları arttı
Almanya'da son dönemlerde aşırı sağcıların saldırıları arttıFotoğraf: PA/dpa

Almanya’da son dönemde özellikle doğu eyaletlerinde artan ırkçı saldırılar endişe yaratırken, Berlin ve Brandenburg eyaletlerinin yabancılar sorumluları bir basın toplantısı düzenleyerek bölgelerindeki durumu değerlendirdiler. Son dönemde artan ırkçı saldırılara sahne olan Berlin ve Brandenburg eyaletlerinin yabancılar ve entegrasyon sorumluları Günter Piening ve Almuth Berger ırkçılık ve yabancı düşmanlığı konusunun toplumda daha açık bir şekilde tartışılması çağrısında bulundular.

Brandenburg Eyaleti Yabancılar Sorumlusu Berger, sivil toplumu uyanık olmaya çağırarak, yabancı düşmanlığı ile mücadelenin sadece şiddete başvuran ırkçı azınlığa yönelmemesi uyarısında bulundu. Yabancılara karşı önyargının toplumun her kesiminde ve tüm yaş gruplarında mevcut olduğunu belirten Berger “Irkçılık toplumun göbeğinde kökleşmiş durumdadır“ şeklinde konuştu. Berger, konu ile ilgili tartışmaların Dünya Kupası sona erdikten sonra kesilmemesi gerektiğinin de altını çizdi.

“İnkar etmek yanlış“

Berlin Eyaleti Yabancılar Sorumlusu Günter Piening de Berlin’de 180 ülkeden insanın yaşadığını belirterek, ‚girilmez bölge’ diye adlandırılan yerlerin varlığını inkarın yanlış olduğunu vurguladı. Berlin’de geceleri yabancı görünümlü insanların gitmemesi gereken bölgeler bulunduğunu söyleyen Piening, bu sorunun açık bir şekilde ele alınmasının, sorunun çözümü için bir önkoşul olduğunu kaydetti.

Piening, yabancıların korkularına da değinerek, bu korkuların entegrasyon çabalarını da olumsuz etkilediğini vurguladı. Şiddet olayları dışında yabancıların maruz kaldığı küçümseyici bakışlar, aşağı sınıf olarak görülme, hakaret gibi diğer faktörlere de dikkat çeken Piening, “Göçmen bir ailenin çocuğunu şehir dışında okul gezisine gönderme konusunda yaşadığı korku; siyah tenli bir insan, bir Vietnamlı ya da bir homoseksüel olarak tek başına gece vakti metroyla Strausberg bölgesine gitme korkusu kadar anlamlıdır“ dedi.

“Korkular ciddiye alınmalı”

Piening, herkes saldırıya maruz kalmasa bile bu korkuların gerçek olduğunu ve ciddiye alınması gerektiğini belirtti. Berlin Eyaleti Yabancılar Sorumlusu, medeni cesaretin önemine dikkat çekerek, hiçkimseden bir saldırı olayını engellemek için kendisini tehlikeye atmasının beklenemeyeceğini, ancak fikri düzlemde yapılabilecek çok şey olduğunu söyledi.

Piening sözlerini şöyle sürdürdü: “Günlük yaşamda, insanın yakın çevresinde, günlük konuşmalarda, tartışmalarda araya girebilmek, karşı çıkabilmek çok daha önemli bence. Bazı şeyler yutulup sineye çekilmemeli. Orada bulunan insanların çoğunun ne havada olduğu, genel hakim görüşün ne olduğu önemli olmamalı.”