1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Şiddet endişe verici boyutlarda

11 Mayıs 2013

2010 ile 2013 yılları arasında yapılan bir araştırma, Alman gençlik cezaevlerindeki şiddet ortamının endişe verici boyutlarda olduğunu ortaya koydu.

https://p.dw.com/p/18W5R
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Alman medyasında sık sık gençlik cezaevlerindeki işkenceler, tecavüzler cinayet olayları manşetlere konu oluyor. Kapalı cezaevlerinde zayıf konumda olanların hemen kurban pozisyonuna düştüğü, bu konuda herhangi bir yardım yapılmasının çok da mümkün olmadığı belirtiliyor.

Köln Üniversitesi'nden hukuk bilimci Frank Neubacher, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, cezaevlerindeki bazı düzenlemelerin tutukluların sorunlarını cezaevi görevlilerine aktarmalarını yasakladığını belirtiyor. Neubacher, gençlik cezaevlerinde sadece güçlü olanın kendi kendine yardım edebildiğini de sözlerine ekliyor.

Frank Neubacher 2010 ile 2013 yılları arasında yaptığı bir araştırmada, gençlik cezaevlerindeki şiddet ortamının endişe verici boyutlarda olduğunu ortaya çıkarttı. Yaklaşık 900 tutukluya yöneltilen sorularda, her iki tutukludan birinin diğer tutukluya bedensel zarar verdiği saptandı. Neubacher, araştırmada dikkat çekici olan bir hususun da, kendilerine soru yöneltilenlerin yüzde 70’inin hem saldırgan, hem de kurban rolü üstlenmesi olduğunu söylüyor.

'Kontrol sıkılaştıkça alt kültürler güçleniyor'

Hukuk uzmanı Neubacher, kapalı cezaevlerindeki durumun değişeceğine inanmadığını belirterek şöyle konuşuyor:

Bir alt kültür olarak şiddetin cezaevlerinde yerleşmiş olması, gayrıresmî kuralların ve tutuklular arasında belirli bir hiyerarşinin bulunması, cezaevlerine ilişkin yapılan araştırmalarda yer alan ve çok eskilere dayanan, bilinen saptamalardır. Tüm cezaevleri statülerine bakıldığında şu anlaşılıyor: Cezaevindeki ortam dışarıya ne kadar kapalıysa, ne kadar fazla güvenlik önlemi alınmışsa, hareket serbestisi ne kadar azsa ve kontroller, baskılar ne kadar fazlaysa, alt kültürler o oranda güç kazanıyor.”

“Hukuk uzmanı Neubacher, bu yüzden gençlik cezaevlerindeki belirli tutuklulara belirli süreler içinde hareket serbestisi tanımanın akılcı yol olacağını vurguluyor.

Prof. Dr. Frank Neubacher
Köln Üniversitesi'nden hukuk bilimci Frank NeubacherFotoğraf: Prof. Dr. Frank Neubacher

Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’ne bağlı Dormagen kentindeki Raphaelshaus cezaevinde işte bu anlamda bir model proje hayata geçirildi. Orada 2012 yılının ağustos ayından bu yana seçilmiş bazı genç tutuklular cezalarının son 12 ayını dışarıda geçirebiliyorlar.

'Bazıları durumu suistimal ediyor'

Bazı tutukluların serbest dolaşma hakkını suistismal ettikleri, ev hasreti çektikleri için izinsiz olarak evlerine gittikleri, tam üç hafta sonra da polise teslim oldukları belirtiliyor. Bunlar tabii yakalanarak yeniden kapalı cezaevine konuluyor. Raphaelshaus gençlik cezaevinin müdürü Hans Scholten, bu tür suç işleme eğiliminde olanların oranının yüzde 25’lerde seyrettiğini anlatıyor ama kapalı cezaevlerinde bunun üç katı daha fazla suç işlendiğine işaret ederek şunları ekliyor:

“Bizim cezaevinde şimdiye kadar şiddet ortamı yaşamadık. Tutuklular futbol oynarken biri faul yaptı diye ona çıkışanlar oluyor tabii; her takım oyununda yaşandığı gibi… Ama kapalı cezaevlerindeki şiddet olaylarını biz burada yaşamıyoruz.”

Jugendstrafvollzug
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Steffen Knippertz da şiddete karşı antrenmanlar içeren farklı bir proje yürütüyor ve bu projeyi 12 yıldan bu yana Almanya’nın çeşitli kentlerindeki gençlik cezaevlerinde uyguluyor. Antrenmanların sonuçlarına ilişkin olarak Knippertz “Ortalama olarak diğer antrenman kuruluşlarıyla birlikte içeride tutukluluk halini yüzde 70 oranında düşürebiliyoruz, tabii anlaşılacağı üzere şiddete kurban gitme sayısını da böylelikle düşürmüş oluyoruz” açıklamasını yapıyor.

Almanya çapında uygulanan bu kurslar her yıl bir milyon euro tutarında masrafa yol açıyor. Bu masrafı fazla bulmayan Knippertz, cezaevlerinde şiddete kurban gidenlerin sayısını azaltmanın çok daha büyük değer taşıdığını vurguluyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Christian Ignatzi / Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay