1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

1 Mayıs 2012

Avrupa genelinde gençler arasındaki işsizlik oranları ve muhalif politikacı Yulya Timoşenko'nun tedavisi nedeniyle Ukrayna'ya yöneltilen eleştiriler, bugünkü Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/14nWi
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Avusturya'dan Kurier gazetesi Uluslararası Çalışma Örgütü'nün dün açıkladığı, istihdam konusunda uyarılar içeren raporu yorum sütunlarına taşıyor. Gazete örgütün Avrupa genelinde özellikle gençler arasında işsizliğin yaygın olduğuna dikkat çeken uyarılarını şöyle yorumluyor: 

"Kendinizi bir gencin yerine koyun. Nihayet bağımsız olarak hayata atılacak olduğunuzda toplumdan şu ses yükseliyor: Sana ihtiyacımız yok. Avrupa'da çok sayıda gencin bu acı tecrübeyi edinmek zorunda olması, bir utanç. İşsizler, kendilerine ait evleri yok, aile kuramıyorlar ve kendi hayatlarını kendileri belirleyemiyorlar. Üyelerini büyük oranda sergiledikleri performansa göre değerlendiren bir toplumda kabul görmüyorlar. Birçok genç, bilinçli birer Avrupalı. Avrupa Birliği ve Euro dışında hiçbir şeyi tanımıyorlar. Ancak Avrupa, gençliğinin ona duyduğu güveni şu sıralar boşa çıkartıyor. Gençler arasındaki işsizliğe karşı mücadelede bütün olanaklar harekete geçirilmeli. Bunu empatiden değilse bile en azından kendini korumak için yapmalı. İşi olmayan bir genç, Avrupa refah modelinin sonu anlamına geliyor."

Hollanda'dan de Telegraaf ise özellikle Euro ülkelerindeki radikal tasarruf önlemlerini ve bunların sonuçlarını masaya yatırıyor:

"Avrupa'nın yine bir krize doğru kaydığını herkes görüyor. İşsizlik giderek büyüyor ve hiçbir Avrupa ülkesi sağlam, doğru düzgün bir bütçe hazırlayamıyor. Krizin çözümlerinden biri eğitim ya da altyapıya ek devlet yatırımlarının yapılması olmalı. Avrupa Birliği anlaşmalarına göre bir ülke özel durumlarda bütçe konusundaki ödevlerini gözardı edebilir. Ancak burada sorun, bunun şimdiki krizi de kapsayıp kapsamadığı. Bu krizin en temel nedeni, borç parayla finanse edilen tüketicilerin ve devletlerin çok fazla harcamada bulunması. Şimdi yine kredilerle finanse edilen yeni harcamalar yaparak krizle başedilmesi sorumsuzluk olur. Tasarruf önlemleri ne kadar acı gelse de gerekli."

Hollanda'dan de Volkskrant gazetesi ise bugünkü sayısında, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın ev sahiplerinden Ukrayna'nın, muhalif politikacı Yulya Timoşenko'yu serbest bırakmaması halinde boykot edilmesi çağrılarını değerlendiriyor:

"Bazı eleştirmenler, Ukrayna'nın Timoşenko'nun tedavi edilmesine karşı çıkmasını protesto etmek amacıyla Avrupa Birliği ile bu ülke arasında imzalanan ortaklık anlaşmasının rafa kaldırılmasını savunuyor. Ancak sorun şu ki bu hiç de istenmeyen bir sonuç yaratabilir. Zira Avrupa Birliği bu anlaşma ile aslında ülkenin giderek daha fazla Moskova'nın kontrolüne girmesini engellemeyi istiyor. Ne var ki başka bir mesaj vermenin zamanı da geldi. AB devlet ve hükümet başkanları Avrupa Futbol Şampiyonası'na toplu halde katılmayarak, Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in izlediği politikalar nedeniyle ciddi endişelere sahip olduklarını gösterebilirler. Ukrayna'nın otoriter bir rejimle yönetilen Belarus'a dönüşmesine izin verilemez."

Danimarka'dan liberal Jyllands-Posten gazetesi de bugünkü sayısında, Ukrayna'nın Avrupa Futbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapmaması yönündeki çağrıları ele alıyor:

"Avrupa Futbol Şampiyonası'nın başlamasına kısa bir süre kala heyecan ve coşku yok oldu, çünkü Almanya Başbakanı haklı gerekçelerle ev sahibi Ukrayna'yı sert bir biçimde eleştirdi. Merkel oradaki Avrupa Futbol Şampiyonası'nı boykot etmek istiyor. Tekrar spor ve siyasetin yeniden birbirine karıştığı bir durum sözkonusu. Sahteliği ve iki yüzlülüğü görmek çok kolay. Birçok kişi 2008 yılında Pekin'deki Olimpiyat Oyunları öncesinde Çin'deki insan haklarının nasıl tartışıldığını çok iyi hatırlıyor. Bilhassa Avrupalı üst düzey politikacılar ev sahibi Çin'i gereksiz yere gücendirmemek gerektiği yönünde bir dizi gerekçe üretmişti. Güçlü ve üstün konumdaki ticarî partner Çin'in incitilmemesi gerektiği ima edilmişti. Tüm bunlar 'Siyaset siyasettir, spor da spor' şeklinde gerekçelendirilmişti."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ercan Coşkun