1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.06.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Aydın Üstünel1 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/AbqQ

Alman ve diğer Avrupa gazetelerinde yer alan değerlendirmelerde en fazla ağırlık verilen konu, Fransa’da hükümette yapılan değişiklik. İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katzav’ın Berlin’deki Federal Meclis’te yaptığı konuşma ve Rus işadamı Mihail Hodorkovski hakkında görülen davada açıklanan karar öne çıkan diğer konu başlıklarından.

Fransa’da yapılan referandumdan AB Anayasası’na “hayır” sonucunun çıkmasının ardından Başbakan Jean-Pierre Raffarin istifa etti. Raffarin’in yerine İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Dominique de Villepin getirildi. Boşalan İçişleri Bakanlığı koltuğuna ise iktidardaki Halk Hareketi Birliği lideri Nicolas Sarkozy’nin oturması bekleniyor. Fransa’daki yeni kabine ile ilgili olarak ilk olarak Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumu şöyle:

"Kabinede yapılan değişiklik kötü bir şaka gibi. Birbirlerinden farklı da olsalar, geçen Pazar günü seçmenin cezalandırdığı elit kesimi temsil eden iki isme, sahnelenen siyaset piyesinde önemli roller veriliyor. Sağcıların en liberali ve sermayeye en yakın temsilcisi olarak tanınan Sarkozy’nin kabineye alınması, referandumda „hayır“ için mücadele eden solcuları çileden çıkaracaktır. Bu kadro, Chirac’ın sahaya sürebileceği son seçenekti.“

Neue Osnabrücker Zeitung adlı gazete ise Paris’teki gelişmelerin Berlin’deki siyasete nasıl yansıyabileceğini ele alıyor:

"Berlin’de iktidarı ele geçirmeye hazırlanan Hristiyan Birlik partileri için Sarkozy, rahat bir ortak olur. Ancak diğer yandan, Fransa’daki gelişmeler, önemli bir noktaya da dikkat çekiyor. Paris’te ezici bir zaferle çoğunluğu eline geçiren sağcı kanat, sadece birkaç yıl içinde seçmenin kendisine verdiği sermayeyi bitirdi. Bu da göz kamaştıran seçim sonuçlarının bile, kısa bir süre içinde parlaklığını yitirebileceğini gösteriyor.“

Paris’te yayımlanan L'Humanité yeni hükümet hakkında şu satırlara yer veriyor:

“Bu iki başlı bir hükümet. Başbakan De Villepin, aylarca AB Anayasası’na ’evet’ denmesi için çabaladı, ancak Pazar günü Fransız seçmen gayet açık bir ’hayır’ dedi. Yeniden kabinede görev verilen Sarkozy ise Fransa’da yoğun eleştirilere hedef olan liberal ekonomilerin en ateşli savunucularından. Yani, yeni hükümet, Fransız halkının çoğunluğuna karşı bir çizgide görev yapacak.“

Almanya’ya resmi bir ziyarette bulunan İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katzav’ın Federal Meclis’te yaptığı konuşma ile ilgili olarak Kölnische Rundschau adlı gazetede yer alan yorum ise kısaca şöyle:

"Almanya ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasından 40 yıl sonra, Katzav’ın yaptığı konuşma içerik açısından olabildiğince olumluydu. Anormal şartlar altında, bir nebze bile olsa memnun edici normallik sergilendi. Yahudi soykırımı nedeniyle Almanya ve İsrail arasındaki ilişkiler, örneğin Fransa ile karşılaştırıldığında elbette ki, pek kaygısız, kedersiz değil. Katzav, filizlenen aşırı sağcılık ve Yahudi düşmanlığı konusundaki endişelerini haklı olarak dile getiriyor. Ancak tüm bunlar, fazla galeyana gelmeden, dingin bir şekilde yapılıyor, ki bu da Almanya’ya duyulan gerçek yeni bir güven duygusunun işareti.“

Rus petrol devi Yukos şirketinin yargılanan eski sahibi Mihail Hodorkovski, dün 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Moskova’daki mahkeme Hodorkovski’yi dolandırıcılık ve vergi kaçakçılığından suçlu buldu. Uzun bir bekleyişten sonra açıklanan karar ile ilgili Polonya’dan Gazeta Wyborcza adlı liberal gazetenin yorumu:

“Sert, haksız ve tam anlamıyla Sovyetçe. Bir zamanlar Rusya’nın en zengin adamı ünvanını taşıyan Hodorkovski, sütten çıkmış ak kaşık değil, ancak oligarşik elitin diğer isimlerinin yapmadığı hiçbir şey yapmadı ve bu isimlerin hepsinin rahatı halen yerinde. Çünkü onlar, Hodorkovski’nin aksine Kremlin’e destek veriyor. Hodorkovski ise muhalefete yardım etmek istiyordu ve bu yüzden şimdi 9 yıl hapis yatacak. Bu kararın altındaki imza mahkemeye değil, Kremlin’e ait.“

Lüneburg’dan Landeszeitung adlı gazetenin yorumu ise şöyle:

"Mahkemede dün, sadece Yukos’un eski sahibi Hodorkowski değildi hakkında „suçludur“ kararı okunan. Rus devleti ve hala iktidarın sözünü dinleyen adalet mekanizması da suçlu duruma düştü. Moskova, iki farklı oligarşik cephenin çekişmesine sahne oluyor. Bir yanda Yeltsin döneminin özelleştirme dalgasından kar edenler, diğer yanda ise eskiden orduda veya gizli istihbaratta görev yapmış ve şimdi Putin döneminde şirket yönetenler. Eski KGB çalışanı Putin, bu çekişmede Kremlin’e önemli sektörlerin kontrolünü veren isimlerin tarafını tutuyor.“