Avrupa basınından özetler

Danimarka'dan liberal Jyllands-Posten gazetesi Batılı devletlerin Suriye´de artan şiddete tepkisine yer veriyor:

"Suriye, barışçıl yollardan hiçbir sonuca varılmamasının ve BM'nin acizliğinin tipik bir örneği haline geldi. Şimdi iş sadece ABD'nin daha önceki benzer durumlarda davrandığı gibi davranmasına kalıyor. Çünkü Chicago'daki NATO Zirvesi ittifakın, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan aracılığıyla da yapamadıkları gibi Suriye vatandaşlarının güvenliğini sağlayacak temele sahip olmadığını gösterdi. ABD, şu ana dek askerî bir müdahaleye karşı çıktı. Ancak Suriye'de bir rejim değişikliği onların da çıkarına."

Fransız Le Monde gazetesi ise Rusya’nın Suriye krizindeki yerine değiniyor:

"Şu anki süreç Rusya’nın hoşuna gidiyor olmalı. Geçmiş yıllarda ilgiyi hiç bu kadar üzerine çekmemişti. Kısa bir sure için güçlü pozisyonda. Suriye´de yaşananları etkileyebilecek bir tek Rusya imiş gibi görünüyor. Bu cuma Paris'te ve daha sonra Washington'da beklenen Devlet Başkanı Putin, Suriye'nin 15 aydır içine gömüldüğü kan deryasını sona erdirmeye muktedir olarak değerlendiriliyor. Hâlâ Sovyet dönemi özlemi içerisindeki eski KGB görevlisi Putin bu tarz durumları seviyor. Rusya bir kez daha diplomatik bir oyunun merkezinde yer alıyor.“

İspanyol El Pais gazetesi, İspanyol hükümetinin şu anki banka krizindeki politikasını ele alıyor:

“Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, İspanyol hükümetinin kriz yönetimini çok doğru sözlerle nitelendirdi: ’Kimse daha kötüsünü yapamazdı’ Bu durum benzer krizdeki diğer hükümetler için de geçerli. Politikacılar, sermaye ihtiyacı duyan krizdeki bankaları hafife alma eğilime sahip. Gerçeği kabul etmekten kaçınıyorlar. Hükümetin krizin suçunu İspanyol Merkez Bankası başkanında ya da Yunanistan’daki siyasî kaosta araması bir hata. Krizin ciddileşmesinin temel nedeni, Madrid’in ülkenin en büyük bankalarından Bankia’nın yaşadığı sorunlarda kötü hareket etmesinde yatıyor.”

Sud-Ouest gazetesi ise Fransa’nın Euro krizindeki rolünü betimliyor:

“Yunanistan, İspanya ve İtalya dâhil Euro Bölgesi’nin güneyinde hâkim olan güvensizlik rüzgârı, Fransa’ya çok fazla zarar vermiyor. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, hayale kapılmamalı. Jean-Marc Ayrault hükümetinin kısa süresi ve parlamento seçimleri arasındaki siyasî fasıla sadece kısa bir mola gibi. Çünkü Fransızların endişesi sürüyor. Aynı zamanda Avrupa Komisyonu da Paris'e, kamu bütçe açığı, dış ticaret ve cari işlemler bilançosu gibi zorlu konular ya da istihdam giderlerini kontrol altına alması gerektiğini hatırlatma görevini üstlendi.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Sezen

Editör: Başak Özay