1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0108 Presseschau

1 Ağustos 2011

Bugünkü Alman gazetelerinden aktaracağımız yorumların konuları, Türk Silahlı Kuvvetleri zirvesinin topluca istifa etmesi, Suriye’deki son katliam ve son anda geçici çözüme kavuşturulan ABD’ndeki bütçe anlaşmazlığı.

https://p.dw.com/p/127C8

Koblenz’de yayımlanan Rhein-Zeitung adlı gazete, genelkurmay başkanıyla kuvvet komutanlarının istifasını konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“1960, 70 ve 80’li yıllarda sivil hükümetleri yıkan askerlerin iktidarına son verilmesi aslında demokrasi açısından zafer sayılır. Ama Türkiye’de bunun tamamen tersi olmuşa benziyor. Çünkü generaller iktidar mücadelesini muhafazakar - dindar Adalet ve Kalkınma Partisi karşısında kaybettiler. Bir demokrat olarak her ikisine de eleştirel tavır alınmalıdır. Ordu ile iktidarın birbirlerini karşılıklı kontrol etmesi sayesinde, Türkiye’yi en azından siyasi bakımdan istikrarlı ve hesaplanabilir kılan bir denge kurulmuştu. Bu denge hafta sonunda bozuldu.”

Kölner Stadt Anzeiger gazetesi anayasa reformunun Türkiye’nin demokratikleşmesi üzerindeki muhtemel etkilerine değiniyor:

“Erdoğan hükümetinin hazırlamakta olduğu yeni anayasa generallerin yetkilerini iyiden iyiye kısıtlamayı hedefliyor. Bunun demokratikleşmeye yararı olacaktır. Ama halkın bir bölümü Erdoğan’ın ordunun iktidarına son vermesini endişe ile izliyor. Çünkü onlar silahlı kuvvetlere, politikacılardan, siyasi partilerden ve meclisten daha fazla güveniyorlar. Ordu Türkiye’de, İslamcı akımları önleyen bir kale olarak görülüyor. Generaller de kendilerini öyle görüyorlar. Ancak sağlam bir demokrasi üniformalı bekçisi olmadan da yaşayabilmelidir.”

Neue Osnabrücker Zeitung genelkurmaydaki istifa fırtınasının Türk hükümeti üzerindeki muhtemel etkilerini ele aldığı yorumda özetle şu görüşlere yer veriyor:

“Yıllardır Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile genelkurmay arasında devam eden iktidar mücadelesinde havlu atan taraf generaller oldu. Bunun üzülecek bir yanı yok. Çünkü generallerin muktedir olma iddiası her daim Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde engel teşkil etmiştir. Bu durumu onaylayanların sevinci kursağında kalıyorsa, nedeni, sevilmeyen generalleri düşüren zattır. Çünkü istifalar Erdoğan’ın gücünü daha da arttıracaktır. Türkler, ülkesini yükselten pragmacı liderden vazgeçmiyor, ama muhafazakar - dindar siyasetçinin aşırı derece kudretli olmasını da istemiyorlar.”

Basın özetlerine Frankfurter Allgemeine Zeitung'un, en az yüz kişinin canına mal olan Suriye’deki gelişmeleri konu alan yorumuyla devam ediyoruz:

“Suriye ordusunun 20 bin kişiyi katletmesinden 30 yıl sonra Hama yeniden manşetlere konu oldu. Rejim aleyhtarları, Beşar Esad ordusunun hafta sonunda Hama’yı kana buladığını, nüfus çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu doğudaki Deir Ezzur’un da Esad’ın hışmına uğradığını bildiriyorlar. Ramazan ayında Suriye’nin kaderinin belli olacağını söyleyenler haklı çıkacağa benziyor. Şam yönetimi hayatta kalabilmek için camilere saldırmaktan da çekinmeyecektir.”

ABD’deki borçlanma tavanı ve tasarruf tedbirleriyle ilgili anlaşmazlığa son anda çözüm bulundu. Karşılıklı tavizlerle sağlanan uzlaşmanın bugün Kongre’den geçmesi bekleniyor. Süddeutsche Zeitung'un yorumu:

“Ekonomik çöküş korkusu ağır bastığı için borç anlaşmazlığına çözüm bulunmuş olabilir. Ama Amerika’nın, devlet ile vatandaş arasındaki iş bölümü, sosyal güvenliğin önemi ve hükümetin yetkileri ile ilgili ezeli anlaşmazlığı çözüme kavuşturulamadı. Obama’nın göreve başlaması demokratların gözünde bir devrimdi. Şimdi de muhafazakar kanat karşı devrim başlattı. Kurduğu barikatlarla rejimi felce uğrattı. Hep birlikte uçurumun eşiğine geldiler. Oysa hepsi, aşırılığı ödüllendiren, uzlaşmayı ise unutan bir sistemin inatçı ürününden başka bir şey değiller. Böylece Amerikan geleneğine yakışanı yapmış oluyorlar.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Nihat Halıcı