1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.09.2011 - Avrupa basınından özetler

1 Eylül 2011

Suriye ve Libya’daki gelişmelerle İtalya’nın tasarruf tedbirleri ve Alman dış politikası, bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/12RRq

Suriye ve Libya’daki gelişmelerle İtalya’nın tasarruf tedbirleri ve Alman dış politikası, bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorum konuları.

Luxemburger Wort
gazetesi, Beşar Esad’ın köşeye sıkışmakta olduğunu yazdığı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Türkiye’den sonra, diğer komşusu İran da Şam’daki rejimle arasına mesafe koyuyor. Esad bunu ihanet olarak algılayabilir. Ama Tahran yönetimi, Esad’ın günlerinin sayılı olduğunu anladığı için siyasi hesaplarını ona göre yapıyor. Suriye ile İran on yıllardır son derece sıkı müttefikler olarak aynı dünya görüşünü, Batı aleyhtarlığını ve İsrail devletine duyulan düşmanlığı hep aynı çizgi üzerinde paylaşmaktaydı. Bu nedenle Şam – Tahran mihverine bölgede önemli rol düşmekteydi. Esad’ın devrilmesi, Ortadoğu’daki stratejik dengeyi ‘Arap Baharından’ daha güçlü ve kalıcı bir şekilde değiştirir."

Sol liberal İngiliz gazetesi The Guardian Libya’yı konu alan yorumunda, barışı sağlamanın savaşmak kadar zor olduğunu hatırlatıyor:

“Kaddafi sonrası dönemin ilk günlerinde barışın yönlendirilmesi de en az savaş kadar tatsız sürprizlere gebe. Libya, Irak değildir. Orada dinci şiddete yer yok. Geçici Konsey kabilelerin çıkarları arasında denge kurabilirse, uzun ömürlü milli uzlaşı sağlanabilir. Konsey seçim öncesinin 18 aylık yol takvimini açıkladı ama Birleşmiş Milletler'in gözlemci göndermesini reddetti. İyi bir başlangıç yapıldı. Yabancı arabulucuların en önemli sorunu, görevlerinin ne zaman biteceğini hiç kestirememeleridir.”

Avusturya’nın Salzburger Nachrichten gazetesi İtalyan hükümetinin tasarruf programıyla ilgili tartışmaları konu alan yorumunda reform adımlarının anayasa engeline takılabileceğini vurguluyor:

“Görüşmeler sırasında paket üzerinde düzeltme yapılabileceğini sananlar yanıldı. Yarışmayı andıran kaotik ortamdaki tartışma yüzünden ne kadar dramatik bir durumda olunduğu unutuldu. Sonucun böyle çıkacağı belliydi: Tasarrufun bütün yükü en zayıfların sırtına vuruluyor. Başbakan Berlusconi’nin kendisi gibi zengin olanların sosyal dayanışmaya katkıda bulunmasını engellemesi öfke ve çaresizliğe yol açıyor. Milletvekili sayısını yarı yarıya azaltmak, ya da 108 vilayeti lağvetmek gibi öneriler sadece medyatik jestlerdir. Sayısız ayrıcalıktan yararlanan siyasetçi zümrenin de işine gelmez. Zaten anayasanın değiştirilmesini gerektirir ve bu da kısa zamanda başarılabilecek bir iş değil.”

İtalyan Corriere della Sera gazetesi de tasarruf paketinin Berlusconi yönetimi tarafından sulandırıldığını, oysa İtalya’nın kemerleri iyice sıkmaya ihtiyacı olduğunu yazıyor:

“İtalya’nın bütçe açığı ve borç stoku giderek, küresel finans piyasalarının Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ına benziyor. Avrupa Merkez Bankası bonkör davrandığı sürece, İtalya’nın refinansman maliyeti makul ölçülerde kalıyor. Avrupa geri adım attığında da faizler fırlıyor. İtalya’nın tasarruf tedbirleri kesin hatlarıyla ortaya çıkmadığı sürece, Frankfurt, Paris ve New York borsalarının gösterdiği tepkiye şaşmamak gerekir. Almanya Merkez Bankası’nın karşı çıktığı suni teneffüs yönteminin daha ne kadar sürdürüleceği de meçhul. Bu senaryo İtalya’ya tek çare bırakıyor. O da, piyasaları sakinleştirebilmesi için karakter sınavından başarıyla çıkması.”

Son olarak Libya ile ilgili sözleri yüzünden eleştirilen Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle Avrupa basınına da konu oluyor. Lidove Noviny adlı Çek gazetesinin yorumu:

“Libya politikası, Almanya’nın dışişleri bakanına son derece ağır bir darbe vurdu. Müttefiklerinin zaferini utanç verici sözlerle değerlendiren Westerwelle Kaddafi’nin devrilmesinde en büyük payın, Almanya’nın da katkısıyla kararlaştırılan silah ambargosuna düştüğünü söyledi. Bu sözler yüzünden Westerwelle bir anda ülkesinin şamaroğlanı haline geldi. İkiyüzlülük kokan bu durum hiç olmazsa Almanya’nın vicdanıyla yüzleşmesine yardımcı oldu. Almanlar, hükümetin sürekli yapmacık bahanelere sığınmasından hazzetmiyorlar. Libya krizindeki tutumu yüzünden dışişleri bakanı istifaya zorlanırsa bu, Almanya’nın yeniden, önde gelen batılı müttefikleriyle demokratik silahlı dayanışmaya hazır olduğunun açık işareti yerine geçecektir.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: A. Günaltay

Editör: Ercan Coşkun