1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.01.2009 - Avrupa basınından özetler

Elmas Topcu2 Ocak 2009

Avrupa basınında bugün öne çıkan konuların başında Ortadoğu geliyor. Ayrıca Rusya ile Ukrayna arasındaki doğalgaz sorunu ve Çek Cumhuriyeti'nin AB Dönem Başkanlığı'nı devralması yorum sütunlarında yer alan diğer konular.

https://p.dw.com/p/GQlM

Avusturya'da yayımlanan Salzburger Nachrichten gazetesinde, Ortadoğu sorunun askeri müdahalelerle çözülemeyeceği görüşü tekrarlanıyor.

"İsrail, uluslararası kriz diplomasinin yavaşlığından faydalanıyor. Arap ülkeleri birbiriyle çatışma içinde, hem de şimdiye kadar olmadığı kadar. BM otorite sağlayamıyor, AB ülkelerinin sorunuysa ortak bir tavır takınıp, tek bir ağızdan konuşamaması. Başkan Bush liderliğindeki ABD ise Ortadoğu sorununda tek taraflı davranıp, İsrail'in yanında yer aldığı için Arap ülkelerinin gözünde arabulucu olarak gündeme gelmiyor. Yeni seçilen ABD başkanı Obama ise ancak yemin edip göreve başladığında Ortadoğu konusunda önemli rop oynayabilecek bir aktör olacak. İsrail halkının yüzde 80'inin ordusunun askeri operasyonunu desteklediği belirtiliyor. Hamas, gerilla taktiği ile mükemmel askeri donanıma sahip İsrail ordusuna karşı başarı sağlarsa bölgede hâkim olan hava değişebilir."

Avrupa basınında öne çıkan bir diğer konu da Rusya ile Ukrayna arasındaki doğal gaz anlaşmazlığı oldu. İki ülke, doğalgaz fiyatı üzerinde uzlaşamayınca, Moskova Ukrayna'ya doğalgaz sevkiyatını kesti. Londra'da yayımlanan Independent gazetesi, boru hatları üzerinden yapılan doğal gaz sevkiyatında Rus dağıtım şirketlerinin avantajlı durumda olduğu belirtiyor.

"Ukrayna'nın, Rus doğal gaz dağıtım şirketlerine alternatif bulması zor. Avrupa ülkeleri için ise durum farklı. Doğal gaz şirketleri, müşterilerini alternatif enerji kaynakları aramaya yöneltmemeli. Bu özellikle ekonomisi petrol ve doğalgaz ihracatına bağlı olan ve şu sıralar küresel mali krizden epeyce etkilenen Rusya için geçerli. Rusya, komşularının hayatını zorlaştırmaya devam ediyor, öte yandan diğer ülkeleri sindirme konusunda ise güç kaybediyor."

Geçiyoruz, AB dönem başkanlığını önümüzdeki altı ay için Çek Cumhuriyeti'nin devralmasına. Dün itibarı ile Birliğin dönem başkanlığını üstlenen Prag yönetimi, dönem başkanlığının programını önümüzdeki salı günü açıklayacak. İspanya'nın solcu liberal gazetelerinden El Pais, Çek Devlet Başkanı Vaclav Klaus'un klasik bir sağcı ve Avrupa karşıtı olduğu yorumunu yapıyor.

"Klaus, Devlet Başkanlığı binasının bahçesinde AB bayrağı dalgalanmasını yasakladı. Birliğin reform sözleşmesi olan Lizbon Antlaşması'nı da İrlanda ikinci referandumda onaylayıncaya kadar imzalamayacağını söyledi. Avrupa'da önümüzdeki altı ay içinde yaşanacaklarda çok dikkatli olmak gerekiyor. Kırılgan bir koalisyon hükümetiyle iktidarda olan Başbakan Mirek Topolanek ise dönem başkanlığına enerji, ekonominin gelişmesi ve dış politikanın damgasını vuracağını açıkladı. Bütün bunlar mali krizin sarstığı Batı'da endişe yaratıyor. Devlet Başkanı Klaus'un Avrupa karşıtı tutumunu göz ardı edip, Başbakan Topolanek'in Birliği güçlendirme hedeflerine baksak bile Çeklerin dönem başkanlığında yürütülecek ortak dış politika anlayışının Fransa, Almanya ve İspanya'nınkinden çok daha farklı olacağı ortada."

Basın turumuzda son olarak İtalya'ya uzanıyoruz. Milano'da yayımlanan muhafazakâr İtalyan gazetesi Corriere della Sera, Küba Devrimi'nin 50. yılını yorum sütunlarına taşıyor. Gazetedeki yorumda, "devrimin 50. yılında da Küba, Küba olarak var olmayı sürdürüyor" diyor.

"CIA ajanlarının iddialarına ve Küba'dan kaçan binlerce vatandaşın yönetim değişikliği taleplerine rağmen Küba'da devrim hala ayakta. Dünkü kutlamalarda yeni olan ise görkemli gösteriler yerine daha sakin bir tören düzenlenmesiydi. Geleceğin neler getireceği konusunda bir şeyler söylemek zor. Castro'nun görevini devralan kardeşi Raul ile başlayan reformlar da sona erdi. Bu arada üç büyük kasırga atlatan Küba'da ekonomik kriz de kapıda. Venezuela'nın desteği biter bitmez, Küba'yı karanlık günler bekliyor."