1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.06.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı2 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuX

Alman gazetelerinde, ayrılıkçı örgüt PKK’nın ateşkesi rafa kaldırmasının neden ve sonuçları, soykırımın 90. yıldönümü kutlamalarına hazırlanan Ermeniler’in Türkiye’ye ilişkin iddiaları, Metin Kaplan’ın Alman iç siyasetinde neden olduğu tartışma, Irak’taki yeni yönetimin değerlendirilmesi ve petrol fiyatlarının artışının yapısal nedenleri değerlendiriliyor.

Tagesspiegel, ayrılıkçı örgüt PKK’nın, Türkiye’ye karşı yaklaşık beş yıl önce tek taraflı olarak ilan ettiği ateşkesi rafa kaldırdığına dair açıklamasını değerlendiriyor. Gazete, örgütün turistlere ve yabancı yatırımcılara saldırmayacağını kaydediyor:

”PKK’nın son hareketini tetikleyen, ABD'ye bağlı güçlerin Irak’ın kuzeyinde uyguladığı baskı oldu. Pek çok militan sınırı aşarak Türkiye’ye girmeyi başardı. Örgüt yönetimiyse, üç ilde konuşlanacağını, kendisine Türk Silahlı Kuvvetleri’nden yönelecek bir saldırıya karşılık vereceğini, karşılık vermekle kalmayıp çatışmayı bütün Türkiye’ye yayacağını duyurdu. PKK yönetiminin bu çizgisine halktan ne kadar destek bulacağı son derece tartışmalı. Türkiye’nin güneydoğusunda hemen hiç kimse şiddet dolu günlere geri dönmek istemiyor. Kararın, örgüt bünyesinde de tartışmalı olduğu tahmin ediliyor. Gelişmeleri yakından izleyen uzmanlar, PKK’nın askere ve kamuya ait tesisleri hedef alabileceğini, ancak tehdidinde de ifade ettiği gibi turistlere saldırmayacağına inanıyorlar. PKK, böyle bir adım atması durumunda azalmaya yüz tutan Avrupa desteğinden tamamen olacaktır. Diğer yandan örgüt, sivillere ve turistlere yönelik bir saldırıya Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yoğun bir operasyonla karşılık vereceğini de hesaplıyor. Afganistan’da Uluslararası Güvenlik Destek Gücü ISAF bünyesinde görev yapan, Irak’taki istikrar ortamını yakından gözlemekle meşgul Türk Silahlı Kuvvetleri ise yalnızca gerdiği ağlara takılan militanları toplamakla yetiniyor.”

Ermenilerin’in, önümüzdeki yıl gerçekleştireceği soykırımın 90. yıldönümü etkinlikleri hazırlıkları dolayısıyla Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alan yazıdaysa, Atatürk’ün de soykırımı kınadığı iddiasına yer veriliyor. Yazıda, Ermeni yönetiminin tazminat ya da toprak talep etmeyeceğine dair güvence vermesine rağmen, Türkiye’nin soykırımı kabul etmeye yanaşmadığı ileri sürülüyor.

Financial Times Deutschland, Hristiyan Birlik partilerinin Metin Kaplan olayı karşısında takındığı tavrı eleştiriyor. Gazete, yasaların yetersiz olduğu eleştirisini gündeme getiren Hristiyan Sosyal Birlik partisi başkanı Stoiber’in taleplerinin anayasaya ve hukuk devletinin temel ilkelerine aykırı olduğunu vurguluyor:

”Stoiber’e bakılırsa, Almanya’da yargılama süreci fazlasıyla uzun. Hristiyan Sosyal lider, ayrıntıları azaltmak ve mahkemelerle idari birimler arasındaki yolu sadeleştirmek gerektiği kanısında. Edmund Stoiber, Kaplan gibi tahrikçiler hakkındaki kararın yabancılar dairesine bırakılması görüşünü dile getiriyor.Yabancılar Dairesi yetkilisinin vereceği karar, yargı denetimine tabi olmayacak. Siyasetçilerin yabancılar kanununu sorgulaması, kanunda mevcut olduğuna inandıkları boşluklara işaret ederek bu boşlukların doldurulması için öneriler getirmeleri, yalnızca meşru değil, aynı zamanda gerekli de... Çünkü hayat, koşulları değiştirerek akıp gidiyor. Yasalar da gerçeklere uygun hale getirilmeli. Ancak bu, Kaplan’ın bahane edilerek, hukuk devletinin temel ilkelerinin görmezden gelineceği anlamına gelmez. Muhalefetin, hükümeti yapmaya zorladığı yasal değişiklikler, işte bu açıdan bakıldığında Anayasa Mahkemesi’nden de geçmez."

Münih’te yayımlanan Abendzeitung, Metin Kaplan’ın yetkililerle sürekli oyun oynadığını yazıyor. Gazete yorumuna şöyle devam ediyor:

”Kaplan bunu hep yapıyor. Önce saklanıyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi ortaya çıkıyor. Ertesi gün de bildirimde bulunması gereken makamlara zamanında başvuruda bulunmuyor. Tam olarak bunu niye yaptığı belli değil. Kesin olan, yetkili makamların kendileriyle oynanmasına artık izin vermemeleri gerektiği. Kaplan’a bunu izah etmek için gerekirse zor dahi kullanılmalı. Diğer yandan Hristiyan Birlik partilerinin, Metin Kaplan olayını bahane ederek Göç Yasası’nda varılan uzlaşmayı yeniden görüşme masasına taşıma girişimleri, son derece anlamsız. Sorun, yasal boşluk değil, yasaları icra eden yetkililerin nerede hata yaptığında aranmalı. Asıl üzerine gidilmesi gereken nokta, işte tam da burada yatıyor.”

Handelsblatt, Irak’ta yeni yönetimin siyasi ve etnik dengeler üzerinde kurulduğunu belirtiyor. Gazete, Saddam döneminden önce Dışişleri Bakanlığı yapan Adnan Paçacı’nın yeni yönetimin bu yapısından ötürü yarış dışı kaldığını kaydediyor.

Frankfurter Rundschau, BM Irak Özel Temsilcisi Brahimi’nin bir yandan 2005 Ocak ayında yapılacak seçimler için adaletli bir zemin diğer yandan ulusal mutabakat oluşturmak için çaba sarf ettiğini yazıyor. Gazete şöyle devam ediyor:

”Irak’ı genel seçimlere teknokratlardan oluşan bir bakanlar kurulu taşıyacak. Böyle bir görevi bu kabinenin hakkıyla yürütebileceği tartışmalı. Çünkü yeni kabine üyeleri eski yönetim konseyinin üyeleri arasından seçildi. Kilit noktalarda Amerika Birleşik Devletleri’nin tercih ettiği siyasetçiler oturuyor. Önemli köşe taşlarını paylaşan Iraklı siyasetçiler, 2005 ocak ayında yapılacak seçimlerin kaderini de belirleyebilecek.”

Basın özetlerimizde son olarak Die Welt’in petrol fiyatlarının artışına ilişkin değerlendirmesine yer veriyoruz:

”18. yüzyılda ekmek, insanların mutluluğu, huzur ve isyanlar açısından belirleyici oluyordu. O yüzyılda ekmek fiyatları neyse, bugün de uluslararası piyasada petrol fiyatları aynı rolü oynuyor. Günümüzde sanayileşmiş ülkelerdeki pekçok unsur, petrolün harekete geçirdiği bir zemine yaslanıyor. Şimdi bu zemin sallanıyor. Jeologlar yeterince petrol bulamadığından değil. Uluslararası pazar, yapısal sıkıntı içinde olduğundan... Çin’i, Malezyası, Avrupası herkes üretmek, herkes ihraç etmek zorunda. Bu yapısal soruna bir de El Kaide saldırıları tuz biber oldu.”