1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0207 Presseschau 2

2 Temmuz 2010

Bugünkü Avrupa basını Belçika’nın AB Dönem Başkanlığı'nı devralması ve Almanya’da cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü tura kalmasını analiz ediyor.

https://p.dw.com/p/O8yj
Fotoğraf: DW / Cöllen

Belçika’nın AB Dönem Başkanlığı’nı dün İspanya’dan altı aylığına devralması, bugünkü gazetelerde ele alınan konular arasında. Fransa’dan Voges Matin, konuyu şöyle yorumluyor:

“Fransa’nın gözlüğü ile bakıldığında, Belçika'nın AB Dönem Başkanlığı’nı devralmasının doğuracağı tehlikelere dair dile getirdiğimiz endişeler kimse tarafından fark edilmemeye devam edecektir. Ancak Birliğin Dönem Başkanlığını, yönetimini, Haziran ayındaki seçimlerin ardından kendi hükümetini bile kurmayı başaramayan bir ülkenin devralması nasıl olur da alaycı bir dille ifade edilmez? Belçika'nın Dönem Başkanlığı mütevazı olacaktır. Ancak Belçika Krallığı bile kendi Belçika özünde sorun yaşıyorsa, bu aynı zamanda bugüne kadar hep severek benimsediği, giderek sağlamlaşan Avrupa ruhuna sahip olduğu içindir. İşte bu nedenle Belçikalılar Dönem Başkanlığı konusunda başarısız olmayacaktır. Hatta komşumuz Belçika için AB gemisini yönetmek, kendi teknesine yön vermekten daha hoş bile olabilir.”

Bulgaristan’ın 24 Tschassa gazetesi, Almanya’daki Cumhurbaşkanlığı seçimini şöyle yorumluyor:

“Çarşamba günü FIFA 2010 Dünya Şampiyonası'ndaki maçlara ara verilmişti. Bu nedenle 30 Haziran tarihi, Horst Köhler’in sürpriz biçimde bıraktığı cumhurbaşkanlığı makamına yeni bir ismin seçilmesi için son derece uygundu. Şampiyonaya ara verilmiş olması nedeniyle Almanların canı hiç mi hiç sıkılmadı. Tam tersine, devletin en üst düzey makamı için yapılan oylama, penaltılara kalan, heyecanlı bir maça dönüştü. Seçimleri kazanan Wulff, rakiplerine karşı zorlu bir mücadele vermek zorunda kaldı. Yeni Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Başbakan Angela Merkel’ın favorisiydi. Ancak 51 yaşındaki Hrıstiyan Demokrat Partili politikacının seçilmesi, Başbakan için bir zafer değil, okkalı bir tokattı.”

Aynı konuyla ilgili olarak Macaristan’ın Nepszava gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Angela Merkel amacına ulaştı. Ancak Federal Seçiciler Kurulu'ndaki zorlu seçim, Merkel için tokat anlamına geliyordu. Oylamada hükümetin adayı Wulff’e oy vermeyen birçok üye, koalisyonunun içinde bulunduğu paramparça duruma ışık tuttu. Kamuoyunda ‘iyi bir insan’ olarak bilinen Christian Wulff, iyi bir cumhurbaşkanı da olabilir. Çünkü Aşağı Saksonya Başbakanı olarak hiç de fena değildi. Halkın büyük çoğunluğunun gönlünü kazanabilir. Wulff’un bugüne kadarki şefi Merkel’inse hükümetin çıkardığı yasaları imzalamak konusunda yeni cumhurbaşkanının sorun çıkarmasından korkmasına gerek yok.”

Avusturya’dan liberal Der Standard, seçimi Sol Parti’nin, Sosyal Demokratlar’la Yeşiller’in adayına destek vermemesi açısından değerlendiriyor:

“Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin tarihe karışmasının üzerinden 20 yıl geçtikten sonra solcular hâlaâDoğu Alman rejimi ve Stasi’ye karşı olan bir adayı kabul etmeye hazır değil. Ancak seçimde Sosyal Demokratlar ve Yeşiller de hata yaptı. Seçimlerin üçüncü turunda, yani son dakikada Sol Parti’ye o kadar baskı yaptılar ki, partililer sonuçta çekimser kalarak, Gauck’a deyim yerindeyse ‘hayır’ oyu vermek zorunda kaldı. Bu seçim sadece Merkel için değil, aynı zamanda Sol Parti ile ittifak yapabileceğini umud eden Sosyal Demokratlar ve Yeşiller için de sancılı bir dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller’le Sol Parti arasındaki mesafe daha da büyüdü.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa