1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.08.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı2 Ağustos 2006
https://p.dw.com/p/AblZ

Alman basını, bugünkü haber ve yorumlarında İsrail saldırılarına hedef olan Lübnan’a yer vermeye devam ediyor. Küba’daki son gelişmeler, incelenen bir başka konu olarak öne çıkıyor.

Berlin’de yayımlanan Die Tageszeitung gazetesi, Suriye - Hizbullah bağlantısına dikkat çekiyor:

„Şam yönetimi, Golan Tepeleri’ni işgal altında tutan İsrail’e hiçbir askeri riske girmeksizin, mümkün olduğunca yüksek bir bedel ödetmek istedi. Suriye, bu hedef doğrultusunda, yıllarca Hizbullah’a destek verdi; İsrail’in kuzey sınırında devamlı bir tehdit oluşturdu. Ama bu sinsi hesabın faturasını şimdi Lübnanlı siviller ödüyor. Lübnan halkının çektiği acılara son vermek için, bir an önce Şam yönetimiyle pazarlık masasına oturulmalı.“

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi de Lübnan meselesinin Alman iç siyasetine yansımasına yer veriyor. Bölgeye asker gönderme tartışmalarına değinen Tagesspiegel gazetesi, Alman askerlerinin gönderilmesine karar verilse dahi, Suriye-Lübnan sınırında görev alacaklarını kaydediyor.

Süddeutsche Zeitung gazetesi, ABD Başkanı George Bush’un Küba siyasetini yeniden ele alması gerektiğini savunuyor. Gazetenin yorumunda, Fidel Castro’nun ölümü halinde iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası oluşacağına dikkat çekiliyor. Süddeutsche Zeitung, „Bush artık Küba denince hamasi nutukların ve sahil muhafazayı güçlendirme projelerinin ötesine geçmeli“ değerlendirmesinde bulunuyor.

Münih’te yayımlanan Abendzeitung gazetesi, Fidel Castro sonrası Küba’da liderlik ihtimallerini inceliyor:

„Fidel’in kardeşi Raul Castro, sertlik yanlısı ve radikal komünist olarak biliniyor. Ancak önemli bir eksiği var: Fidel’i onyıllardan beri iktidarda tutan karizmaya sahip değil. Şimdiye kadar savunma bakanlığını yürüten Raul Castro, ağabeyinin en önemli özelliklerinden olan, ‚baba’ imajından yoksun. Basından uzak duran Raul, Kübalılar tarafından sevilen bir siyasetçi asla değil. Bütün bunlar göz önüne alındığında, Raul Castro’nun hükümet, ordu ve partiden oluşan iktidar aygıtını birarada tutabilmesi zor görünüyor. Ancak diğer taraftan Amerika Birleşik Devletleri’ne sürekli ilişkileri normalleştirme çağrısı yapan Kübalı yöneticinin de Raul Castro olduğunu unutmayalım. Belki de Küba’nın geleceği açısından en uygun isim Raul Castro.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Küba lideri Fidel Castro’nun rahatsızlığı sonrası ortaya çıkan manzaranın, Sovyetler Birliği ya da Kuzey Kore’deki iktidar değişimlerini hatırlattığını yazıyor. Gazete, „Karibikler’deki komünist diktatörlük, iktidarının ömrünü mümkün olduğunca uzatabilmek için her türlü adımı atıyor“ değerlendirmesinde bulunuyor.