1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.09.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu2 Eylül 2005

Alman ve Avrupa basınında bugün, Türkiye - AB ilişkileri ve Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük hasara neden olan Katrina Kasırgası’nın ardından yürütülen yardım çalışmaları öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/AbpL

Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerine yönelik haber ve yorumlarla başlıyoruz. Köln’de yayımlanan Kölner Stadtanzeiger gazetesi, dün İngiltere’de başlayan ve Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin ele alındığı, AB dışişleri bakanları toplantısına ilişkin bir habere geniş yer veriyor. Haberde, Avrupa Birliği’nin, özellikle Kıbrıs Rum Kesimi’nin Ankara tarafından resmi olarak tanınmaması yüzünden yaşanan krizi aşma çabası içinde olduğu bildiriliyor. Ayrıca Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel’in tekrarladığı ve Alman muhalefet partilerinden de destek gören „imtiyazlı ortaklık“ teklifinin, dışişleri bakanlarınca ilgi görmediği de vurgulanıyor. Konu muhafazakar Avusturya gazetesi Die Presse’de ise şöyle yorumlanıyor:

„Avrupa Birliği’nin, Türkiye ile ilgili kararı şüphe uyandırıcı ve sorumsuzca. Üstelik Birliğin, aday ülkelere yönelik ölçüleri de değişken. Örneğin Hırvatistan, savaş suçlularını teslim etmiyor diye azarlanırken, Türkiye’ye yeşil ışık yakılabiliyor. Avrupa Birliği bir krizde ve bu durumda, Birliğe Türkiye gibi tutarsız büyük bir ülkenin katılmasına izin vermek sorumsuzluk olur.“

Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik izlediği „ılımlı politika“ Almanya’nın Stuttgart kentinde yayımlanan Stuttgarter Nachrichten gazetesinde de eleştiriliyor. Gazetede çıkan yorumda, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ciddi baskılar yapması öneriliyor. Yorumun devamı şöyle:

„Avrupa Birliği, Ortadoğu’da stratejik bir öneme sahip olduğu için, şimdiye dek Türkiye ile anlaşmazlık yaşamaktan kaçındı. Bu nedenle de bir çok şeyi yuttu, ama Avrupa Birliği hukuki dayanağı olan bir kurum ve inandırıcılığını korumak için şimdiye dek izlediği Türkiye politikasına bir son vermeli. Türkiye’ye, ’uluslararası hukuka saygı göster’ demeli. Birlik, şimdiye dek yaşanan sorunları taktiksel adımlarla aşmaya çalışdı, oysa Avrupa Birliği’ne girmek isteyen her devlet, bu kurumun kurallarına uymak zorunda.“

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konusu ve Avrupalı muhafazakar partilerin yürüttüğü Türkiye karşıtı çabalar Münih’de yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinin de yorum sütunlarına yansımış. Gazete, Alman ana muhalefet partisi Hristiyan Birlik’in lideri ve 18 Eylül’de yapılacak genel seçimlerdeki başbakan adayı Angela Merkel’in, seçim kampanyasında Türkiye karşıtı tavrını açıkça ortaya koymasını cesurca buluyor. Yorumun devamında şu satırları okuyoruz:

„Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konusundaki şüphelerini çekingen bir biçimde ifade ederken, Angela Merkel korkularını açık ve net bir şekilde ortaya koydu. Bu nedenle de Türkiye karşıtı çevrelerin kahramanı haline geldi. Angela Merkel’in 18 Eylül’deki seçimleri kazanması halinde Türkiye ile müzakereler konusunda kısa vadede bir değişiklik olmayacak, ancak Avrupa Birliği içinde, genişleme konularında artık herşey daha ayrıntılı ve dobra dobra tartışılacak. Nihayetinde, Avrupa Birliği Anayasası’na Fransa ve Hollanda’da hayır denmesi hükümetlerin, vatandaşlarının korkularının anlamasına neden oldu ve yönetimler vatandaşlarının bu endişesini göz ardı edemeyeceğinin bilincine vardı.“

ABD’nin güney eyaletlerini etkisi altına alan Katrina Kasırgası’nın ardından, uzmanlar kimi afet bölgelerine ulaştı ve kasırganın yol açtığı hasarın tahmin edilenden çok daha büyük olduğunu tespit etti. Avusturya’nın başkenti Viyana’da yayımlanan Kleine Zeitung gazetesi, Washington’un kasırganın ardından yürütülen yardım çalışmalarında tamamen başarısız olduğunu belirtiyor ve politikacıları, kendi beceriksizliklerini örtpas etmek için doğal afetlerin gücünü öne çıkarmakla suçluyor. Amerikan yönetiminin yardım çalışmaları konusundaki başarısızlığı ve fakir siyah halkın yaşadığı New Orleans gibi kentlerin yıllardır ihmal edildiği, sağlam barajların yapılmadığı İsviçre’nin Zürih kentinde yayımlanan Tages Anzeiger gazetesinin de yorum sütunlarında öne çıkmış. Hollanda gazetesi De Volkskrant ise kasırganın Bush yönetimi için yeni bir imtihan olduğunu vurguluyor. Gazete ayrıca Lousiana ve Mississippi eyaletlerindeki yağmalama olaylarının engellenememesini, bu eyaletlerin ulusal muhafız alaylarının üçte birinin Irak’a gönderilmesiyle ilgili olduğunu vurguluyor. Muhafazakar İngiliz The Times gazetesi ise yorum sütunlarında kasırganın yaralarının sarılması boyutuna değiniyor.

„ Katrina’nın ciddi hasara neden olan bir kasırga olduğu doğru, ancak New Orleans’ın bu afetin yaralarını hiç bir zaman saramayacağı iddiaları yanlış. Amerikan halkı 11 Eylül gibi bir olayın ardından kendine gelmeyi başarmış, dayanışma duygusu güçlü bir halk. Katrina’dan sonra değişen tek şey, Katrina adının bir daha başka bir kasırgaya verilmeyeceği. Uluslararası Meteorologi İstasyonu altı yılda bir yenilediği ve kasırgalara, tayfunlara verdiği isimler listesinden Katrina adını silecek. Yani bir bakıma Katrina Kasırgası bir daha yaşanmayacak.“