1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

3 Ocak 2014

Yolsuzluk soruşturmasının Türkiye'nin AB üyeliği sürecine olası etkileri ve serbest dolaşım tartışmaları Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/1AkqE
Presseschau
Fotoğraf: Fotolia

[No title]

Danimarka'dan sağ liberal Jyllands-Posten, Türkiye'deki yolsuzluk soruşturması bağlamında, 'Türkiye Erdoğan yönetiminde AB üyesi olamaz' başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Türkiye'nin sadece Avrupa Topluluğu'nun doğal bir parçası olmakla kalmayıp, Birliğe tam üye olması gerektiğine inanan Avrupa'daki güçler giderek daha mağlup görünüyor. Ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye'nin AB'ne tam üyeliği muhteşem, ancak siyasi açıdan bu düşünce her halükarda Türkiye'nin Başbakanı Erdoğan olduğu sürece, ölmüş durumda. Türkiye'nin hiç kimsenin hayır diyemeyeceği, AB adayı bir ülke rolüne geri dönmesi için, daha başka ılımlı ve laik güçlere acilen ihtiyaç var. Bu konuda son karar merci, gözlerini bu otoriter yönetim biçimine yummayacak, ülkeleri, talihsiz bir biçimde Erdoğan'la tanımlanan Türk seçmenlerde."

Romanya ve Bulgaristan vatandaşlarının 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren AB sınırları içinde serbest dolaşım hakkına sahip olmasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Macaristan'dan sol liberal Nepszabadsag, konuyu şöyle yorumluyor:

"Yoksul, eğitimsiz göçmenler hiçbir yerde sevilmiyor. Ancak rakamlar bu kesimin azınlıkta olduğunu gösteriyor. İngiltere'de yaşayan Doğu Avrupalılar, AB üyesi olmayan ülkelerin vatandaşlarından daha az sosyal yardım alıyor. Öte yandan Almanya şimdiye dek Doğu Avrupa'dan gelen göçten en fazla yararlanan ülke. Bu insanları 'yoksul göçü' olarak damgalamak, durumu tehlikeli bir biçimde basite indirgemek olur. Ancak etkili oluyor ve özellikle de aşırı sağcıların oylarını kazandırıyor."

Bulgaristan'dan Kapital Daily'nin aynı konuyla ilgili, 'AB'nin sosyal turizme karşı kuralları var' başlıklı yorumu ise şöyle:

"Aslında AB içindeki daha önceden geçerli olan kurallar, göç eden kişinin çalışmaya gittiği ülkede ilk üç ay sosyal yardım almasına izin vermiyor. Burada bu kişinin geldiği ülke devreye giriyor. Ama en önemlisi Avrupalı göçmenlerin sistemi dolandırmak yerine, vergi ve sosyal sigorta aidatlarını ödemeleri. Yoksul Rumen ve Bulgarların 'kötü Brüksel' yüzünden İngiltere'nin sosyal sistemine gizlice gireceği düşüncesi gülünç. İnsanların serbest dolaşım hakkının, İngiltere'nin AB uyum sürecinin en önemli katkısı olarak gördüğü ortak pazarın temel prensibi olduğu, alaycı bir söylem."

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung, 'Cameron göçe karşı' başlıklı yorumunda, İngiltere Başbakanı'nın göçü frenleme çabalarına yer veriyor:

"Muhafazakârlar için durum ciddi. Göçü radikal bir biçimde azaltma yönünde verdikleri seçim sözünü, 2015 Mayıs'ında yapılacak seçimlere kadar tutma şansları çok yüksel değil. Başbakan David Cameron yeni bir güven kaybı ve sağ eğilimli İngiltere Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) alayına maruz kalma tehdidiyle karşı karşıya. Ancak muhafazakârlar yine de İşçi Partisi'nin durumunun da parlak görünmemesi nedeniyle teselli bulabilir. Üç büyük partinin de ekonominin, varlıklı kişilerin çıkarlarına yanıt vermek ve göçü durdurmak için inandırıcı reçeteleri yok. Bu durum, sağ kesimdeki popülistleri, muhafazakârlar ı ve medyayı güçlendirip, Avrupa Birliği'ne karşı düşmanlığı besleyecektir."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Gezal Acer