1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.05.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Murat Çelikkafa3 Mayıs 2005
https://p.dw.com/p/Abqk

Alman basınında bugün Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in Türkiye ziyareti öncesi Alman gazetelerinde yer alan haber ve yorumlar ağırlıkta. Frankfurter Allgemeine Zeitung’da İstanbul çıkışlı yayınlanan Rainer Hermann imzalı bir haber-yorumda “Türkiye’nin bir mentalite değişikliğine ihtiyacı olduğu“ savunuluyor:

“Ziyareti öncesi Türk basınına verdiği demeçte Ankara’yı reformlarla ilgili uyaran Schröder, Fener-Ortodoks Rum Patriği Bartholomeus’u ziyaret ederek, özellikle gayrimüslim azınlığın hakları konusunda bir mesaj vermek istiyor. Zira verilen pek çok söze ve çıkarılan iyi niyetli bazı yasalara rağmen, azınlıkların hakları konusunda pek mesafe alınamadı. İşkence konusunda ve başta Kürtler olmak üzere azınlıkların kültürel hakları alanında daha fazla gelişme kaydedilmesi gerekiyor. “İşkenceye karşı sıfır tolerans“ hükümet programı içinde yer almasına rağmen, zaman zaman tutuklulara yönelik kötü muamele haberleri çıkıyor ve işkence suçu işleyenlerin hakkettiği cezalara çarptırıldığına tek tük şahit olunuyor. “Mentalite değişikliği“ ifadesiyle Schröder, son dönemde Türkiye’de yükselişe geçen milliyetçilik akımlarını da hedef alıyor. AB’nin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlama kararından sonra genel olarak ülkede bir hayalkırıklığı havası hakim. Başbakan Erdoğan’ın reformlar konusundaki azmi de buna bağlı olarak azaldı ve bir süre AB ile milliyetçilik akımları arasında bocaladı. Son günlerde ise Erdoğan’ın içindeki mücadeleci ruh geri döndü ve yeniden AB yolundaki gayretlerini yoğunlaştırdı.“

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung’da ise Almanya Başbakanı’nın Türkiye ziyaretiyle ilgili yorumunda “Schröder’in temasları boyuncu adeta bir mayın tarlasında yürüyeceği“ belirtiliyor. Yorum, şu satırlarla devam ediyor:

“Giderek büyüyen milli gurur, değişim ve korku… Türkiye’de sönmeye yüz tutan AB heyecanını yeniden uyandırmayı amaçlayan Gerhard Schröder’in misyonunu işte bu unsurlar tehdit ediyor. Bu nedenle de Schröder özellikle Ermeni soykırımı konusunda küçük harflerle konuşmayı tercih ediyor. Türkiye’nin, olayların araştırılması için tarihçilerden oluşan bir komisyon kurulması önerisi -Schröder’in savunduğunun aksine- doğru yönde atılmış bir adım değil. Ankara, son aylarda açık bir şekilde, soykırımı belgeleyen kaynakları kurutmaya çalıştı. Türkiye’de bu konuda bilinç eksikliğinden söz edilemz. Fakat geçmişiyle yüzleşme konusunda henüz yeterli olgunluğa ulaşmadığı söylenebilir. Bu olgunluk, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde oluşabilir. İyi dostlar, açık söylemlerle Türkiye’ye bu yolda yürümesi konusunda yardımcı olabilirler; hatta yardım etmek zorundalar.“

Türkiye’ye reformlar konusunda bir eleştiri de Başbakan’ın partisi Sosyal Demokratlar’ın Türkiye uzmanı Gernot Erler’den geliyor. Özellikle Hristiyan Birlik Partileri’nin Türkiye karşıtı söylemlerine geçmişte en sert tepkiyi veren ve Ankara’nın AB üyelik sürecinin en ateşli destekçilerinden biri olan Erler, Passauer Neuer Presse adlı gazeteye verdiği demeçte ise hükümetin, reformları hayata geçirmekte yetersiz kaldığını savunuyor. Son zamanlarda Türkiye’den gelen haberlerin kendisinde “hayal kırıklığı ve kızgınlığa“ neden olduğunu kaydeden sosyaldemokrat politikacı, “AB müzakere sürecinin başarısız olabileceğini de Ankara’ya açıkça göstermek zorundayız“ ifadelerini kullanıyor.

Bu arada Alman meslektaşını ağırlamaya hazırlanan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu gezisi, Alman basının da geniş bir şekilde işleniyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung’da “İsrail, Erdoğan’ın arabuluculuk teklifini redetti“ başlığı ile verilen haberde, buna karşılık iki ülke gizli servislerinin işbirliğine gideceği vurgulanıyor. Süddeutsche Zeitung’da ise konu “Türkiye ile İsrail yakınlaşıyor“ başlığı altında işleniyor ve iki ülkenin, birara soğuyan ilişkilerin yeniden iyileşmesi için karşılıklı adımlar attığı kaydediliyor.

Alman gazetelerin ağırlık verdiği bir başka konu ise ülkede giderek azalan doğum oranları ve bunun olası olumsuz etkileri… Alman Nüfus Araştırmaları Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre kadınların yüzde 14,6’sı, erkeklerinden de yüzde 26,3’ü çocuk sahibi olmayı düşünmüyor. 1992’ye oranla çocuk istemeyen kadınlarda yüzde 4,7 erkeklerde ise 8,2’lik bir artış kaydedildi. Frankfurter Allgemeine Zeitung, araştırma sonuçlarını şöyle yorumluyor:

“İçişleri Bakanı Schily’e göre Almanya’da yeniden bir ‚değerler tartışması’ başlatılması gerekiyor. Eğer bu ciddi olarak söyleniyorsa o zaman embriyonların korunmasından tutun da ’yasadışı’ kabul edilen ama ’cezai müyyidesi olmayan’ kürtaja ve çocukları bir ’zarar unsuru’ olarak nitelendiren mahkeme kararlarına kadar farklı boyutlarıyla konunun tartışılması lazım. Sadece talk-show programlarında yapılan ve yasamaya hiçbir yararı olmayan tartışmalar ise devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Eğer müstakbel ebeveyenler, çocuklarının geleceğinin kendi geleceklerinden daha iyi olacağına ikna edilebilirse işte o zaman aile planlamasına ilişkin düşünceler değişebilir.“

Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Franz Müntefering’in başlattığı kapitalizm tartışması, bugün de Alman basınını meşgul ediyor. Müntefering, sadece kâr amacı gütmekle suçladığı yatırımcıları “ülkeyi talan eden bir çekirge sürüsüne“ benzetmiş, konu 1 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde de geniş çaplı tartışmalara neden olmuştu. Düsseldorf’ta yayımlanan Westdeutsche Zeitung’un konuyla ilgili yorumdan kısa bir alıntı yapıyoruz:

“Kampanyalar, mangal partilerine benzer. Harlı bir ateş için önce kömüre ihtiyaç duyulur. Bazıları kapitalizm tartışmalarıyla ilgili çıkan bu yangına körükle gitti. Bazıları ise yangını söndürmek istedi. Ancak su yerine benzin kullanmayı tercih etti, sonra da yükselen alevler karşısında hayretlere gark olmuş izlenimini verdi.“

Avrupa basınında ise öne çıkan iki konu Fransa’da süren Avrupa Anayasası ile ilgili referandum tartışmaları ve Perşembe günü İngiltere’de yapılacak parlamento seçimleri. Fransa’nın başkenti Paris’te yayımlanan Le Figaro “Avrupa Anayasası’na onay verenlerin sayısı artıyor“ başlığı altında özellikle Sosyalist tabandaki ’evet’ oylarındaki yükselişe dikkat çekiyor ve seçmenlerin 29 Mayıs yaklaştıkça daha da bilinçlendiklerini belirtiyor.

İngiltere’nin başkenti Londra’da yayımlanan Financial Times ise 5 Mayıs’taki parlamento seçimlerine ilişkin yayınladığı yorumunda “İngiltere’de iktidar değişimi için vakit henüz erken“ saptamasını yaparken, muhalefet lideri Michael Howard’ın Başbakan Tony Blair’in alternatifi olamayacağını kaydediyor.