1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.07.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap3 Temmuz 2006
https://p.dw.com/p/Ablv

Alman basınında haftanın bu ilk gününde, iki konu ön plana çıkıyor: Gazze Şeridi’nde yaşanan kriz ve Irak’taki son gelişmeler.

Süddeutsche Zeitung’da “Gazze cephesine yeni bir şey yok” başlığı altında şu yoruma yer veriliyor:

“Ortadoğu sorununda hep haklı veya suçlu aranır, etik değerlendirmeler yapılır. Ama ne var ki, kimden yana olduğunuza bağlı olarak, bu soruların cevabı da değişir. Oysa aklı başında her insan, Gazze’deki yaşam koşullarının Filistinlileri şiddete ittiğini pekala görebilir. Ve bu bir bahane değil, bir teşhis. Ama bir de İsrail tarafına bakmalı: Kulağa saçma gelebilir, fakat İsrail, Gazze’deki operasyonları sırasında oldukça temkinli ve nazik davranmaya özen gösteriyor. Örneğin, Rusların Çeçenlere yaptıklarını yapmıyor. Bu operasyon aslında Filistinlilere bir mesaj, bir gözdağı, İsrail’in yapabileceklerine dair bir tür ipucu. Politik senaryo değişmez, diplomatik girişimler sonuçsuz kalırsa, bölgede şiddet daha da tırmanacak. Bundan 90 yıl önce de bölgede şiddet vardı. Yani Gazze cephesinde yeni bir şey yok.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde ise İsrail - Filistin sorununa ilişkin şu değerlendirme göze çarpıyor:

“Tam bir kördüğüm söz konusu. Filistinli militanlarca kaçırılan askeri kurtarmak İsrail’in başlıca amacı değil tabii ki. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, bunu topyekun bir saldırı düzenlemek için bahane olarak kullandı. Askerin kaçırılması, bardağı taşıran son damla oldu. Uluslararası hukuka göre, İsrail askerinin kaçırılması bir terör eylemi değil. Ama askerden hemen sonra, 18 yaşındaki bir Yahudi yerleşimcinin kaçırılıp öldürülmesi pekala bir terör eylemi. Ancak bunu kimse dikkate almıyor gibi görünüyor. Filistinlilerin tünel kazarak, ilginç bir yöntemle askerlerini kaçırması, İsrail’in gururuna dokundu. Ayrıca Filistinlilerin sürekli roket saldırılarını durdurmak için de bu hareket düzenlendi. Şu ana kadar arabulucuların tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Bunun en büyük nedeniyse, arabulucuların Filistin tarafında muhatap bulamamış olmaları. Zira kaçırma emrini kimin verdiği bile kesin olarak belli değil. Tahran’ı işaret edenler bile var. Peki ya Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın çekimser tavrı tuhaf değil mi? Hamas’ın başarılı olması, elbette Abbas’ın işine gelmez. Zaten Hamas da, tüm bölünmelere rağmen, Abbas’a ve diğer tüm arabuluculara, İsrail’in avukatları gözüyle bakıyor.”

Irak’taki gelişmeler de Alman basınına geniş biçimde yansıyan bir diğer konu. Berlin merkezli Tageszeitung gazetesi, Irak’ta yaşanan gelişmeleri, Bin Ladin’in mesajları ışığında değerlendiriyor:

“Irak’taki Sünni direnişçiler Amerikan askerlerinden kurtulmak istiyor ve bunun için iki farklı yol mevcut. Ya Sünniler ve Şiiler işbirliği yapıp, Amerikan askerlerine karşı birlikte hareket edecekler ya da ülkeyi iç savaşa sürükleyerek, Irak’ın yönetilmesini imkansız kılacaklar. Son ses kaydına bakılarak, -tabii eğer gerçekse- El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ikinci taktiği, yani Şiilerle Sünnileri birbirine düşürüp ülkeyi iç savaşa sürüklemeyi tercih ediyor. Anlaşılan o ki, Irak’ta iç savaş senaryosunu uygulanacak ve bunun önüne geçmek artık pek de mümkün değil.”