1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

05.01.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Attila Azrak5 Ocak 2005
https://p.dw.com/p/Abs4

Alman basınında bugün Güney Asya’daki deprem ve neden olduğu sel felaketiyle Irak’taki seçimleri değerlendiren yorumlar ağırlıkta olmaya devam ediyor. Almanya’nın Güneydoğu Asya ülkelerine yaptığı mali yardımlar, sel felaketiyle ilgili öne çıkan yorumlar şöyle:

Hamburg’ta yayınlanan ekonomi gazetesi Financial Times Deutschland, federal hükümetin felaket bölgesine yaptığı mali yardımı arttırma isteğini şöyle yorumluyor:

“Alman hükümetinin bölgeye yapacağı yardımları arttırması yardımseverliğin bir göstergesi değil, diğer ülkelere bir işaret niteliğini taşıyor. Almanya felaketten etkilenen ülkelere 500 milyon Euro yardımda bulunmayı taahhüt ediyor. Böylece Almanya bu alanda ekonomik açıdan daha güçlü ülkeleri, en başta 350 milyon dolar tutarında mali yardım vaadeden Amerika Birleşik Devletlerini ya da 500 milyon dolar ayıran Japonya’yı da geride bırakıyor. Başbakan Schröder’in amacıysa belli: Almanya’nın kriz dönemlerinde önemli bir ortak olduğu belleklere kazınsın.“

Hannover’de yayınlanan Neue Presse gazetesiyse, Almanya ve Japonya’nın bu denli yüksek tutarda mali yardımda bulunmasının ardında başka nedenler yattığına inanıyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

“Schröder uluslararası bağış kampanyasının başına oturma çabasını biran önce sona erdirse, iyi olur. Uluslararası topluluk, Almanya ve Japonya’nın bu fedakarlığının ardında başka nedenler, örneğin bu iki ülkenin BM Güvenlik Konseyi üyesi olmak isteğinin yattığı kuşkusuna kapılabilir. Yapılan bağışlarla bu üyelik isteğinin altı mi çizilmek isteniyor yoksa üyelik bu tutarlarla satın mı alınıyor?“

Die Welt gazetesiyse hükümetin değil, Almanlar’ın yüksek oranda bağışta bulunmasını analiz ediyor:

“Bu felaketin beraberinde getirdiği yeni bir olgu, artık eskiden olduğu gibi yoksulluk – varsıllık ya da gelişmemiş ülkeleri – gelişmiş ülkeler farkının getirdiği reflekslerler açıklanamamasıdır. Sık sık bir tehdit olarak kabul edilen ve olumsuz algılanan küreselleşme, tüm dünyanın gözlerinin sel felaketinden etkilenen ülkelere çevrilmesiyle olumlu bir olguya dönüşüyor. Sel felaketinden zarar gören ülkelerdeki insanların özgüveni ve dinamizmi, yardım edenlerle yardımı kabul edenleri aynı seviyeye getiriyor.“

Frankfurter Rundschau gazetesi de yardımseverliğin küreselleştiğine değinerek, konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Halkların yardım etme isteği ve zarar gören insanlarla duygusal bağı, zengin ülkelerin hükümetlerinin bağış oranından daha yüksek. Gündeydoğu Asya ülkeleri yeniden ayağa kalkmak istiyor. Bağışların aktığı ve rüşvetçiliğyle tanınan resmi makamlardan öte insanların kendi kendine yardım edebilmesi için de adımlar atılıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Jan Egeland ’İnsanlara balık konservesi değil, balık avlamak için ağ gönderilmesi daha iyi olacaktır’ sözleri de bunun altını çiziyor. Böylece kalıcı yeniden imar konusundaki tartışma da nihayet başladı.“

Mannheimer Morgen gazetesiyse, Güneydoğu Asya’da zarar gören ülkelerin yanısıra, birçok başka ülkenin de hala yardıma muhtaç olduğunu hatırlatıyor:

“Tüm bu yardım maratonu kapsamında birşeyi unutmamak gerekiyor: Dünyanın birçok başka bölgesinde de insanların yardıma ihtiyacı var. Dolayısıyla Alman hükümeti Güneydoğu Asya ülkelerine yardım ederken, gelişmemiş diğer ülkelere yaptığı yardımları aksatmamalı. Sanayileşmiş ülkelerin gayrı safi milli hasılalarının yüzde 0.7’sini uluslararası kalkınma politikalarına ayrıma sözünü Berlin’deki koalisyon hükümeti henüz yerine getirmedi.“

Recklinghaeuser Zeitung gazetesi de aynı konuda şu satırlara yer vermiş:

“Birçok yardım kuruluşu sel felaketinden öte yardımların azalacağı beklentisi içinde. Dünyanın birçok yerindeki sefaleti gidermek için çaba gösterten bu kuruluşlar, bağış gelirlerinin büyük bir çoğunluğunu Noel zamanı elde ediyor. Güneydoğu Asya’daki felaketin, insanları tüm bağışlarını bu bölgeye yönlendirmesi sonucu, uzun süreli projeler durma aşamasına gelebilir. Ancak unutulmaması gereken, dünyanın diğer bölgelerinde de insanlar sefalet içinde yaşıyor ve ölüyor. Ancak ne kadar acı da olsa, oradaki ölümler bu kadar etkileyici değil.“

Irak’ta seçimler öncesi yeniden artan şiddet, Münih’te yayınlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinde yoruma konu olmuş. Yorum kısaca şöyle:

“Belki de en iyi korunan politikacılardan biri olan Bağdat Valisi’ne girişilen suikast, gerçekler karşısında gözlerimizin açılmasına yardımcı olabilir. Irak’taki düzensizlik ve şiddet, Amerika Birleşik Devletleri’nin sözverdiği demokratik bir Irak için verimli bir toprak değil. Çünkü demokrasi ne emirle gelir, ne de seçim sonucu kendiliğinden oluşur. Demokrasi yavaş yavaş gelişir. Dolayısıyla Irak’ta seçimlerin ertelenmesi gerekir. Ancak Bush yönetimi seçimlerin ertelenmesinin bir güçsüzlük kanıtı olacağından hareketle bu adımı atmaya yanaşmıyor.“

Kölner Stadtanzeiger gazetesi de Irak’taki seçimlere ilişkin yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Irak’ta halihazırdaki durumda ülkeyi demokratik bir ülkeye çevirecek seçimler için kampanyalar ve seçim toplantıları olanaksız. Hiç kuşkusuz isyancılar seçimlerin ertelenmesini kendi zaferleri olarak görecektir. Ancak önemli dini ve etnik grupların demokratik sürece katılamamaları, Irak’ın geleceği için daha kötü bir gelişme olacak, iç savaşın temelleri atılmış olacaktır.“