1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

4 Temmuz 2013

Bugünkü Alman basınından seçtiğimiz yorumlar Mısır'daki son durum, batının takınması gereken tavır, askerî darbenin analizi ve ülkenin geleceği gibi konulara odaklı.

https://p.dw.com/p/192Pi
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Bugünkü Alman basınından seçtiğimiz yorumlar Mısır'daki son durum, batının takınması gereken tavır, askerî darbenin analizi ve ülkenin geleceği gibi konulara odaklı.  

Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda, Mısır’da askerî darbenin ardından batının nasıl tavır alması gerektiğine ilişkin şu görüşlere yer veriyor:

“Batı, Mısır’da siyasi-sosyal bir grubun tekelci politikalarını değil, geniş bir politik ve sosyal yelpazede yeni bir başlangıç hedefleyenleri desteklemelidir. Batı aynı zamanda sadece bir tarafa ilgi göstermemeli, becerisizliklerden uzak durmalıdır. Başkan Obama’nın, Mursi’nin karşıtları tarafından terörizmi destekleyen kişi şeklinde damgalanmış, gözden düşmüş olmasını kimse gözlerden ırak tutmamalı. Her şeyden önce de Batı, Mısır’daki olası nüfuzunu abartmamalı; çünkü bu etki gerçekten de büyük değil. Aynı şey bu konuda Avrupalılardan daha büyük bir çıkmaz içinde bulunan ABD için de geçerli. Örneğin yasalar yoluyla darbecilere yardım gitmesine izin vermemelidirler. Öte yandan da (Mısır'daki) askerler onların müttefiki konumundadır.”   

Süddeutsche Zeitung’un aynı konudaki yorumuna geçiyoruz: 

“Kahire’deki darbe her derde deva bir ilaç değil, olsa olsa bir soluklanma molasıdır. Parlamento kültürü bugünden yarına oluşacak bir şey değil; öte yandan ekonominin yapısal sorunları varlığını koruyor, yoksulluk artıyor ve generallere hiçbir zaman güven olmayacağı da biliniyor. Zafer sarhoşluğu içinde bulunan muhalefet, başarısızlığa uğrayan İslamcılar ile ortak noktalar bulmaya çalışmalı. Sadece ve sadece demokrasi kurumlarının içi nihayet doldurulduğu takdirde Mısır hem yeni huzursuzluklara, hem de subayların iktidar hırsına karşı kendini korumuş olur.”

Berlin’de yayımlanan Die Welt’in yorumunda ise özellikle “darbe” kavramı çeşitli açılardan irdeleniyor:

“Cumhur, yani halk, başkanını iktidardan uzaklaştırdı. Tahrir Meydanı’ndan kitleler ‘Hüsnü Mursi’ diye haykırıyordu. Bununla otokratik devrik lider Hüsnü Mübarek ile halefi Mursi arasında bağ kurulmuş oluyordu. Devlet başkanının bir kez daha düşürülmüş olması Mısır halkının bilincini güçlendirecektir. Belki bu ülke bir zaman sonra bir demokrasiye dönüşecektir. Ancak Mursi’nin düşürülmesi sürecine Mısır Ordusu katılmıştır. Bazı gözlemciler şimdiden bir darbeden söz ediyor. Hem haklılar, hem değiller. Belki haklılar, çünkü askerler demokratik yoldan seçilmiş bir devlet başkanını ev hapsine almış, bu hareketin yandaşlarına karşı operasyon başlatmıştır. Belki çok haklı sayılmazlar, çünkü askerler ülkede iktidarın tüm şalterlerini ele geçirmiş değiller.”

Reutlinger General-Anzeiger gazetesi Mısır'da bundan sonra yapılması gerekenleri yorum sütununa taşımış:

“Askerî darbenin en büyük eksikliği, demokratik yoldan seçilmiş bir devlet başkanını ve demokratik meşruiyeti olan bir hükümeti devirmiş olmasıdır. Her ne kadar Mısır Parlamentosu geçen yıl içinde neredeyse hiç toplanmamış olsa bile… . Şimdi Müslüman Kardeşler'in liderlerine karşı bir cadı avı başlatmak ve bu yolla onları yer altına ve şiddet içeren direniş hareketlerine itmek yanlış olur. (Geçici Devlet Başkanı) Mansur'un bunları vakit geçirmeden yeni sürece entegre etmesi gerekir. Tıpkı Mursi muhalefete ve sokağa karşı iktidar edemediği gibi, bunun tersi koşullar altında Mansur da iktidar edemez. Şimdi elzem olan şey, bir ulusal birlik hükümeti oluşturmaktır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay