1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

05.08.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu5 Ağustos 2005
https://p.dw.com/p/Abpf

Türkiye’nin, geçen hafta sonunda Gümrük Birliği Anlaşması Ek Protokolü’ne imza atmasına rağmen, Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanımayacağına ilişkin açıklamasına ilk tepki Fransa’dan gelmişti. Fransa Başbakanı Dominique de Villepin, Avrupa Birliği üyesi bir ülkeyi tanımak istemeyen Türkiye ile müzakerelere şüpheli baktıklarını duyurmuştu. Bunun üzerine Türkiye Başbakanı Erdoğan da müzakkerelere başlamak için yeni şartlar koşulmasının kabul edilez olduğunu açıkladı. Konu Almanya’nın Frankfurter Allgemeine ve Süddeutsche Zeitung gazetelerinde geniş yer alıyor. Süddeutsche Zeitung’daki haberde şu satırları okuyoruz:

„ Türkiye Başbakanı Erdoğan, ülkesinin 3 Ekim’deki müzakereler için yeni şartları kabul etmeyeceğini duyurdu. Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac’ın, Kıbrıs Rum Kesimi’nin tanınması konusunda Başbakan de Villepin’i desteklediğini duyurmasını anlaşılmaz buluyor. Türkiye Başbakanı, Chirac’ın, kendisine „ müzakerelere başlamadan önce Kıbrıs Rum Kesimi’nin tanınması şart değil“, dediğine dikkat çekiyor“.

Basın turumuzda şimdi, İngiltere’yi yeni terör saldırıları ile tehdit eden El Kaide’nin açıklamalarına ilişkin yorumlara geçiyoruz. El Kaide’nin iki numaralı ismi Ayman Zevahiri, El Cezire televizyonu tarafından yayınlanan bir videoda, Londra saldırılarından İngiltere Başbakanı Tony Blair’ı sorumlu tuttu ve Blair’ın izlediği politikanın, İngilizlere yeni yıkımlar getireceğini iddia etti. Zevahiri, Amerika Birleşik Devletleri’ni de Vietnam’dan daha kötü felaketlerin beklediğini ileri sürdü. Bu da akıllara, yeni terör dalgası mı geliyor, sorusunu getirdi. Alman Frankfurter Allgemeine ve Süddeutsche Zeitung gazeteleri, haberi, “ El Kaide’den Londra ve Washington’a yeni tehdit“ başlığıyla duyuruken, Mannheimer Morgen gazetesi El Kaide’nin açıklamasını şöyle yorumluyor:

„ Oynan ikili oyun rahatsız edici bir biçimde iyi işliyor. Bir yandan teröristler saldırılarda bulunurken, öte yandan El Kaide’nin önde gelen ismi Zevahiri propagandaya devam ediyor. Zevahiri, yapılacak yeni eylemlerin 11 Eylül saldırılarını gölgede bırakacağını iddia ediliyor. Bu iddialar gerçek olabilir mi, yoksa tipik Arap abartması mı önemli değil, çünkü teröristler halkı korkutup, paniğe sürükleyerek, devletleri hız bir biçimde yeni güvenlik önlemlerine zorlayarak amaçlarına zaten ulaşmış oluyorlar. Bu arada El Kaide de gün geçtikçe güçleniyor ve bu gücünü iyi kullanıyor.“

Basın turumuzda şimdi bir başka konuya geçiyoruz, nükleer faaliyetlerine yeniden başlayacağını duyuran İran’a. Avrupa Birliği’nin önde gelen ülkeleri uzun süredir Tahran yönetimini ile nükleer programına son vermesi için müzakerelerde bulunuyorlardı. Bu nedenle İran’ın, İsfahan’daki nükleer tesislerinin yeniden çalışmaya başlayacağını duyurması Avrupa’da hayal kırıklığı ve gerginliğe neden oldu. Uzmanlar İran’ın Avrupa Birliği’ni, uzun süredir vaadettiği ekonomik destek konusunda harekete geçirmek için blöf yaptığını söylerken, kimi çevreler ise sorunun tahmin edilenden daha ciddi olduğunu vurguluyor. Badische Neueste Nachrichten gazetesi, Irak’ın durumunu gören İran’ın kendi başına da aynı şeyin gelmesinden korkup tehditler savurduğunu yazarken, Münchener Merkur, Hiroşima’nın ardından, çok uzakmış gibi görünen atom bombası sorununun şimdi yakın bir gerçeğe dönüştüğünü vurguluyor. Avusturya’da yayımlanan Die Presse ise Hiroşima’nın 60. yıldönümünde atom bombasını yasaklayan uluslararası anlaşmaların bir getirisi olmadığına dikkat çekiyor. Yorumun devamı şöye:

„ Bundan tam 60 yıl önce Hiroşima’nın bombalanmasının ardından sağlanan barış tehlikede. Atom silahlarının önlenmesine yönelik anlaşmaların işlemediği bir gerçek. Bakın İran, uluslararası hukuka aykırı davranmadan büyük bir nükleer güç olma yolunda. İran ile Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetleri engellenmez ise yakında bir silahlanma yarışı başlayabilir ve sonuçta onlarca nükleer güç ortaya çıkabilir. Tabi ne kadar çok ülke bu silahlanma yarışına katılır ise, kontrol edilmeleri de o kadar zorlaşır. „

İran’ın nükleer programı nedeni ile yaşanan gerginliği, İtalyan Corriere della Sera gazetesi de yorum sutünlarına taşımış. Gazete İran ile batının ilişkilerinin gelecekte nasıl olacağını şöyle yorumluyor:

„ Batıyı şu sıralar meşgul eden en önemli iki sorudan biri radikal islamcı terörle nasıl mücadele edileceği, diğeri de yeni terör dalgalarının nasıl engellenebileceği. Ya İran’ın çıkışı karşısında ne yapmalı? Tahran yönetimi nükleer faaliyetleri konusunda gözü kara davranıyor. Bu da uluslararası terörle mücadelede dialog arayışlarının olduğu bir dönemde şaşkınlığa ve kaygıya neden oluyor. İran ile müzakereler konusunda kötümser davranmak için henüz erken. İran’ın nükleer silahlara sahip olması için ne kadar zamana ihtiyacı olacağı da endişe yaratan diğer bir konu“.