1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

06.02.2009 - Avrupa basınından özetler

Başak Özay, Banu Ertek/ DW6 Şubat 2009

Bugünkü Avrupa gazetelerinin yorum sütunlarında Irak'taki yerel seçimler, Vatikan'daki aforoz kararının geri alınmasıyla ilgili tarışmalar, mali kriz ve alternatif enerji konularına değiniliyor.

https://p.dw.com/p/GoRq

Zürih'te yayımlanan Tages Anzeiger gazetesi Irak'taki yerel seçimleri konu alıyor yorum sütununda:

"Seçimler barış içinde, etrafta bombalar patlamadan yapıldı. Irak'ta son yıllarda yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda, bu ılıman seçim ortamının pek de olağan olmadığı görülüyor. Kısa bir süre öncesine kadar ülkede kanlı bir iç savaş hüküm sürüyordu. Her gün binlerce insan hayatını kaybediyordu. Bu noktadan sonra önemli olan, seçimin galiplerinin de mağluplarının da seçim sonuçlarına nasıl tepki vereceği. Seçimin galipleri iktidarı etnik ve dini özel çıkarlar için kullanmazsa, mağluplar için yenilgiyi kabullenmek ve demokrasinin oyun kurallarına bağlı kalmak daha kolay olacaktır. Irak'taki bölgelerde herhangi bir partinin mutlak çoğunluğu elde edememesi, Şiiler ve Sünniler, Araplar ve Kürtler arasında acil olarak ihtiyaç duyulan barışın sağlanması için bir avantaj olur. Seçimin galipleri ile mağlupları birlikte hareket etmelidir."

İtalyan Le Republicca gazetesinde ise Papa 16'ncı Benedikt'in Yahudi Soykırımı'nı inkar eden görüşleriyle tanınan piskopos Richard Williamson'u kiliseye yeniden kabul etme kararına ilişkin bir yoruma yer veriliyor:

"Şimdi bütün gözler Richard Williamson'un üzerinde. Vatikan'dan, piskopos Williamson'un Yahudi Soykırımı'nı inkar eden açıklamalarını geri alması yönünde bir talep gelmesi, İngiliz piskoposun inzivaya çekildiği Arjantin'de bu konuda bir karar vermesini zorunlu kılıyor. Vatikan ile gelenekçiler arasında zamana karşı bir yarış sürüyor. Eğer yaşananların iyice çığırından çıkması ve bir bumerang gibi önce Papa'ya çarpıp sonra geri dönmesi istenmiyorsa, Vatikan'ın uyarıları en kısa zamanda açık ve net bir karşılık bulmak zorundadır."

Paris'te yayımlanan muhafazakâr Le Figaro gazetesinin bugünkü yorumunda ise Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Almanya Başbakanı Merkel'in desteğine bel bağladığı yorumuyla karşılaşıyoruz:

"Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Avrupa'nın, piyasalara uluslararası düzenlemeler getirilmesi fikrini desteklemesini istedi. Ve yine vergi cennetlerine karşı mücadelede, kredi değerlendirme ajansları reformu konusunda, borsaların kontrolünde ve Uluslararası Para Fonu'nun güçlendirilmesi konusunda da ortak bir tutum belirlenmesini savunuyor. Bu bağlamda Angela Merkel'in ve ABD Başkanı Obama'nın aktif desteğine sahip olduğuna inanıyor. Sarkozy bu konuda fazla iyimser olsa da görev süresinde önemli bir dönemece girmiş oldu. Kriz tüm gelişmiş ülkelerin ulusal ekonomilerinde devletin geri dönüşüne neden oldu. Fransa da bu durumdan nasibini aldı. Devletçiliğin geri dönüşü meşru, çünkü Fransız halkı da devletin kendini korumasını istiyor."

Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan enerji krizi, alternatif enerji türleri konusunu yeniden gündeme getirdi. Bu konudaki ilk büyük adım nükleer enerjiye "evet" diyen İsveç'ten geldi. Stockholm'de yayımlanan liberal Dagens Nyheter gazetesinde yeni nükleer santrallerin inşası konusunda şu yorum yer aldı:

"Hiçbir konu daha önce İsveç siyasetini nükleer santraller konusu kadar meşgul etmemişti. Daha önce partilerin dağılmasına ve hükümetlerin çökmesine neden olan nükleer santraller konusu, akılcı bir enerji politikasının uygulanmasının önünde hep bir engel teşkil etti. Ancak diğer yandan nükleer santraller, düşük karbondioksit emisyonlu zengin İsveç sanayisinin bugünkü duruma gelmesinde büyük katkı sağladı. Kullanımı durdurulan nükleer reaktörlerin yeniden kullanıma açılması ve buna ek olarak yeni reaktörlerin inşasına izin verilmesi, bir anlamda nükleer enerjinin eskiden elde ettiği olumsuz ününden kurtulması anlamına geliyor."