1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

6 Mayıs 2013

İsrail tarafından Suriye'ye düzenlenen saldırı, Macaristan’daki Yahudi düşmanı eğilimler ve Fransa Cumhurbaşkanı’nın bir yılı Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/18SvP
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Belçika gazetesi De Morgen Şam yakınlarında bir askerî üsse İsrail tarafından düzenlendiği ileri sürülen saldırı hakkında şu satırlara yer veriyor:

“İsrail'in yeni eylemlerinin, Esad'ın mezalimine karşı uluslararası bir girişimin parçası olmadığı açık. Bu, İsrail'in tek başına, kendi amaçları çerçevesinde, kendi düzenlediği bir saldırı. Saldırı aylardır Avrupa'da mevcut olan etik ikilemi değiştirmeyecek. Esad ile müzakere yolu, bu bakımdan yeterince zulüm sergilendiği için, kapandı. Muhalefeti silahlandırmak ise çok tehlikeli gözüküyor zira modern silahlar daha sonra aşırılık yanlısı milislerin eline geçebilir. Avrupa seyirci kalıyor ve dünyadaki en büyük kan gölü karşısında elinden bir şey gelmiyor.“

Avusturya'nın Der Standard gazetesi de İsrail saldırısını değerlendiriyor:

“İsrail‘in Hizbullah'ın kendisine saldırma kabiliyetini azaltmak istediği açık. Somut, yerel güvenlik noktalarının hedef alınmasının ötesinde verilmek istenilen mesajın esas adresi, aslında ABD Başkanı Barack Obama'yı da kapsayan ‘kırmızı çizgi‘ tartışmalarının yapıldığı Tahran. Her ne kadar aşırılık yanlısı ve İsrail düşmanı güçler askerî açıdan isyancılar arasında en başarılı olanlar olsa da İsrail'in, Esad rejiminin gücünü isyancıların yararına kırmayı göze aldığı aşikâr. Ya da bir planları var.“

Macaristan'da yayımlanan Nepszava gazetesi, başkent Budapeşte'de Dünya Yahudi Kongresi'ne bir gün kala aşırı sağcıların düzenledikleri Yahudi düşmanı protesto gösterisini yorum sütunlarına taşıyor. Gazete, Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın ülkesinde artan Yahudi düşmanlığına göz yumulmayacağını yönündeki açıklamalarını şu şekilde eleştiriyor:

“Orban, bu tür gösterilere kendisinin izin vermediği ve ırkçı olmadığı yönünde bir izlenim yaratmaya çalışabilir. Durum böyle olsa buna gerçekten seviniriz. Ne var ki diğer yandan verdiği mücadeleyi, Yahudileri ve Romanları kötüleyenleri tümüyle elinden kaçırmak istemediğini görüyoruz. Nihayetinde bu seçmen kitlesinin oyları da oydur ve bu durumda aşırı hassasiyet göstermeye hacet yoktur. Kaldı ki bir yandan da okullarda Roman çocuklar için ayrı sınıfların düzenlenmesi anayasaya geçirilmeye çalışılıyor, ilgili bakanlar okul öğrencilerinin fiziksel olarak birbirinden ayrılması için hukukî girişim başlatıyor. Diğer bir deyişle özgürlük açısından durum, kendilerine muhafız denilen on yirmi paramiliterin ortalıkta yürüyüş yapabiliyor olmasından çok daha vahimdir.”

Fransız Libération gazetesi ise sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande'ın göreve gelmesinin üzerinden bir yıl geçmesinin ardından ülkesindeki durumu değerlendiriyor:

“Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande göreve gelmesinden bir yıl sonra ülke krizde. Fransa siyasi, ekonomik, sosyal ve etik krizin yaşandığı bir dönemden geçiyor. Cumhurbaşkanı halkının güvenini kazanmak zorunda olduğunu henüz anlayamadı. Seçmenlerin yüzde 51,6 oranında oyu ile göreve gelen Hollande'ın görüşlerini destekleyenler bugün yüzde 25’ten az. Kesin olan tek bir şey var, o da acele edilmesi gerektiği. Yoksa insanların içinde bulunduğu hayal dünyasından çıkması bir sonraki seçimlerde popülizm ve aşırı eğilimlerin önünü açabilir.“