1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

06.06.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay6 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/AbqN

Alman basınında bugün yine Avrupa Anayasası krizini konu alan haber ve yorumlar göze çarpıyor. Anayasa’nın iki üye ülkede referandumla reddedilmesinden sonra Avrupa idealini yaşatmak ve on gün sonraki Birlik zirvesini başarıya ulaştırmak için başlatılan diplomatik temaslar dışında, Almanya’daki erken seçim mücadelesi, Filistin parlamento seçimlerinin ertelenmesi ve Lübnan’daki seçimler de yorum köşelerinde ele alınan konular arasında.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin manşetten verdiği haberde, erken seçimle iktidara gelme şansı artan Alman Hristiyan birlik partilerinin çifte referandum fiyaskosunu konu alan demeçleri yer alıyor. Ayrıca “Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık önerilmesi daha doğru olur“ şeklinde Hristiyan birlik partilerinin başbakan adayı Angela Merkel’in sözlerinin aktarıldığı haberde, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın Berlin’de yaptıkları buluşmaya dair şu satırlar yer alıyor:

“Fransa ve Hollanda’daki olumsuz referandum sonuçlarına rağmen, Chirac ve Schröder Avrupa Anayasası’ndan vazgeçilmemesinde ısrarlılar.“ Gazete, ayrıca Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi olan Bild Zeitung’a verdiği demeci de aktarıyor. Başbakan Erdoğan, bu mülakatta Birlik partilerinin “imtiyazlı ortaklık“ önerilerine atfen, tam üyelik dışındaki hiç bir formülün kendileri için söz konusu olamayacağını ve Alman ana muhalefetinin bu yaklaşımıyla Türkiye – AB ilişkilerini tehlikeye attığını söylüyor.

Financial Times Deutschland gazetesi Berlin’deki Schröder-Chirac buluşmasını şöyle yorumluyor:

“Şayet Başbakan Schröder, seçim kampanyası arefesinde hiç de popüler olmayan Avrupa için daha fazla parayı gözden çıkarıyorsa, bu Birlik’in gerçekten ağır kriz geçirmekte olduğunu gösterir. Schröder, derin yara almış olmasına rağmen dümene geçmeye çalışıyor. Devlet ve hükümet başkanları, Brüksel zirvesinde mali uzlaşma sağlayabilirlerse, Avrupa Birliği’nin atalete düşmediğini kanıtlar ve AB’nin azalmakta olan global ağırlığını şimdilik te olsa kurtarabilirler. AB, eşzamanlı genişleme ve bütünleşmeyi derinleştirme adımlarını yavaşlatmaktan başka çare olmadığını idrak etmelidir.“

Leipziger Volkszeitung gazetesi, Almanya’nın bütçe açığı hızla büyürken Schröder’in Avrupa Birliği için daha fazla parayı gözden çıkarmasını, “dikkatleri anayasa krizinden mali konulara kaydırma girişimi“ olarak değerlendiriyor. Schwaebische Volkszeitung gazetesi, Fransa gibi bir sanayi ülkesinin Brüksel’den gelen tarım sübvansiyonlarından vazgeçmeye yanaşmamasını eleştiriyor ve milli çıkarlardan taviz verilmemesinin Avrupa’nın birleşme hayallerine ihanet etmek anlamına geldiğini yazıyor. Münchner Merkur gazetesinde ise şu satırları okuyoruz:

“Çifte referandum tokatıyla felç olan Avrupa bir haftadır siyasi yoğun bakımda. Avrupa Anayasası’nı nakavt edecek son darbe, İngiltere’nin anayasa referandumunu dondurma kararı olacak. Avrupa birleşme süreci hiç böylesine kötü bir duruma düşmemişti.“

Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas’ın Temmuz ayı ortalarında yapılması öngörülen parlamento seçimlerini süresiz ertelemesi, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde şöyle yorumlanıyor:

“Seçim tarihine kadar organizasyonla ilgili pürüzlerin giderilmesi ve El Fetih’in oylamaya tek bir liste ile mi yoksa tek tek adaylarla mı katılacağına karar verilmesi gerekiyordu. Erteleme kararının şimdiye kadar parlamentoda temsil edilmeyen Hamas’ı yıpratmak için atılmış bir adım olduğu düşünülebilir. Gazze’nin boşaltılması Abbas’a avantaj sağlamaz. Çünkü buna İsrail hükümeti tek başına karar verdi. Filistinliler, Gazze Şeridi’nin boşaltılmasını direnişe yani radikal grupların geçmişteki şiddet eylemlerine borçlu olduklarını zannediyorlar.“

Süddeutsche Zeitung gazetesi, Lübnan’ın eski başbakanlarından Refik Hariri’ye yapılan suikastten beri huzur ve istikrar arayan Lübnan’daki seçimlerri konu aldığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:

“İşgalci Suriye askeri birliklerini çekti, ama Lübnan’daki seçimlerin selamet getireceği şüpheli. Bombalar patlıyor. Muhalefet suikastlerin Suriye’nin marifeti olduğunu iddia ediyor. Bunu kimse kanıtlayamıyor, ama birilerinin Lübnan’ın istikrara kavuşmasını istemediği kesin. Sedir devriminin Lübnan’ı Ortadoğu’nun örnek demokrasisi haline getireceğini sananlar yanıldı. Suriye birliklerinin ülkeyi terketmesi, demokrasinin yerleşmesine yetmez. Çünkü siyasi partiler Lübnan’a yeni bir vizyon sunmaktan acizler. Hizbullah seçimin, silahsızlanma referandumu olacağını söylüyor. Hizbullah’ın seçimi yorumlayış şekli Lübnan’daki siyaset anlayışının aynasıdır. Bu ülkede siyaset tüfek namlusuyla yapılır.“