Avrupa basınından özetler

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung bugünkü sayısında, ABD'deki başkanlık yarışını ve Demokrat Parti'nin Ulusal Kurultayı'nı analiz ediyor. Yorum şöyle: 

"Seçmenlerin ağır aksak ilerleyen ekonomik iyileşme ve ağır borç yükünü, Başkan Obama'nın şefkatinden daha az önemseyeceği yönündeki hesabın tutup tutmayacağı kesin değil. Seçmenlerle yapılan son kamuoyu anketlerine göre Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında durum eşit görünüyor. Demokratların, Obama'nın ikinci görev süresinde  gerçek bir ekonomik canlanma reçetesine sahip olduğu konusunda ikna etmek için daha çok çabalaması gerekiyor. Bu olmadığı sürece işsizlik rakamları, Cumhuriyetçiler için seçim yarışında son derece etkili bir silah olacak. Yine de Obama'nın seçim stratejisi, Demokratların ülkeye ekonomik canlanmayı getirecek durumda olduğunu göstermek için, gelecekten daha çok, geçmişe yoğunlaşmış görünüyor." 

Fransa'dan Liberation aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Genç siyahi Başkan hayal kırıklığı yarattı ve o ünlü ,Yes we can' sözünü yerine getirmedi. Son dört yıllık dönemde işsizlik arttı, ABD'nin borçları patlama yaşadı ve Washington'un kabiliyetsizliğinin reforme edilmesi ve kendilerinin de reformdan geçmesi süreci henüz devam ediyor. Başkan Barack Obama, seçmenlerin güvenini ve kasım ayındaki seçimleri yeniden kazanmak için seçim kampanyasını sadece Cumhuriyetçilerin adayı Mitt Romney'e yöneltmemeli. Obama, Başkan olarak kalabilmek için bunun yanı sıra farklı bir siyasi cesaret sergilemek ve demokratik değerleri de savunmak zorunda."

Danimarka'dan sağ liberal Berlingske Tidende gazetesi,"'ABD ve Çin yeni bir Soğuk Savaş'ın eşiğinde mi?" başlıklı yorumunda, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Çin gezisini yorum sütunlarına taşıyor:

"Hillary Clinton galiba zamanlama açısından düşünülebilecek en zor dönemde Çin'e gitti. Clinton'un ziyareti, Çin, Japonya, Tayvan ve Güney Asya'daki bir dizi ülke ile arasında varolan, Pekin'in toprak talebi konusundaki huzurluğun artmasına neden oldu. Bu sorun, Asya'daki rekabetin ve Çin'in ekonomik ve askerî gücünden duyulan korkunun çok somut bir göstergesi. Amerikan dış politikasının Asya'daki yeni faaliyetlerinin arka planındaki neden de bu. Bu, en kötü durumda, iki ekonomik ve askerî süper güç ABD ve Çin arasında yeni bir soğuk savaşa neden olabilir."

Avrupa basınında yer bulan bir başka önemli konu ise Kolombiya'daki barış görüşmeleri. Fransa'dan Nord Eclair, konuyu şöyle değerlendiriyor:

"Kolombiya'daki FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) gerillalaları ile Juan Manuel Santos hükümeti arasında müzakerelerin başladığı resmiyet kazandı. Bu, sıradan bir haber olmaktan çok daha büyük öneme sahip. 50 yıldır iç savaş halinde olan bir ülke için bir umut doğdu. Bu, kaçırmalar, keyfî tutuklamalar ve ölümlerin olduğu acımasız bir iç savaş. Barış bugünden yarına hemen sağlanamaz, çünkü devrimci silahlı güçlerin liderleri ilk etapta silah bırakmayacaklarını, Kolombiya devleti ise FARC'a karşı mücadelenin sürdürüleceğini açıkladı."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa