1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

07.09.2011 - Alman basınından özetler

7 Eylül 2011

Bugünkü Alman basınından Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun İsrail'e ilişkin açıklamalarının yanı sıra Euro krizine ilişkin yankıları seçtik.

https://p.dw.com/p/12UBa

Süddeutsche Zeitung, “Erdoğan Ateşle Oynuyor” başlığını taşıyan yorumunda, ‘burada bir kereye mahsus olan özel bir durum, yani Yahudi devleti İsrail ile Müslüman Türkiye arasındaki ittifak kasten tahrip edilmeye çalışılıyor’ diyor ve yorumunun devamında özetle şu görüşlere yer veriyor:

“Sonuçta kaybeden her ikisi olacak. Peki neden? Onur, itibar gibi unsurlardan dolayı. İnsanı ruhen bunalıma düşüren Ortadoğu’da her iki taraftaki bu maço politikacılık örnekleri hayretle izleniyor. Mavi Marmara'daki 9 Türk'ün İsrail askerlerince öldürülmesi nedeniyle Türkiye İsrail’den haklı olarak özür dilemesini bekliyor. Özür gelmedi, Türkiye de İsrail ile ilişkilerini dondurma kararı aldı. Peki şimdi ne oluyor? Türkiye Başbakanı Erdoğan ilk kez kamuoyu önünde bu konuda konuştu ve en iyi becerdiği şeyi bir kez daha yaptı: Ateşe benzin döktü. Erdoğan İsrail’den, ‘şımarık çocuk’ diye bahsetti ve Türk donanmasının Doğu Akdeniz’de daha sık devriye gezeceğini ilan etti, ayrıca Gazze’yi ziyaret edeceğini de açıkladı. Bu adımların her biri yeni bir gerginliğin tırmandırılması tehlikesini beraberinde getiriyor. Erdoğan için bu kriz iç politik anlam taşıyor. Onun açısından kendi kamuoyu ile ilişkileri, İsrail ile ilişkilerinden daha önemli. Ne var ki dış politikaları duygusallık ve ideolojiler belirlemeye başladığında, Türkiye’nin bölgesel güç olması zorlaşır. Erdoğan’ın kendini dizginlemesi gerekir. Zira çıkışları Türkiye’deki Yahudi karşıtlarını da güçlendiriyor. Öte yandan Türkiye’deki laik ve milliyetçi cephe geçen yıl Erdoğan’ı İsrail’e karşı yumuşak tavır almakla suçlamıştı. Erdoğan iktidarda olmasa, bu durum İsrail’in işine yaramaz. Bu bile (İsrail’in) özür dilemesi için yeterli bir sebeptir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde, “Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir fotoğrafı ile birlikte yayınlanan, Wolfgang Günter Lerch imzalı “Derin Stratejist” başlıklı yorumda ise özetle şu görüşleri okuyoruz: 

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun İsrail ile baş gösteren krize diplomatik çözümler bulmaları gerekiyor.Türkiye kendini bölgesel güç olarak görüyor ve ‘stratejik derinlik’ politikaları izliyor. Bununla kastedilen, Türkiye’nin dış politikasının yüzünü sadece batıya dönmemesi, Müslüman komşularını daha yoğun bir biçimde dış politikalarına dahil etmesi. Davutoğlu gerçi ‘Yeni Osmanlıcılık’ kavramından hoşlanmıyor ama, bu politikalar bir şekilde eski Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasına sahip çıkma anlamına geliyor. Ancak Türkiye'nin bu politikalarla boyundan büyük işlere girişip girişmeyeceği, ‘stratejik derinlik’ politikalarının başarılı olup olmayacağı sorusu ortada. Nitekim bu politikalar şimdiye kadar İran, Suriye ve Filistin’de fazla etkili olmamıştır, Balkanlar’da ise daha başarılı olmuştur.”

Süddeutsche Zeitung'dan seçtiğimiz başka bir yorum ise Euro konusunda. Gazete, yeniden yapılanmaya çalışan ülkelere yardım elinin uzatılmasının gerekliliği konusunda tüm Avrupa ülkelerinde bilincin artması gerektiğini vurguluyor ve yorumuna şu satırlarla devam ediyor:

“Avrupa ülkeleri sayısız kriz toplantılarına sahne olacak, hararetli parlamento tartışmaları yapılacak, borsalarda inişler çıkışlar, ekonomide durgunluklar yaşanacak ve bu ülkeler kemerleri sıkmak zorunda kalacaklar. Bunlar kapitalizmin şeytani oyunları değil, Avrupa ülkelerinin geçmişte sınırlarını aşarak yaşamış olduklarının üzücü sonuçlarıdır. Bu ülkelerin siyasetçileri, vatandaşlarına eldekinden daha fazlasını verdiler; seçmen de ‘daha fazlasını veren’ politikacıların iktidara gelmelerini sağladı.”

Frankfurter Rundschau gazetesi de aynı konudaki yorumunda şunları yazıyor:

“Devlet dışında soruna çözüm bulacak kimse yok! Zor durumdan çıkamayınca sermaye piyasalarında panik yaşanıyor. Tek çıkış yolu var: klasik olmayan önlemler. Daha kapsamlı kurtarma paketleri değil burada söz konusu olan. Politikaların piyasalar karşısında önceliğinin olması gerekiyor. İsviçre Merkez Bankası bunu kanıtladı. Yeni kur hedefi ilan ederek piyasa mekanizmalarını saf dışı bıraktı. Aslında savaş sonrasının ekonomik rejiminde bunun örnekleri bulunuyordu. Sabit döviz kurları, sermaye trafiğinin kontrolü ve faizlerin suni olarak düşük seviyede tutulmasıyla piyasa mekanizmaları saf dışı bırakılıyor, böylece istihdam yaratılıyordu.”   
 

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Ahmet Günaltay