1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.03.2004 - Alman basınından özetler...

8 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvS

Alman basınında bugün Yunanistan’daki genel seçimlerin sonuçları, Türkiye’nin AB üyeliği tartışması ve Almanya’daki Cumhurbaşkanlığı seçimi yarışı öne çıkıyor. Alman basınında yer alan Yunanistan’daki genel seçimlerle ilgili yorumlarda, seçimlerin galibi muhafazakarlar ile mağlubu Sosyalistlerin dış politikadaki önceliklerinin aynı olduğu vurgulanıyor. Yeni Demokrasi Partisi’nin iç politikasını, PASOK’un ekonomi programına, biraz ”neo-liberalizm” katarak oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Neue Osnabrücker Zeitung’un yorumu:

”Yarış tamamlandı. Yunanistan’da gerek Karamanlis, gerekse Papandreu, tanınmış siyasetçi ailelerden geliyor. Bu iki benzer aday arasından biri yarışı açık farkla kazandı. Böylece muhafazakarlar Sosyalistleri iktidar katından inmeye zorladı. PASOK 11 yıl boyunca kesintisiz şekilde iktidarda kaldı. Bu süre içinde yolsuzlukla yeterince mücadele etmedi. Bunun yanında seçmenlerin çoğu, iktidarda taze bir kan görmek istedi. Aslında Yeni Demokrasi Partisi ile PASOK’un programları birbirine çok benziyor: İkisi de ekonomide reforma gitme, daha az vergi alma ve devletin küçülmesi yönünde vaadlerde bulundular. Ülkenin Batı ve AB’ye ilişikilerinin sıkı tutulacağı da sözkonusu vaadler arasındaydı. Karamanlis için ilk başta deneyim kazanmak geliyor. Müstakbel Başbakan’ı bekleyen en önemli ödevler arasında Türkiye ile olan ilişkileri daha da yumuşatmak ve Kıbrıs’ın birleşmesi için gösterilen çabaları desteklemek yer alıyor."

Die Welt gazetesi Hamburg’daki eyalet seçimlerinde ağır bir yenilgi alan aşırı sağcı ”Eski Schill” Partisinin AP seçimleri için adayını belirlediğini yazıyor. Gazete, partinin adayı Detlef Münch’ün seçim sloganını, ”Almanya’nın İslamlaşmasını önleyelim, Türkiye’nin AB üyeliğine hayır” şeklinde tanımladığını yazıyor.

Gazetede yer alan bir başka haberde, Almanya Dışişleri Bakanı Fischer’ in AB’nin geleceğine yönelik sunduğu önerilere değiniliyor. Fischer’in, gelecekte ortak bir anayasası bulunan, ancak üyeleri sıkı biçimde birbirine geçmiş bir süper devlet olmaktan uzak bir birlik yapısı önerdiği vurgulanıyor. Fischer’in böylece, bu yapı içinde Türkiye’nin üyeliği için yer açmış olduğu değerlendirmesi yapılıyor.

Süddeutsche Zeitung ise Almanya’da hükümetle muhalefetin üzerinde henüz anlaşamadığı Göç Yasası’na değiniyor. Gazete, yasayı bir Alman masalındaki şanslı, ama çılgın Hans karakterinin bulduğu altına benzetiyor. Masalda Hans’ın elinde, altını daha değersiz mallarla değişe değişe en sonunda bir bileği taşının kaldığı anlatılıyor.

”Bu akşam hükümet ve muahlefetten uzmanlar son kez bir araya geldiklerinde masalda anlatılanlar yaşanabilir. Yani elde, Süssmuth Komisyonu’nun üç yıllık çabasının ürünü olan yasadan geriye, bir bileği taşı, halihazırdaki Yabancılar Yasası’nın daha da sertleştirilmiş hali kalabilir. İçişleri Bakanı Schily, masaldaki çılgın Hans gibi davranıyor. Takas yoluyla eline geçenin, bulduğu altın kadar değerli olmadığını anlayamıyor. Masalın sonunda bileği taşı da bir kuyuya düşüp kayboluyor. Ne yazık ki Göç Yasası gibi büyük bir projeyi de aynı son bekliyor olabilir.”

Alman basınında öne çıkan bir başka konu ise bu ülkedeki Cumhurbaşkanlığı yarışı. Die Welt gazetesi, müstakbel Cumhurbaşkanı olarak görülen Uluslararası Para Fonu’nun eski Başkanı eski Horst Köhler’in, hafta sonunu, kendisini Alman halkına tanıtmak için akıllıca kullandığını yazıyor. Gazetede ”Muhalefetin aday olarak gösterdiği Köhler, hükümetin reform projesine destek vererek bütün Almanların Devlet Başkanı olmak istediğini belli etti” deniyor.

Alman gazetelerinde Ortadoğu’da hafta sonu yaşanan ve 20 kadar Filistinlinin ölümüne neden olan şiddet olaylarına da değiniliyor. Gazetelerde bu tür olayların, siyasi düzeyde sürdürülen barış çabalarına karşı duyulan ümitsizliği arttırdığı vurgulanıyor.