1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.06.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay8 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/AbqL

Alman basınında bugün ele alınan yorum konuları arasında Almanya’daki erken seçim kampanyası ve Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in istifa edeceğine dair söylentiler, Brüksel zirvesinde çözüm bulunması gereken AB’nin mali sorunları, Almanya’nın artan silah ihracatı ve Alman sanayi sektöründeki daralma göze çarpıyor.

Bonn’da yayımlanan General-Anzeiger gazetesi yaklaşan seçim kampanyası nedeniyle siyasi partilerin acı gerçekleri seçmenden gizlemeye çalıştıklarını ve iktidara gelmesi beklenen Hristiyan Birlik partilerinin de halka doğruları anlatmakta tereddüt ettiklerini yazıyor. Hannoversche Allgemeine Zeitung gazetesinde ise şu satırları okuyoruz:

“Sözde Gerhard Schröder herhangi bir gerekçeyle istifa edecek ve meclisteki oylamada Sosyal Demokrat - Yeşiller koalisyonu, Sosyal Demokratlar’ın Genel Başkanı Franz Müntefering’i başbakanlığa seçecek. Berlin’deki koalisyon hükümeti, reformcu Schröder olmadan ve erken seçim yapılmadan yasama döneminin sonuna kadar iktidarda kalabilir. Bunun tartışılması bile Almanya’nın siyasi durumunun ne kadar ümitsiz olduğunu göstermeye yeter. Bunun sorumlusu, iyice düşünüp tartmadan erken seçim formülünü ortaya atan Gerhard Schröder’dir.“

Offenbach Post gazetesi de Başbakan Schröder baklayı ağzından çıkarmadığı sürece spekülasyonların katlanarak artacağını yazıyor. Gazete, “Muhalefeti gafil avlama planları tutmayan Gerhard Schröder’in erken seçim fikrinden vazgeçtiğini kimse iddia edemez ama, başbakanlığı parti başkanına bırakma formülü de yabana atılmamalı“ cümlesine yer veriliyor. Nürnberger Nachrichten gazetesinin yorumu ise özetle şöyle:

„1 Temmuz için, Schröder’in istifasıyla noktalanacak bir senaryo da düşünülmüş olabilir. Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın meclis çoğunluğunu oluşturan koalisyon partilerinin güvenini yitirmediği, dolayısıyla da erken seçime gerek olmadığı kanaatine varırsa Schröder’in istifa etmekten başka çaresi kalmaz. Ama bütün bunlar Berlin’de dolaşan siyasi söylentilerden ibaret. Daha seçim kampanyası açılmadan karşılıklı karalama mücadelesinin başladığını göstermesi bakımından ise ilginç.“

Çifte referandum şokuyla krize sürüklenen Avrupa Birliği, 16 ve 17 Haziran tarihlerindeki devlet ve hükümet başkanları zirvesinde önemli bir sınav verecek. Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesi, “Eller cebe, Avrupa“ başlıklı yorumunda şunları yazıyor:

“AB liderleri daha sosyal bir Avrupa kavramıyla puan toplayamazlar. Sosyal olabilmek için liberalizme son vermek gerekir. Hizmetler sektöründeki serbest dolaşım hakkını kısıtlamak işsizliği arttırmaktan başka bir işe yaramaz. AB inandırıcı olmak istiyorsa, kanaatkar davranmalıdır. Sosyal güvenlik bütçelerinin daraldığı bir dönemde AB’nin harcamaları arttırılamaz. Birlik Avrupası’nın yardımları, artık fakir sayılmayan güneyden, fakir yeni üyelerin bulunduğu doğu Avrupa’ya kaydırılmalıdır. Bütçe tartışmaları hükümet liderlerinin Avrupa fikrine gerçekten inanıp inanmadıklarını ortaya çıkaracaktır. Anayasa’da olduğu gibi bütçede de kilit rolü İngiltere’ye düşüyor. Tony Blair mali imtiyazlarından kısmen feragat etmelidir. Gerçek dost kötü günde belli olur.“

Stokholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün silahlanma ve savunma harcamalarının 2004 yılında sıçrama yaptığını saptayan raporu, gazetelerin yorum köşelerine de yansıyor. Politiken adlı Danimarka gazetesinin değerlendirmesi şöyle:

“Soğuk Savaş’ın sona erdiği mutluluk günlerinde, savunma harcamalarından tasarruf edilecek paranın barış temettüsü yerine geçeceği söylenmekteydi. Ama temettü dağıtılmadı. Stokholm’deki uzmanlar, askeri giderlerin 2004 yılında önemli artış kaydettiğini ortaya çıkardılar. Tırmanışın baş aktörü ABD global savunma harcamaların yaklaşık yarısını yapıyor. Buna, terörizm yüzünden artan güvenlik riskini gerekçe göstermek doğru olmaz. Çünkü savunmaya daha fazla kaynak ayrılması terörü önleyememiştir. Barış temettüsünden eser kalmamasının başlıca nedeni, dünyamızın Soğuk Savaş mantığına dört elle sarılmasıdır.“

Almanya’nın en büyük sanayi tröstü Siemens’in mobil telefon cihazı imalatına son verip bu üniteyi Tayvan’ın BenQ şirketine satmaya karar vermesi en hızlı büyüyen branşlardan birinde daha Almanya’nın havlu atması anlamına geliyor. Dresden’de yayımlanan Saechsische Zeitung gazetesinin kornuyla ilgili yorumu şöyle:

“Fax cihazını Almanlar icat etmişti. MP3’ü de. Radyo ve telsiz haberleşme alanlarında da uzun yıllar kimse Alman zekasının eline su dökememişti. Ama bu mükemmel ürünleri pazarlamada hep başkaları başarılı oldu. Japonlar, Amerikalılar hatta Finlandiyalılar bile ürünlerini müşteriye beğendirmede çok daha ilerideler. Siemens mobil telefonlarının çeyiziyle birlikte Tayvanlılar’a satılması, bütün Almanya’yı ilgilendiren hezimetler serisinin şimdilik son halkasıdır.“