1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.12.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay8 Aralık 2006
https://p.dw.com/p/Abk5

Türkiye’nin Kıbrıs’a açmazıyla ilgili anlaşmazlıkta baskıyı azaltmak için yaptığı uzlaşma önerisi, AB - Türkiye ilişkilerini yeniden Alman gazetelerinin baş yorum köşelerine taşıdı.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, AB’nin kararlı tutumuyla Türkiye’nin direnişini kırdığı görüşünde. Yorum şöyle devam ediyor:

“AB’nin son günlerde Ankara’ya yaptığı, üyelik görüşmelerinin askıya alınması şeklindeki tehditler etkisini göstermişe benziyor. Türkiye, AB sürecini tehlikeye atmamak için hiç olmazsa bir havalanı ve bir limanını Birlik üyesi Kıbrıs’a açmayı düşünüyor. Ankara’nın önerisi henüz somutlaşmadı ve bir iyi niyet jesti yerine geçiyor. Brüksel bu yaklaşıma olumlu tepki gösterirken, Türkiye’deki milliyetçi muhalefet ayağa kaldı. Milliyetçi kanat, Türk milletinin bu konuda taviz verenleri affetmeyeceğini iddia ediyor.”

Bonn’da yayımlanan General Anzeiger gazetesinde ise şu satırları okuyoruz:

“Türkiye’nin sürpriz çıkışı stratejik açıdan fevkaladeydi. AB’nin kafasını bundan iyi karıştıramaz, belki de bölemez ve yapıcı tarafın kendisi olduğu izlenimini bundan iyi uyandıramazdı. Ama bu öneri aslında aldatmacadır. Türkiye, Brüksel’in müzakerelerin sürdürülebilmesi için koştuğu şartların en düşük noktasından sıyrılmaya çalışıyor. Çünkü tek bir liman ve tek bir havaalanını açması, değil Kıbrıs’ın resmen tanıması, kendi koyduğu ablukayı bile tamamen kaldırması anlamına gelmez. AB kendi kararlarına sadık kalmalı ve kendini böldürmemek için gözlerini dört açmalıdır.”

Berlin’in Tageszeitung gazetesi Almanya Başbakanı Angela Merkel’in kararlı davranıp çıtayı biraz daha yükseltmeye çalışmasının Türkiye’yi yumuşattığı görüşünde. Gazetenin yorumu özetle şöyle:

“Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın son çıkışları Türkiye’nin sert tutumuyla, Türkiye’nin üyeliğine karşı olanların ekmeğine yağ sürdüğünü anlamasına yaradı. Türkiye bu taviziyle, tam üyelik müzakerelerinin sürdürülmesinden yana olan Birlik üyelerini, yani İngiltere, İspanya, Finlandiya ve İsveç’in eline koz vermeyi deniyor.”

Stuttgarter Zeitung gazetesinin AB-Türkiye diyaloğundaki son gelişmeye ayırdığı yorumda da şu satırlar gözümüze çarptı:

“AB, Kıbrıs Ankara tarafından resmen tanınmadan üyelik müzakerelerini başlatmamalıydı. Şimdi, aileye bir yabancıyı dahil etmek için aile fertlerinden birinin dışlanması gibi bir durumla karşı karşıyayız. İlk bakışta makul bir uzlaşma önerisine benzemekle birlikte Türkiye’nin attığı adımın Kıbrıs ve Yunanistan’daki yankıları karşılıklı güvensizliğin arttığını gösteriyor.”

Handelsblatt gazetesi, Türk hükümetinin diplomatik bir skandalı ve görüşmelerin kısmen askıya alınmasını önlemek için bu adımı atmış olabileceğini ve kısa süre önce Almanya Başbakanı’nı tarihi yanılgı karşısında uyaran Başbakan Erdoğan’ın bizzat tarihi yanılgıya düşmemek için uzlaşma yollarını aramak mecburiyetinde olduğunu kavradığını yazıyor.

Die Welt gazetesinin yorumu da şöyle:

“Başta İngiltere olmak üzere bazı Birlik üyeleri Avrupa’nın sadece lüks bir serbest ticaret bölgesi olmasını istiyor. Aralarında Almanya’nın da bulunduğu kurucu üyeler ise dünya düzeninin bozulduğu 21. yüzyılın başında içte ve dışta siyasi nüfuzu olan bir AB yaratmaya çalışıyorlar. Genişleme tutkusu yön tayini ve nelerin mümkün olduğu gibi konuları unutturdu. Türkiye yüzünden sürüp giden tartışmalar Avrupa’nın yakalandığı bu hastalığın bir belirtisidir.”