1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.12.2008 - Alman basınından özetler

Beklan Kulaksızoğlu 8 Aralık 2008

Yunanistan'da polise karşı protestolar, mali kriz ve Somali açıklarındaki korsanlığa karşı mücadele, bugünkü Alman basınında öne çıkan konular...

https://p.dw.com/p/GBMr

Frankfurter Allgemeine Zeitung Yunanistan'daki durumu şöyle değerlendiriyor:

“Yunan polisinin vurduğu genç, muhtemelen bizim göstericiden anladığımız türden biri değildi. Polis verilerine göre anarşistlerden oluşan otuz kişilik bir grubun üyesi olarak polis otosuna taşlarla saldırmıştı. Ama bu trajik olayla ilgili anlatılan, Yunan hükümetinin derhal açıklığa kavuşturması gereken başka versiyonlar da var. İki polis memurunun açığa alınması yetmez. Bu olayda hukuk devleti muhtemelen ağır zarar gördü. 1985 yılında da polisle çatışan bir genç öldürülmüştü. Hem de aynı semtte.”

Dresdner Neueste Nachrichten gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Polisin, özellikle de bu tür sorunlu bölgelerdeki mumalesi ile ilgili şüpheler yıllardır sürüyor. Olayın meydana geldiği alternatif kişilerin oturduğu bu semtte, acil durumlarda polisin hiç gelmediği, ya da geç geldiği şikayetleri de biliniyor. Polisin futbol fanatiklerine karşı düzeni sağlayamaması, klüplerin stadyumlarda güvenliği özel şirketlere teslim ettiği de bilinen br gerçek. Polisin göçmenlere uyguladığı kötü muamele de Yunanistan’ın adını uluslararası medyaya taşıyan olumsuz olaylardan. Son olarak bir gencin ölümü, ülkeyi uzun süre meşgul edecek bir şok.”

Frankfurter Rundschau gazetesi ise son olayların çok sayıda skandalın ardından zayıflayan hükümeti köşeye sıkıştırdığını belirterek, protestoların sürmesi durumunda Kostas Karamanlis hükümetinin sonunun hızlanacağı değerlendirmesinde bulunuyor.

Tagesspiegel gazetesinin yorumu mali krizle ilgili. Gazete hükümetlerin asıl görevinin şirketleri iflastan kurtarmak değil, değişimi yönlendirmek olduğunu belirtiyor yorumunda.

"General Motors, Ford ve Chrysler yapısal bir kriz içinde. Bu diğer ülkelerde diğer sektörlerde de yaşanacak.Taş kömürü ocakları ya da çeliğin Almanya'da bir zamanlar sahip olduğu önemi yitirişi gibi, yapısal değişimi durdurmak mümkün değil. Şirketler değişime ayak uydurmak zorunda. Bu her zaman böyleydi. Devletin rolü, köhneleşmiş sanayi dallarını batmaktan kurtarmak olamaz. Devlet değişimi desteklemelidir. Opel'e devlet kefaleti verilmesi yine de gerekebilir, diğer şirketlere yardım edilmesi de gerekebilir. Ama icraat asıl, hükümetin değişimi nasıl şekillendirdiğiyle ölçülür."

Süddeutsche Zeitung ise bugün Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun krize karşı önlemleri görüşmek üzere Londra'da yapacakları toplantıyı ele alıyor. Toplantıya Almanya Başbakanı Angela Merkel'in davet edilmemesi dikkat çekmişti.

"AB ülkelerindeki çok sayıda politikacı ve dünyanın ileri gelen ülkelerinde Merkel liderliğindeki Alman hükümeti bir sorun haline geldi. Bu görüş Alman iş dünyası ve hatta kendi partisi Hristiyan Demokrat Birlik içinde de birçok kişi tarafından paylaşılıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, kendi ülkesinin harekete geçtiği, Almanya'nın hala düşündüğü gibi iğneli sözleri açıkça sarfediyor. Brown'ın Londra'da sadece Sarkozy'yi değil, Barosso'yu da karşılayacak olması dikkat çekici. Eskiden bu tür bir özel buluşma tartışmaya yol açardı. Şimdi ise Merkel susuyor. Ama gülümsemediği kesin."

Kölner Stadt Anzeiger ise bugün başlayacak AB misyonu çerçevesinde Somali kıyılarındaki korsanlık sorununu ele alıyor.

“Somali kıyılarındaki korsanlık, çocuk hikayelerinde okuduğumuz, Latin Amerika kıyılarındaki korsanlık hikayeleri gibi romantik değil. Modern dünyanın şah damarını, küresel ticareti hedef alıyor. Somali’deki operasyon ne kısa süreli ne de sınırlı olacak. Somali’de korsanlığın kökünü kurutacak ve genç erkeklere diğer karlı iş sahaları yaratabilecek bir devlet kurulması gerekiyor.”