1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.01.2006 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap9 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abnt

Avrupa basınında bugün, İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un kritik sağlık durumu ve Şaron sonrası İsrail’de siyasi manzaraya ilişkin yorumlara genişçe yer ayrılıyor. Türkiye’de ölümlere neden olan kuş gribi de önemli bir gündem maddesi. Ayrıca birçok gazete, Almanya’nın Baden Württemberg eyaletinde Alman vatandaşlığına geçmek isteyen Müslümanlara uygulanan sınava ilişkin tartışmalara yer veriyor.

Basın turumuzun ilk durağı, Başbakan Şaron’un ani rahatsızlığıyla sarsılan İsrail. Fransızların muhafazakar yayın organı Le Figaro, “Şaron’un vekili Olmert’i zorlu görevler bekliyor“ diyor:

“Olmert’in üstesinden gelmesi gereken ilk sorun, Doğu Kudüs’te Filistinlilere seçme hakkının tanınması. Olmert, oldukça zarar görmüş olan Filistinli yetkililerle olan ilişkileri yeniden gözden geçirmeli. Terörle mücadelede kararlı olduğunu göstermeli ve tabii Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilerin dertleriyle ilgilenmeli. O tüm bunları yaparken, eski partisi Likud, onu yakından izleyecektir. En azından etkili bir politikacı olan Şimon Peres, Olmert’e destek veriyor. Böylece Kadima partisinin Şaronsuz da yola devam edebileceği umudu doğuyor.”

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinde, Alman vatandaşlığına geçmek isteyen Müslümanlara uygulanan sınav, Almanya dışında da yankı buldu. Mesele, Belçika’nın La Libre Belgique gazetesinde “Beceriksizce sorulan sorular,“ başlığıyla konu ediliyor:

“Baden-Württemberg eyaletinde, Alman vatandaşı olmak isteyen Müslümanların tabi tutuldukları sınav herkesin dilinde. 1 Ocak tarihinden beri uygulamada olan sınavda Müsmlümanlara 30 soru soruluyor. Bu sınava karşı çıkanlar, “Müslümanlara yönelik ayrımcılık“tan söz ediyor. Sorular gerçekten de İslamiyet ile modern toplum arasındaki çelişkiye odaklı. En beceriksizce sorulan sorular ise eşcinsellikle ilgili olanlar.“

Türkiye’de can alan ve giderek yayılan kuş gribiyle ilgili yorumlar göze çarpıyor. Almanya’da yayımlanan Die Tageszeitung’da şu yorum göze çarpıyor:

“Türkiye’de insnaların kuş gribinden ölmelerinin nedeni fakirlik. Bilgisizlik ve cehaletin nedeni de fakirlik. Kapalı kümesleri olmadığı için kimi köylerde insanlar geceleri tavukları eve alıyor. Yani Almanya’da çok fazla endişelenmeye gerek yok. Türkiye örneği gösterdi ki, bilgi ve iyi iyi bir organizasyonla bu belayle başa çıkmak pekala mümkün. Virüs değil, cehalet öldürüyor.”

Almanya’nın yerel ölçekli Rheinische Post gazetesinde de şu satırlara yer veriliyor:

“Paniğe gerek yok diyorlar, ama ölüm vakalarının meydana geldiği Türkiye, buradan sadece birkaç saatlik uçuş mesafesinde. Türkiye’de büyük bir kesim hala kuş gribi virüsünün ne denli tehlikeli olduğunu anlamamış görünüyor. Ve esas ürkütücü olan da bu cehalet! Televizyonlarda Ankara’da alınan önlemler gösteriledursun, Anadolu’nun birçok yerinde insanlarla hayvanlar bir arada yaşıyor hala. Hatta hasta oldukları tespit edilen tavuklar bile yeniliyor! Türk yetkililer bir türlü bunun önüne geçmeyi başaramadı. Oysa kuş gribi salgınının önüne geçmenin yegane yolu dikkat, hijyen ve karantina. Avrupa Birliği, Türkiye yüzünden, salgın hastalıklar konusunda daha radikal önlemler almak, daha sıkı yasalar çıkarmak durumunda. Bu da, bir an önce Avrupa Birliği’ne girmek isteyen Türkiye’nin Avrupa’dan aslında ne kadar geri olduğunu gösteriyor.”

İsviçre’de yayımlanan Tages Anzeiger ise konuya ilişkin olarak hükümeti eleştiriyor:

“Bu krizle Ankara hükümetine duyulan güven sarsıldı. Çok uzun süre kafasını kuma gömüp belirtileri görmezden geldi. Bilgilendirmesi ve önlem alması gerekirken vatandaşları yatıştırdı ve inkar yoluna gitti. İlk çocuk öldükten sonra bile yetkililer çocuğun zatürreeden öldüğünü iddia ediyorlardı. Sağlık Bakanı Akdağ kaç kere “kuş gribi yok” diye tekarladı durdu. Ama şimdi üç çocukhayatını kaybetti, başkaları da hastalandı ve virüs giderek Avrupa’ya yaklaşıyor.”

Basın özetlerimize, Papa II. Jean-Paul suikastı ve Abdi İpekçi cinayeti sanığı Mehmet Ali Ağca’nın haftaya tahliye olacak olmasıyle ilgili, İtalyan La Republica gazetesinde yer alan bir yorumla son veriyoruz:

“La Republica, Ağca’nın Papa suikastından, İtalya’da 19 yıl hapis yattığını ve ardınan Türkiye’ye iade edildiğini hatırlatarak, “Ağca ne biliyor?” diye soruyor. Suikast hala tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Suikastı gerçekleştiren kişi de, perde arkasında neler olup bittiğini bilmiyor olabilir. Herkesin hem fikir olduğu konuysa, bunun bir komplo olduğu; 1981 yılından bu yürütülen soruşturma bunu gösterdi. Ancak düğmeye kimin bastığı bilinmiyor. Olayın üzerindeki sis perdesi kalkmış değil. Yanıtlanması gereken bir sürü soru var.”