1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

9 Mayıs 2013

Alman basınının yorum konuları Suriye’deki iç savaşa odaklı. Yorum konularından biri de eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin yargılanmasına ilişkin.

https://p.dw.com/p/18V1Z
Ein Käufer entnimmt einem Zeitungsständer mit den Tageszeitungen "Die Welt" und "Frankfurter Allgemeine Zeitung" am Freitag (06.08.2004) das Nachrichtenmagazin " Der Spiegel". Wie schon die FAZ, kehren nun auch die Axel Springer AG und der Spiegel-Verlag in ihren Print- und Online-Publikationen zur alten Rechtschreibung zurück. Auch der S¸ddeutsche Verlag will sich anschlieflen. Die Deutsche Presse-Agentur dpa will ein Meinungsbild bei den Kunden einholen, auf dessen Grundlage eine Entscheidung in Zusammenarbeit mit den anderen deutsch-sprachigen Nachrichtenagenturen gefällt werden soll. Foto: Ulrich Perrey dpa/lno
Symbolbild deutsche Presseschau PresseFotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya'da dün resmi bayram tatili olması nedeniyle sadece gazetelerin internet baskıları yayınlandı. Bu nedenle bugünkü Alman basınından seçtiğimiz yorumlar daha ziyade Suriye'deki iç savaşa odaklı. Bir yorum da eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin yargılanmasına ilişkin.

Süddeutsche Zeitung, ABD Başkanı Barack Obama'nın Suriye politikalarını ele aldığı “Kazanılacak Bir Şey Yok, Ama Kaybedilecek Çok Şey” başlıklı yorumunda özetle şu görüşlere yer veriyor:

“Başkan Obama Suriye'ye (askerî) bir müdahaleye karşı çıkıyor. Ama müdahale olmazsa her şey büyük bir olasılıkla daha da kötüye gidecek. Nihayetinde barış başkanı Obama, büyük bir facianın gözler önünde devam etmesine izin vermiş olacak. Suriye'de şimdiye kadar 80 bin kadar insan öldü, sayısız insan ülkeden kaçıyor. Irak'tan farklı olarak ABD Suriye'de bir iç savaşa meydan vermez, iç savaşın çıkmasını engellemiş olurdu. ABD, 2003 yılındaki gibi bir ‘gönüllüler ittifakı' aramak zorunda kalmazdı, zira Avrupalılar Amerikalıların nihayet müdahalede bulunmasından sevinç duyarlardı. Başkan Obama nereye gideceği belli olmayan böyle bir anlaşmazlığa akılcı bir biçimde yaklaşmak istemekte haklı. Ama müdahalede bulunmadığında ortaya çıkacak feci sonuçlar da ortada. Bu nedenle Obama Fransa ve İngiltere ile görüşerek, en azından uçuşa yasak bölgenin oluşturulmasına ve savaşın bir an önce sona erdirilmesine çalışmalıdır. Bu, direnişçilere yardım edecek, sivilleri de koruyacak bir girişim olur. Bunun alternatifi sadece Ortadoğu'nun kalbinde yıllarca sürecek bir kıyımı pasif bir biçimde seyretmek olurdu.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan “Esad İçin Rus Füzeleri” başlıklı yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Son İsrail saldırılarından sonra Moskova'nın Suriye rejimini modern uçaksavar sistemleri ve füzelerle silahlandırmak istediği söylentileri kol geziyor. Böylece Esad'ın eline, bir süre önce NATO'nun Türkiye'de konuşlandırdığı hava savunma sistemi benzeri silahlar geçmiş olacaktır. Bunları Suriye Ordusu'nun kullanabilmesi için Rus askeri eğitimcilerinin önümüzdeki günlerde Suriye'de olacağı da bildiriliyor. Eğer Esad rejimi gerçekten bu silahlara sahip olursa, o zaman İsrail saldırıları da, Amerikalı senatörlerin ısrarla talep ettiği uçuşa yasak bölge girişimi de en azından riskli olurdu. Rusya, Batılı ülkelerin protestosuna rağmen ‘Rus tipi Patriotları' Esad rejimine sevk edecek olursa, rejimi sadece askerî yönden güçlendirmiş olmayacak, aynı zamanda Suriye krizi konusunda bu ay içinde ortak konferans kararı almış olan Amerika ile Rusya arasındaki cepheleşmenin de kemikleşmesine yol açacaktır.”

Kölner Stadt-Anzeiger ise haber-yorumunda, Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry'e atıfta bulunarak, “Kerry hızlı çözüm için baskı yapıyor” başlığını kullanıyor:

“ABD'nin en üst düzey diplomatı konumundaki Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye'deki iç savaşın aşırı gruplar güçlendirilmeden ya da kimyasal silahlar yanlış ellere geçmeden bir an önce sona erdirilmek zorunda olduğunu belirtiyor. Kerry, bunun herkesin öncelikli hedefi olması gerektiğini de vurguluyor. Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry, 21-22 Mayıs tarihlerinde yeniden Ortadoğu'ya giderek, Ortadoğu barış sürecini canlandırmaya çalışacak. Kerry, Rusya'nın ‘İkinci Cenevre' diye adlandırılan bir Suriye konferansı düzenlenmesine sıcak bakmasına ise müteşekkir olduğunu vurguluyor.” 

Berlin'de yayımlanan Der Tagesspiegel gazetesi farklı bir konuyu, İtalya’nın skandallarla gündemden düşmeyen eski başbakanı Silvio Berlusconi hakkında verilen 4 yıllık hapis cezası onanmasını yorum sütunlarına taşımış:

“Milano mahkemesinin yargıçları, medya kralı olarak bilinen Berlusconi'nin 7 milyon 300 bin euro tutarında vergi kaçırdığı iddiasıyla bu yeni kararı aldılar. Mahkemenin kararı henüz yürürlüğe girmiş değil. Ama İtalyan halkı yeni oluşturulan (ve içinde Berlusconi'nin partisinin de yer aldığı) büyük koalisyonun başarısızlıkla sonuçlanmasından endişe ediyor. Berlusconi'nin koalisyonu dağıtmayacağı yönündeki taahhüdü ne kadar kalıcı olur bilinmez. Önümüzdeki pazartesi günü ise Milano'da Berlusconi hakkında ‘Bunga Bunga' diye anılan dava devam edecek. Başsavcılık Berlusconi'nin görevini kötüye kullandığı ve reşit olmayan yaştaki hayat kadınları ile ilişki kurduğu şeklindeki iddialarından bir santim bile geri adım atmış değil. Bu mahkemenin kararı da pazartesiden birkaç gün sonra belli olacak.”    

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay