1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

10.08.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Aydın Üstünel10 Ağustos 2006
https://p.dw.com/p/AblT

Alman gazetelerinin yorum sütunlarına hakim olan konu, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları.

Nürnberger Zeitung adlı gazetenin yorumu şöyle:

“Ateşkes, İsrail’in umurunda değil. Yahudi devleti, teröristler ile masaya oturmanın söz konusu olamayacağı görüşünde ve tek yolun teröristlerin bertaraf edilmesi olduğunu savunuyor. İsrail hükümeti, ancak bu gerçekleştiği takdirde bir barış birliğinin gündeme gelebileceğini belirtiyor. Fakat Hizbullah ne birkaç hafta içinde, ne de birkaç ay içinde bertaraf edilemezse ne olacak? Militanları ele geçirmek öyle kolay değil. Aradan belli bir süre geçtikten ve ölü bilançosu daha da ağırlaştıktan sonra, İsrail istemese de perde arkasındaki Şam veya Tahran ile iletişime geçmek zorunda kalacak.“

Kölner Stadt-Anzeiger de yorumunda, BM’de tartışılan karar tasarısında yeralması istenen, İsrail’in Lübnan topraklarından çekilmesi yönündeki talebe değiniyor. Yorum kısaca şöyle:

“İsrail, Lübnan’ın metinde değişiklik önerisini gözönünde bulundurması istenen BM’nin çağrısıyla, derhal Lübnan topraklarından geri çekilirse, bunun sonuçları ölümcül olur. Hizbullah’ın İsrail ordusunu bu kadar uzun süre meşgul etmesi bile bir başarı olarak görülüyor. Tel Aviv bir tuzağa düştü. Barak hükümeti, 2000 yılında İsrail halkından gelen baskı üzerine, Güney Lübnan’dan geri çekildiğinde, Hizbullah bu adımı can düşmanı Yahudiler’e karşı bir zafer olarak nitelendirmiş ve kutlamıştı. „Barış karşılığı toprak“ formülü ile gerçekleştirilen bu geri çekilme, birçok İsrailli’nin gözünde “daha fazla savaş karşılığı toprağa” dönüşmüştü. Bu iç daraltan tecrübe hala, İsrail kamuoyunun bilincinde.”

Lüneburg’da çıkan Landeszeitung ise İsrail’in askeri operasyonunda varılan noktayı ve Avrupalı askerlerden oluşacak olası bir barış birliğini ele alıyor bugünkü yorumunda:

“Kara harekatını genişletme kararı alan komutanlar, aslında böylece yenildiklerini itiraf ediyorlar. Başarıya alışmış İsrail ordusu, bu asimetrik krizde, yenilginin tadına bakmak zorunda kalıyor. Hedeflerine ulaşmaktan bu kadar uzak olan bir taraf, savaş alanında kaybetmese bile, yenilmiş sayılır. İsrail ordusu Hizbullah’ı zayıf düşürmek yerine, güçlendirdi. Hizbullah’ın güçlenmesi de, kendilerine destek veren Tahran’daki mollaların „İsrail’in imhası“ şeklinde özetlenebilecek ideolojilerinin prim yapmasını sağlıyor. Bu durumda bölgeye Avrupalı askerlerden oluşan bir barış gücünün gönderilmesi, büyük bir hata olur, çünkü Hizbullah militanlarının gözünde Avrupalı askerler, tarafsız barış faktörü olarak değil, İsrail’in korumasına gelmiş, savaşılması gereken birlikler olarak görülecektir.“

Würzburg’dan Main-Post adlı gazetenin değerlendirmesi ise şöyle:

“İsrail’in doğal kendini koruma hakkına rağmen, Lübnan’daki durum savaşın hiçbir zaman çözüm olamayacağının ve sorunları daha da büyüteceğinin yeni bir kanıtı. Ancak görünüşe bakılırsa İsrail hükümetinden kimse bu gerçeği kabullenmek istemiyor. Hizbullah’ın kurulduğu 80’li yıllardan bu yana İsrail beş kez dev operasyonlar düzenledi, her seferinde radikal İslamcı milisler daha da güçlendi. Savaşın İsrail vatandaşlarını koruyamayacağını ve Hizbullah’ın tarihe kavuşturulmasının bir rüyadan öteye gidemeyeceğini, bu sefer de kabullenmek gerek. Hizbullah’ın imhası bir yana, tam tersi masum çok sayıda insanın hayatını kaybettiği son haftalarda, Hizbullah’a destek artış kaydetti. İsrail’in bile bile sivil halkın ölmesini göze alması, yeni nefret tohumlarının atılmasına neden oldu.“