1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.01.2005 - Alman basınında özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı11 Ocak 2005
https://p.dw.com/p/Abs0

Basın özetlerimizde bugün, Filistin başkanlık seçimleri ve Güney Asya felaketi sonrası yardım çalışmalarına ilişkin haber ve yorumlar yer alıyor.

Frankfurter Rundschau, Filistin’de başkanlık seçimlerinden zaferle çıkan Mahmud Abbas’ın etkinlik göstermeye çalışacağı Ortadoğu’nun mevcut durumunu analiz ediyor:

“Günümüzde Ortadoğu’da ancak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin uyumlu bir takım çalışmasıyla uzlaşma çabalarında bir sonuca varılabilir. Ancak Bush yönetiminin İsrail yanlısı tutumu, iyimserliği gölgeler nitelikte. Avrupalılar şimdiye kadar bölgede ’maddi kaynak aktaran taraf’ olmaktan öteye gidemediler. Brüksel hala bazı noktalarda ’saflığa’ varan düşünceler savunuyor. Güvenlik duvarı ve Yahudi yerleşimleri İsrail’in elini fazlasıyla güçlendirmesine karşın, Avrupa Birliği, Gazze Şeridi’ndeki Yahudi yerleşimlerinin boşaltılmasının barış sürecinde yeni bir dinamizme yol açacağını umuyor. Oysa artık yeni şeyler söylemek lazım. Diğer türlü 2005 yılı umutların suya düştüğü bir yıla dönüşebilir.“

Fransız Le Liberation, sandıktan Abbas’ın çıkmasını şu satırlarla değerlendiriyor:

“Arafat’ın halefi, kuşkusuz İsrail ile müzakere masasında Filistin halkını temsil etme yetkisini almıştır. Ancak Filistin halkı, Abbas’a açık çek teslim etmemiştir. Seçimlerde gerçek anlamda bir muhalefetin baskısını yaşamayan Abbas, bir anlamda sonuç alması koşuluyla bu göreve getirilmiştir. Mahmut Abbas, pragmatizmi ve Filistin siyasetinin silahlardan arındırılması siyasetiyle umutlar uyandırmıştır. Ancak bu umutlar, son derece kırılgan bir zemine dayanmaktadır.“

İtalyan Corriere della Sera, Abbas’ın seçiminin muhtemel sonuçlarını inceleyen gazetelerden:

“Seçimler bitti. Galibin Mahmud Abbas olduğu açıklandı. Ancak seçimlerin asıl sonucu, bundan sonra Mahmut Abbas ve Hamas teröristleri arasındaki ilişkiye bağlı. Gerek İsrail gerekse Filistin tarafı, İsrail eski başbakanlarından İzak Rabin’in bir zamanlar tatbik ettiği reçetesini yeniden hatırlamalı. Rabin, terör eylemleri yaşanmıyor gibi müzakere masasına oturuyor, müzakereler yürütülmüyormuş gibi terörle mücadele ediyordu. Aksi halde barış şansı yine kaçıp gidecek.“

Fransa’da yayımlanan Figaro, Mahmud Abbas’ın seçiminin kırılgan da olsa umutların belirmesine yol açtığına işaret ediyor:

“Arafat ile kesilen müzakere süreci, şimdi Mahmut Abbas ile yeniden başlayacak. Umut da olsa, Ortadoğu barışı açısından tarihi önemde bir olayla yüz yüzeyiz. Ortaya çıkan bu dinamiğin hemen önümüzdeki günlerde değerlendirilmesi gerekir. Çünkü Mahmud Abbas’ın seçimlerden zaferle çıkması, işin belki de en kolay kısmıydı.“

Handelsblatt, Mahmud Abbas’ın seçiminin, Filistin siyasetinde yol ayrımı anlamına geldiğine işaret ediyor:

“Abbas İntifada’yı eleştirdi, terörü kınadı, şiddet eylemleriyle arasına mesafe koydu ve İsrail ile müzakere masasına oturulmasını savundu. Abbas açısından İntifada bir hataydı ve Filistin halkının son yıllarda meydana getirdiği bütün birikime zarar verdi. Abbas, İsrail’in intihar eylemleriyle yenilgiye uğratılamayacağı konusunda ikna etti. Filistin halkı, Abbas’ın görüşlerine onay vererek değişimi tercih ettiğini ifade etti. Abbas’tan yalnızca dış politika alanında değil, içeride de yolsuzluklara karşı kararlı bir duruş sergilemesi bekleniyor. Yeni Filistin lideri, bu özlemlere kısa ve orta vadede hitap edebildiği sürece koltuğunu koruyabilecektir.“

Süddeutsche Zeitung, Güney Asya’daki felaket sonrasında uluslararası toplumun gündemine yeniden giren Aceh sorununu ele alıyor:

“Endonezya 1949 yılında bağımsızlığını kazandığında, bağımsızlığa önemli katkılarda bulunan Aceh Sultanlığı’nın en azından özerklik beklentileri yerine gelmedi. Merkezi hükümet, doğal kaynaklar açısından zengin bölgeye, ülkenin diğer bölgelerinden yüzbinlerce göçmen getirip yerleştirdiler. Aceh’in bağımsızlığı için savaşan militanlar, bir şeriat devleti kurmayı hedefliyorlar. 13 bin 500 ada, 360 ayrı milliyet, 250’den fazla dil ve lehçenin konuşulduğu, 220 milyon nüfuslu Endonezya’nın birliğini devam ettirmek isteyen merkezi hükümet ise, laikliği birliğin önemli unsurlarından kabul ediyor. Hatta pek çok kişi, Allah’ın, felaketle Aceh’teki şeriatçı militanları cezalandırdığına inanıyor. Devlet içinde devlet olan Endonezya Ordusu’nda yolsuzluklar yoğun şekilde yaşanıyor. Ordu, felaketin en derin yaralarını taşıyan Aceh bölgesinde mutlak egemen durumda. Şimdi bölgeye akan yardımlar da bu yolsuzluk ortamında eriyebilir.“

Heilbronner Stimme gazetesi, Güney Asya felaketi mağdurlarına yönelik yardım tartışmasını şu ifadelerle yorumluyor:

“Hangi ülke ne kadar yardımda bulunuyor, hangi ülke yardımdan kaçıyor? Uluslararası yardım konferansı umarız bu konuya bir netlik kazandırır. Borçları Almanya’dan daha az olduğu halde yardım konusunda geri planda kalmayı tercih eden çok sayıda zengin ülke var. Birleşmiş Milletler bu konuya müdahale edip ortaya çıkan yükün adil bir şekilde dağılımını sağlamalı.“