1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.02.2010 - Avrupa basınından özetler

11 Şubat 2010

İflasın eşiğine gelen Yunanistan'a AB mali yardımlarıyla ilgili tartışmalar ve İran'daki durum bugünkü Avrupa basınında öne çıkan konular…

https://p.dw.com/p/Lye4
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Luxemburger Wort, Yunanistan'ın yıllar boyunca hesabını bilmeyerek kendi kendine bu duruma düştüğünü belirtiyor ve mali yardıma karşı çıkıyor.

“Yunanistan uzun yıllar boyunca ayağını yorganına göre uzatmadan yaşadı. Şimdi ise bunun faturası çıkıyor. Ülke iflasın eşiğinde. Atina hükümeti ise euro bölgesindeki ortaklarından dayanışma bekliyor. Ancak Avrupa dayanışması bu sefer oldukça yıpranacak. Dayanışma talep edebilmek için suçsuz yere zor duruma düşmek gerekir. Dolayısıyla Yunanistan dayanışma talep edecek durumda değil. Yunan hükümeti önce euro bölgesine girebilmek için resmi ekonomik verilerde tahrifat yaptı, ardından yıllarca yanlış istatistikler verdi. Ancak mali kriz nedeniyle foyası ortaya çıktı, geçtiğimiz yıl sonunda gerçekleri saklamak artık imkansız hale geldi. Bu açıdan bakıldığında Atina'ya destek çıkmak için fazla bir neden yok. Kaldı ki, Yunanistan'ın yararına yapılacak her tür müdahale emsal teşkil edecektir.”

Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de yayımlanan Nepszabadsag gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Daha iyi durumdaki Avrupalıların Yunanistan'ı kurtarıp kurtarmama kararını bir an önce alması, Yunan toplumunun ne tür bir karmaşa içinde bulunduğunu anlaması gerek. Bu krizin sorumluluğu dış güçlere, açıkgöz spekülatörlere yüklenemez. Yaşananlar, biz Macarlara oldukça tanıdık geliyor. Bir hükümet, son nefesiyle su üstünde kalmaya çalışıyor. Ancak bu çabanın, hükümeti iktidara getiren halk tarafından destekleneceği şüpheli. Yunan hükümeti kendi ülkesinde destek bulamazsa uluslararası kreditörlerin taleplerini de yerine getiremeyecektir.”

Fransız Le Monde gazetesi, ‘Yunanistan krizinden alınacak acı ders' başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Atlantik'in iki yakasında muazzam paralara mal olan banka kurtarma operasyonlarının üzerinden daha bir yıl geçmedi. Bu mali kuruluşlar şimdi ağır borç yükü altındaki devletlere saldırıyor. Avrupa ortak para birimi euronun tarihindeki en ağır krize yol açan Yunanistan'dan alınması gereken en acı derslerden biri bu. Bir devletin borçlarını ödemede yaşadığı zorluklar ile ilgili spekülasyonlar, sadece o ülkedeki durumu daha da zorlaştırmıyor, aynı zamanda yeni sorunlara da yol açıyor. Şu anki durumu kabul etmek daha da zor. Çünkü uluslararası piyasalarda CDS kısaltmasıyla bilinen ‘risk primleri' sadece birkaç aktörün elinde. Üç banka; J.P Morgen, Goldman Sachs ve Deutsche Bank, piyasanın yüzde 75'inden fazlasını elinde bulunduruyor. Tek bir aktörün bile spekülasyon yapması, kurların yerinden oynamasına yeterli. Bankaların Euro krizindeki rolü bununla da bitmiyor. Bu bankalar Yunanistan'daki kamu borçlarının büyük bölümünün alacaklısı olmakla kalmıyor, aynı zamanda spekülasyonlara dayalı hedge-fonlara da borç para veriyor.”

İtalyan La Repubblica gazetesi ise İslam Devrimi'nin yıldönümünde İran'daki durumu mercek altına alıyor:

“11 Şubat kimin bayramı? 31 yıl önceki devrimin varisi olan rejimin mi, yoksa Şah diktasına karşı ayaklanan halkın mı? Bu sorunun yanıtı, bugün başkent Tahran ve diğer büyük kentlerin sokaklarında yaşanan güç mücadelesinden çıkacaktır. Ahmedinejad yönetimi, uyguladığı tüm baskıya rağmen şimdiye kadarki en zor dönemini yaşıyor. Bugünkü kutlamalarda İslam'ın sembolü olan yeşil örtünün kullanılması bile düşmanca bir kışkırtma olarak görülüyor. Bu, iktidar sahiplerinin içinde bulunduğu aczin açık bir işaretidir. İşaretler ve renkleri yasaklatma ihtiyacını duyan bir hükümetin halka yeniden yakınlaşması ve onayını alması kolay olmayacaktır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay