1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

11 Mart 2013

Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki reform hamleleri, Tunus ve Mısır’daki siyasi gelişmeler ve fakirlik nedeniyle Balkan ülkelerinden Almanya yönünde başlayan göç, bugün aktaracağımız yorumların konuları.

https://p.dw.com/p/17un9
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Süddeutsche Zeitung, Çin Halk Cumhuriyeti'nin modernleşme yolunda daha fazla reform yapması gerektiğini vurguladığı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Çin yönetiminin, demiryolları bakanlığı, gıda güvenliği idaresi ve aile planlaması komisyonunda önemli düzenlemeler yapması tesadüf değil. Halkı bezdiren ve öfkelendiren devlet kurumlarının başında bu üçü geliyor. Gıda güvenliği Çinlilerin başını en çok ağrıtan konu haline geldi. Bu kurumların yenileriyle ikame edilmesi, zamanla mevcut sisteme entegre edilmeleri anlamına gelir. Asıl gerekli olan sistemin reformdan geçirilmesidir. Yargı bağımsızlığı ve basın hürriyeti Çin'deki sistemin en büyük noksanları olarak karşımıza çıkıyor. Pekin yönetiminin, halkın memnuniyetsizliğine yol açan devlet organlarını hallaç pamuğu gibi atmaya kalkması ise Şanghaylı bir iktisatçının da dediği gibi, cerrahın kendi uzvunu kesmesi anlamına gelir. Reform yapmak mümkün, hatta elzem de. Ne var ki, şimdilik oldukça ihtimal dışı.”

Neue Osnabrücker Zeitung, Tunus ve Mısır'daki siyasi gelişmelere değindiği yorumunda, halkın güvenini kazanamayan siyasetçilerde ısrar etmenin krizi uzatmaktan başka bir şeye yaramayacağı belirtiliyor:

“Ülkenin problemlerine odaklanan ve ideolojik saplantılardan arındırılmış yönetim tarzıyla Tunusluların devlet yönetimine yeniden güven duyması sağlanabilir. Şartlar gerektirdiğinde iktidardan feragat edilebilmeli. Mısır'daki Müslüman Kardeşler Ennahda'nın sergilediği bu tutumdan ders alabilirler. Devlet Başkanı Mursi'nin liderliğindeki Mısır yönetimi nüfuzunu arttırdıkça halktaki bölünmeyi körüklemiş oluyor. Yeni Tunus yönetimi emsal oluşturmak istiyorsa, istikrarlı ve ehliyet sahibi olduğunu kanıtlamalıdır. Bu sadece Tunus'un beklediği bir umut işareti değil.”

Mısır'ın liderleri yüzünden siyaseten yıkılma yolunda olduğunu yazan Süddeutsche Zeitung'un yorumunda şu görüşler dile getiriliyor:

“Devlet Başkanı Mursi kargaşayı inadı ve siyasi ihtirasıyla körüklemeseydi, durumuna üzülmek gerekirdi. Muhammed Mursi çığrından çıkmakta olan bir ülkeyi yönetiyor. Polisteki eski hasımları Müslüman Kardeşler'in hizmetkârı olmamak için grev yapıyorlar. Onu tutan polisler ise daha dindar görünüp sakal bırakamadıkları için homurdanıyorlar. Port Said'deki futbol faciasının sanıkları hakkındaki mahkeme kararının ardından başlayan olaylar, devlet otoritesinin yıpranmakta olduğu izlenimine yol açıyor. Port Said taraftarları hakkındaki idam kararı şehir halkını sokaklara döktü. Yüksek hapis cezaları verildi, ancak polislerin beraat ettirilmesi, olaylı maçta 70 ölü veren Kahireli futbol kulübünün taraftarlarını çığırından çıkardı. Polis karakolunun ateşe verilmesi bu tepkinin mantıki bir sonucuydu. Federasyonun yağmalanması ise, Mısır'da sıkça karşılaşılan kendini tahrip etme eğiliminin bir tezahürüydü. Mursi, aciz durumda. Ordu ve polis kendini onun için feda etmeye yanaşmıyor. Hatta askeri yönetime dönülmesini talep edenler çıkıyor. Dinciler seçimlere güvenip muhalefetin boykotu sayesinde iktidarı paylaşmayı umuyorlardı. Ama seçimler mahkeme kararıyla ertelendi. Mısır'ın demokrasiye geçişi, kendine akla gelebilecek her türlü engeli çıkarıyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Avrupa Birliği'ndeki zengin ülkelere göçün belediyeler için büyük külfet haline gelmeye başladığına dikkat çekiyor:

“Kimse gerçekleri görememekle itham edilmek istemez. Hele eleştiriler uzaktan geliyorsa. Alman Belediyeler Birliği, fakirlik yüzünden Bulgaristan ve Romanya'dan Almanya'ya gelen göçmenlerin büyük mali problemlere yol açtığını söylediğinde Brüksel'deki Birlik merkezi bunun ‘patolojik bir yaklaşım' olduğunu ileri sürmüştü. Ama şimdi bizzat Avrupa Parlamentosu Başkanı maddi nedenli göçün ideolojik kavgaya dönüştürülmemesi uyarısında bulunuyor. Halbuki belediyelerden gelen şikayetlerin görmezden gelinmesi tam da bu anlama geliyor. Brüksel'in gerçekleri inkâr etmesinin sosyal ve siyasi bakımlardan ne kadar tehlikeli olduğunu anlamamak için herhalde politikacı olmak gerekiyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu