1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.05.2011-Alman basınından özetler

11 Mayıs 2011

Avrupa Birliği’nin Suriye’deki gelişmeler karşısındaki tutumu, Libya’daki asilere silah verme önerisi, euro krizi ve Küba’daki reform adımları bugünkü Alman gazetelerinden derlediğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/11DSI

Frankfurter Rundschau gazetesi AB’nin Suriye’ye müeyyide uygulama girişimini konu alan yorumunda, AB’nin Tunus, Mısır ve Libya’da yaptığı gibi Suriye karşısında da inandırıcı bir tavır sergilemekten aciz kaldığını belirtiyor:

“Fransız ve İngilizler Şam’daki diktatöre azami baskı uygulanmasını istiyorlar. Almanya ve diğer bazı ülkeler ise işin aceleye getirilmemesinden yana. Berlin yönetimi bir kez daha Paris ve Londra’daki müttefiklerine karşı çıkmakla birliği zaafa uğratmış oluyor. Avrupa Birliği bir türlü ahenkli dış politika yapamıyor. Umalım, Beşar Esad’ın gözden çıkarılması gerektiği kanaati bütün Avrupa’da benimsenene kadar daha fazla gösterici kanı akmasın.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung Libya’daki asilere silah yardımı yapma tartışmasına şu satırlarla değiniyor:

“İsyancıların ağır silahlarla donatılması ve uzman personel tarafından eğitilmesi haftalar önce gündeme getirilmişti. Ancak NATO, Libya’ya silah ambargosu uygulanmasını öngören 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararını asileri de kapsayacak şekilde, harfiyen uygulamaya, karar verdi. Siyasilerin her fırsatta askeri müdahale hedefinin Kaddafi’yi devirmek olduğunu söylemeleri karşısında bu yadırganacak bir tutumdur. Ama bu içteki iktidar dengelerini ilgilendiren bir konu olduğu için, Kaddafi’nin devrilmesini bizzat Libyalılar üstlenmelidirler.”

Düsseldorf’ta yayımlanan Rheinische Post gazetesi, borç krizindeki ülkeler yüzünden tehlikeye giren ortak para birimi euroyu istikrara kavuşturma girişimlerini konu alan yorumunda şöyle yazıyor:

“Euro ülkelerinin ilk yardım paketini hazırlamalarından bir yıl sonra Yunanistan yine uçurumun kenarına kadar geldi. Milyarlar karşılığında kazanılan zamanı ne hasta, ne de bakıcıları değerlendirebildi. Yunanistan’ın reformları yetersiz kaldı. En küçük reform adımı bile sendikaları sokaklara dökmeye yetiyor. Ama Atina’nın yardımcıları da şimdi, yardım elini kerhen uzatmanın bedelini ödüyorlar. Karar vermek zorundalar; Ya milyarlarca ek yardım yapacaklar, ya da Yunanistan’ı iflasa terk edecekler. Ekonomik açıdan, kibarca borçların yeniden yapılandırılması olarak adlandırılan devlet iflası en doğrusudur. Ama Atina’nın en büyük alacaklısı olan Avrupa Merkez Bankası’nı vuracağı için siyasiler bunu istemezler. Merkez bankasını siyasete alet etmenin acısı şimdi çıkıyor. Sonunda Avrupa yine Atina’ya milyarlar havale edecek. Böylelikle de borçlu ülkelere şu feci mesajı göndermiş olacak: Reform yapmanıza lüzum yok. Avrupalı dostlarınız sıfırı tüketene kadar borcunuzu öder.”

Heilbronner Stimme gazetesi de ekonomik bütünleşme yolundaki vaatlerin çok azının yerine getirilmiş olmasının euroyu krize sürükleyen faktörler arasında yer aldığını yazıyor:

“Avrupa çoktan, istenmeyen ve demokratik meşruiyeti de olmayan bir kefaletler topluluğuna dönüştü. Bunu değiştirmek artık mümkün değil. Bundan böyle gözünü açıp, gerekeni yapmak gerekir. Borç döngüsünün kırılabilmesi için, yardım paketinin astronomik faizleri derhal düşürülebilir. Gelecekte devletlerin sorumlulukları kati kurallara ve yıldırım cezalara bağlanmalıdır. Bu hususta vaat edilenlerin çok azı yapılmıştır.”

Frankfurter Rundschau gazetesi Küba’daki reformları konu alan yorumunda şunları yazıyor:

“1990’lı yıllarda ‘kaçınılmaz bela’ gözüyle bakılan piyasa ekonomisi reformlarından şimdi devrimi kurtarması bekleniyor. Castro kardeşlerin ‘hayatlarının projesi’ saydıkları ama, halkın karnını doyurmaya yetmeyen uygulamalarının selameti piyasa ekonomisinde aranıyor. Raul Castro geçen yılın sonlarında, Küba’nın yarım asırlık komünizmin hatalarını derhal düzeltmesi gerektiğini şu ifadeyle dile getirmişti: “Ya kendimizi değiştiririz, ya da batar gideriz.”



© Deutsche Welle Türkçe


Ajanslar/A. Günaltay

Eidötör: Beklan Kulaksızoğlu