Avrupa basınından özetler
11 Temmuz 2013Hollanda'da De Telegraaf gazetesi şiddetin giderek tırmandığı Mısır'ı analiz ediyor. 'Mursi'nin devrilmesi Esad'ın işine geliyor' başlıklı yorum şöyle:
"Türkiye ve Tunus'un Mısır'daki darbeyi eleştirmesi tesadüf değildi. Her iki ülkede de İslamcılar iktidarda. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarihinde darbeler bulunan kendi ülkesinde eleştiriliyor. Ankara, Mursi'nin görevinden alınmasıyla kendisini güçlenmiş hisseden Suriye rejiminin keskin karşıtlarından biri. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Müslüman Kardeşler'in destek verdiği isyancılara karşı mücadele veriyor. Üstelik Mısır'da Suriye rejimine karşı Cihad yapılmasını savunan Devlet Başkanı siyaset sahnesinden yok oldu. Beşar Esad, Humus kentinde kanlı bir hücum başlatabildi. Bilindiği gibi bütün dikkatlerin Mısır'a yöneldiği bir dönemde."
Fransız La Croix gazetesinin Mısır'la ilgili yorumu ise şöyle:
"Bu inanılmaz gergin dönemde Mısır'daki bütün etkili siyasi sorumlular yarının Mısırı'nı tanımlamak zorunda. Farklı siyasi hareketler, akım ve cephelerde giderek artan parçalanma nedeniyle ülkelerinin ve halkın kimliği üzerinde uzlaşma sağlamak zorundalar. Mısır Arap Dünyası'nın tam kalbinde bulunuyor. Halk Pan-Arap ideolojisinin önce sarhoşluğuna sonra başarısızlığına, liberalizmin güvensizliğine ve mütemadiyen İslamcıların kendilerini cazip gösterme çabasına şahit oldu. Şimdi bütün tarafların ortak çıkarı bazı Mısırlıları yoksulluğun pençesinden alacak ekonomik büyüme için bir strateji belirlenmesidir. Bu en acil ihtiyaç."
Luxemburger Wort gazetesi bugünkü sayısında AB ile ABD arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulması için yapılan görüşmeleri masaya yatırıyor. Yorum şöyle:
"Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) ile ilgili ortaya çıkan skandal tarafların uzlaşma sağlamasının önünde uzun vadeli bir engel teşkil etmemeli. Çünkü görüşmelerde sağlanacak başarı, her iki taraf için de büyük avantajları beraberinde getirir. Büyük bir serbest ticaret bölgesinin genel olarak yararı yılda birkaç yüz milyar euro anlamına gelir. Hem bu, hem de Atlantik'in diğer tarafındaki farklı ekonomi lobilerinin elle tutulur bireysel çıkarları ve bazı önemli konulardaki bakış açısı farklılığı söz konusu: Örneğin tüketicilerin korunması, genetik değişime uğratılmış gıda maddeleri ve hormonlu et gibi hassas konularda. Brüksel ve Washington arasında tamamen ayrı tutularak tartışılması gereken verilerin korunması konusu da cabası."
İsveç'ten Svenska Dagbladet bugünkü sayısında, 'Bankacılık Birliği AB'yi bölebilir' başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
"Avrupa rüyası 2008 yılındaki ekonomik krizden bu yana parlaklığından çok şey yitirdi. Bazı ülkelerde AB'yi savunanlar geri çekilmiş durumda. AB dostu Almanya'da da AB karşıtı bir parti ortaya çıktı. Kriz şimdi sadece ekonominin değil, ortak kimliğin de tehlikeye girdiği yeni bir boyut kazanma yolunda. Avrupa'yı Bankacılık Birliği ile zorla beslemek, Avrupa projesini kurtarmak için zorunlu görülebilir. Ancak burada önemli olan soru, bunun başka düzlemlerde de istenip istenmediği. AB üyesi ülkelerdeki liderlerin güç kaybetmesiyle demokrasi konusundaki açık daha da büyüyecektir. Peki, Avrupa Birliği vatandaşları bunu sineye çekebilir mi?"
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Hülya Topçu
Editör: Başak Özay