1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

10 Temmuz 2014

Almanya’daki casusluk skandalı sonrası, ABD gizli servis üst düzey temsilcisinin sınırdışı edilmesine ve Avrupa Adalet Divanı’nın dil sınavını hukuka aykırı bulmasına dair yorumlar öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/1CaQg
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

11.07.2014 - Alman basınından özetler

Almanya, casusluk ve NSA'in dinleme skandalları üzerine, ABD'in Berlin Büyükelçiliği'ndeki gizli servis üst düzey temsilcisinden ülkeyi terk etmesini istedi. Frankfurter Rundschau gazetesi, konuya ilişkin bir yoruma yer veriyor:

“Büyük Koalisyon şimdi gerçek skandalın üstüne gitmeli. Bu da Washington'un Alman devlet görevlilerini sırları ifşa etmeye azmettirmesi değil tam aksine dünya genelindeki milyarlarca vatandaşın gözetlenmesi konusunu içeriyor. Bununla özel yaşam hakkı gibi insan hakları ve masumiyet karinesi gibi hukuki prensipler ayaklar altına alınıyor. Aynı zamanda terörle mücadelenin amaç ve mantığı konusu da konuşulmalı. Büyük Koalisyon, NSA skandalının nedenleri üzerine gitmezse, ABD ajanının sınırdışı edilmesi sadece popülist bir tavır olarak kalır.“

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin aynı konuya dair yorumu ise şöyle;

“(Batı) Almanlar, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerikalılara ne kadar çok hürmet gösterdiler. İşgalciden koruyucu ve sonunda da bir dosta dönüştüler. Pek çok vatandaş ama özellikle de Başbakan şimdi bu illüzyondan uyanıyor. Söz konusu süper gücün çıkarları olduğunda, sıkı ilişkiler üzerine tüm güzel sözlerin hiçbir anlamı olmadığını anladılar. Büyük Ağabey her şeyi gözetleyen Büyük Birader'e dönüştü. Bunu Alman hükümeti de kabul ediyor. Gizli servis görevlisinin sınırdışı edilmesi de bunun ilk sembolik göstergesi. Hükümet, ABD'ye karşı coşkulu güvenin yerine gerçekçi bir tutumu koymaya başlıyor. Acı verse de…“

Almanya'nın aile birleşimini dil sınavında başarılı olma şartına bağlaması, Avrupa Adalet Divanı tarafından Türkiye ile var olan ortaklık hukukuna aykırı bulundu. Konu, bir Türk vatandaşının dava açması sonrası gündeme gelmişti. Münchner Merkur gazetesinin konuya ilişkin yorumunda şu satırlar öne çıkıyor:

“Avrupa'nın en üst yargıcı küstahça ve yanlış bir karar aldı. Küstahça çünkü sonradan gelen eş için Almanca dil sınavı zorunluluğunu yasaklamasıyla şu ana dek iyi nedenlerden ötürü ulusal düzenlemelere uygun hale getirilmiş bir alana derin bir saldırı söz konusu. Yanlış çünkü, karar, çoğunlukla eşlerinin tekelinde yaşayan kadınların bu durumdan çıkmasını sağlamaya çalışan Alman yasa koyucuların da amacını engelliyor. Almanca konuşmayan biri yeni ülkesinde sosyal hayata katılamaz. Uyum bu şekilde başarılı olmaz. Ama bu karar aynı zamanda, Alman devletinin paralel toplumların engellenmesine yönelik hedefine bir saldırı ve dil testini hukuka aykırı bulmayan Karlsruhe'deki mahkemeye bir tokat niteliğinde.”

Die Welt gazetesinin konuya ilişkin yorumu şöyle:

“Elbette kararın gerekçesi endişe uyandırmalı. Çünkü orada genel olarak ve Türkiye ile yapılan anlaşmayla bakmaksızın ‘tartışmalı dil testi talebi gibi ulusal düzenlemeler, zorunlu evlilik ve Alman toplumuna uyumun teşvik edilmesi gibi hedeflere ulaşılması için gerekli olanın ötesine gidiyor‘ deniliyor. İnsan Avrupa'nın en yüksek mahkemesinin sadece Almanya'yı değil üçüncü ülkelerden gelen göçmenlerden dil testi isteyen her AB ülkesini ilgilendiren bir karar almaya niçin tenezzül ettiğini merak ediyor. Açıkça ifade etmek gerekirse bu Avrupa'yı ilgilendirmiyor. Anadolu'dan gelen gelinler konusunda Almanya'nın artık doğru olanı yapma hakkı bulunmuyor. Diğer konularda da durum böyle.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Sezen