1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.11.2003 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu11 Kasım 2003
https://p.dw.com/p/Abwh

Yahudiler’e yönelttiği ağır suçlamayla Almanya’da siyasi bir skandala yol açan Hristiyan Demokrat politikacı Martin Hohmann’ın partisinden ihraç edilmesi konusu Alman basınında geniş yankı buldu. Hristiyan Demokrat Parti’nin Hessen eyaleti milletvekili Hohmann, bir ay önce yaptığı bir konuşmada Yahudiler’in Rusya’da 1917 yılındaki Bolşevik devrimi sırasında kurulan toplama kamplarında çalıştıklarını ve dolayısıyla suçlu bir halk sayılabileceklerini söylemişti. Hrsitiyan Demokrat Parti eyalet ve federal yönetimleri, Hohmann’ın partiden ihraç işlemlerinin başlatılmasına karar verdi.

Süddeutsche Zeitung gazetesinin bu konudaki yorumunda şu satırlar yer alıyor:

‘’Sonunda yaptılar daha fazla geç kalınmadan. Bu karar o kadar gecikti ki, parti yönetiminin kendi içinde bu kadar didişmesi çok şaşırtıcı. Parti içindeki stratejik hesapları bir yana bırakırsak milletvekili Hohmann’ın kaderi, Hristiyan Demokratlar içindeki değişimin de bir işareti. Partinin başından beri amacı toplumun sağ kanadını kendisine çekmek oldu. Bu açıdan bakıldığında Hohmann olayı Birlik partileri içindeki sağ muhafazakarların anlamlarını yitirdiklerini yansıtıyor. Bu süreç daha Helmut Kohl döneminde başlamıştı. Birlik partilerinden milletvekillerinin 1969 yılında Nazi katillerine yönelik cezai takibatın devamına karşı yaptıkları çıkış ya da 1985 yılında Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker’in savaşın bitişinin 40’ıncı yıldönümü dolaysıyla yaptığı konuşmaya karşı yaratılan polemikler bir kez daha hatırlandığında bu değişimin kapsamı da görülmüş olur. Bu bakımdan Fuldalı milletvekili Hohmann geçmişin adamıdır.’’

Berlin’de yayınlanan Berliner Kurier’in yorumu ise şöyle:

‘’Hristiyan Demokrat Parti sonunda Hohmann’ı başından atmak istiyor. Birlik partileri bu gecikmiş adımdan dolayı alkış bekleyemez. Birlik partilerini harekete geçiren Hohmann’ın Yahudi karşıtı ifadeleri değil, dışarıdan gelen ve boyun eğilen baskıdır.’’

Aynı konuda Maerkische Oderzeitung’un yorumu da şöyle

‘’Parti meclis gurubunun şimdi üçte iki çoğunlukla onaylaması gereken karar Hohmann’ın antisemitist ifadelerine uygun bir yanıttır. Şüphesiz bir hafta gecikmiştir. Ve Parti Genel Başkanı Angela Merkel’in harekete geçmeye zorlandığı izlenimi ise utanç verici. Bu izlenim şu soruyu doğuruyor. Acaba Bayan Merkel, parti meclis grubunun üçte birinden fazlasının Hohmann’ın arkasında yer alacağından mı korkuyordu? Böyle bir durum Birlik partileri içinde huzursuzluk yaratan fikri fırtınaların kötü bir göstergesi olurdu. Şu an ise meclis grubunun kararı onaylaması bekleniyor. Yine de bu olay partiye zarar verdi: Angela Merkel yönetimdeki güçsüzlüğünü bir kez daha göstermiş oldu.’’

85 yıl önce bugün I. Dünya Savaşı sona erdi. Fransız Le Figaro gazetesi konuyla ilgili yorumunda bugün Irak’ta Amerikalılar’ın yaşadığı durumla bağlantı kuruyor.

‘’85 yıl önce yaşandı, ama sanki dünmüş gibi. Bu ‘Büyük Savaş’ın yaratacağı korkutucu etkiler daha I. Dünya Savaşı’nda son asker ölmeden belliydi. Tüm 20’nci yüzyıl savaşın gölgesinde geçti. Çünkü 1914-1918 yılları arasındaki savaşın dolaylı etkisi olan komünizm ancak 1989 yılında Berlin Duvarı ile birlikte ortadan kalktı. Etkileri yeryüzünden temelli silinmeden önce Birinci Dünya Savaşı Amerikalılar’a Irak batağında önemli bir ders daha verebilir. Irak’ta bir an önce bir çözüm bulmalılar. 1914’ün bize gösterdiği şu: Uzlaşı kontrol edilebilir ancak tırmanış asla!’’

Basın turumuzun sonunda Suudi Arabistan’da pazar günü meydana gelen bombalı saldırı olayıyla ilgili Süddeutsche Zeitung gazetesinin yorumunu sunuyoruz:

"Suudi Kraliyet ailesi şimdi terörle savaşın gerçek bir müttefiki haline gelebilir. Çok basit, çünkü bu sefer sözkonusu olan kendi hayatı. Suudi Arabistan’da ve İslam dünyasındaki diğer ülkelerde şu ders çıkarılmalı: Aşırıları teşvik ya da aşırı hareketlere göz yummak fayda getirmez. Ayrıca Riyad’daki son saldırının teröristlerin maskesinin düşmesine katkıda bulunması da ümit edilebilir. Çünkü kurbanlar Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan ve Sudan’dan geliyordu ve Müslüman idi. "