1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.02.2009 - Alman basınından özetler

Derleyen: Ahmet Günaltay 12 Şubat 2009

İsrail’deki genel seçim sonuçları, Afganistan’daki şiddet, Zimbabve’de hükümetin kurulması ve Amerikan yönetiminin ekonomik ve mali krizi savuşturma gayretleri bugünkü Alman gazetelerinin öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/GsCe
Fotoğraf: dpa

Rheinische Post gazetesi genel seçimin İsrail’i siyasi felce uğrattığı görüşünde:

“Atom bombası geliştirmemesi için İran’a saldırılsın mı? İsrail’e roketlerle saldırmayı sürdüren İslamcı Hamas ile yeniden savaşılsın mı? İsrail’i de pençesine geçiren küresel ekonomik krizle nasıl mücadele edilsin? Müstakbel İsrail Başbakanı’nın bu zor sorulara en kısa zamanda cevap bulması gerekecek. Lakin İsrail’in yönetilemez duruma düştüğü görülüyor. Belirsizliği ortadan kaldırması umulan seçim, ülkeyi daha fazla çıkmaza soktu. Sağ ile sol, dincilerle pragmacılar arasındaki ezeli yenişmezlik tasfiye edilmedi, uzatıldı. İsrail, karar vermek yerine kendini felce uğrattı.”

Münchner Merkur gazetesi de yorumunda genel seçimin kördüğümü çözemediği görüşünü savunuyor:

“Kim İsrail Başbakanı olursa olsun, Filistin lideri Abbas’ın barış görüşmelerinin yeniden başlatılması için öne sürdüğü, yerleşime son verilmesi ve Arap toprağının iade edilmesi şeklindeki talepleri yerine getirilmeyecektir. Washington ve Brüksel, iki devletli çözüm aleyhinde sonuçlanan demokratik seçime saygı duymak zorundalar. Mücadele daha sert ve daha kanlı bir ortamda süreceğe benziyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin, Afganistan’daki son kanlı saldırıyı konu alan yorumunda şu satırlar göze çarpıyor:

“Afganistan’daki katliamlardan, 50 bin mevcutlu yabancı birliklerin ne halkı, ne de kendini koruyacak durumda olduğu mesajı çıkıyor. Son anketler de Taliban’ın Afganları sindirme taktiğinde başarılı olduğunu ve Batı’ya güvenin hızla eridiğini gösteriyor. Batı, Afganistan’da askeri yenilgiye uğratılamaz ama güvensizliğin iyice çığırından çıkması durumunda savaşı kaybedebilir. Öncelikle Avrupalı politikacılar uyarıları yıllarca ciddiye almadılar. Şimdi ABD asker sayısını ikiye katlamaya hazırlanıyor. Ancak yeni bir Afganistan stratejisi görünürlerde yok.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi Zimbabve hükümetinin göreve başlamasını şöyle yorumluyor:

“Zayıf bir uzlaşmayı andıracak çaptaki iktidar paylaşımı bile başarılamadı. Gücünü kötüye kullanma konusunda engin tecrübesi olan Mugabe kaldığı yerden devam edecek ve başarısızlıkların sorumluluğunu da koalisyon ortağının üzerine atabilecek. Baskıya dayanamayıp Mugabe’nin inayetindeki Başbakan rolünü üstlenen muhalefet lideri Tsvangirai, ağır bir hata işlemiş olabilir.”

Almanya’nın önde gelen iktisat gazetelerinden Handelsblatt, Amerikan yönetiminin ekonomik krizle mücadele önlemlerini konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Barack Obama ABD Başkanlığı’na seçildikten sonra bütün dünyada, küresel ekonomik krizi yenecek Mesih mertebesine yükseltildi. Maliyle Bakanı’nın Salı günkü konuşması bu beklentinin yerine getirilemeyeceğini gösterdi. Timothy Geithner, Obama’nın körüklediği, hastalığı kökünden kazıyacak kapsamlı ve tutarlı bir plan özlemi çekenleri ağır hayal kırıklığına uğrattı. Daha da kötüsü, yeni Amerikan yönetiminin, öncelikle kendi bankalarının yol açtığı krizi yenebilecek ustalıkta olduğuna artık kimse güvenemez. Büyük umutlar bağlanan Geithner’in yaptığı konuşma, küresel finans sistemini kalıcı bir şekilde kötürümleştirecek kadar çaresizlik içinde olunduğunu gösterdi.”

Tagesspiegel gazetesinin aynı konudaki yorumu ise şöyle:

“Obama her günü iyimserlik ve moral aşılayıcı konuşmalar yapıyor. Maliyle Bakanı ise para savuruyor. Bakanın 2,5 mu yoksa 3 trilyonluk mu yardım vaat ettiğini kimse tam kestiremiyor. Yardımın şart ve mekanizmaları açıklık kazanmadığından özel sektörün şüpheleri dağılmadı. Başkan korkuyu parayla savuşturmaya çalışıyor. Ama Amerikalılar artık astronomik rakamlardan korkmaya başladı. Kurtuluş için bu kadar para gerekiyorsa, o zaman şu iki şeyi sormanın yeridir: Kurtulmak için geç kalınmadı mı? Bu faturayı kim ödeyecek.”