1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.04.2010 - Avrupa basınından özetler

12 Nisan 2010

Polonya’yı yasa boğan uçak kazası, Washington’da bugün başlayacak nükleer güvenlik zirvesi ve Macaristan’daki seçimler bugünkü Avrupa gazetelerinde öne çıkan yorum konularından.

https://p.dw.com/p/MtkK
Fotoğraf: AP

Rusya’nın başkenti Moskova’da yayımlanan Wedomosti gazetesi, Polonya Devlet Başkanı Leh Kaçinski’nin hayatını kaybettiği uçak kazasının Rusya-Polonya ilişkileri için bir sınav niteliğinde olduğu görüşüne yer veriyor:

“Smolensk’te Polonyalı elitlerle devlet başkanı Leh Kaçinski’nin ölümüyle sonuçlanan uçak kazası Polonya ve Rus halkları için yeni ve ağır bir sınavdır. Smolensk’teki dram Rusya ve Polonya’nın trajik ilişkilerinin en ağırlarından. Bu acı, iki ülke halkını birbirine yakınlaştırabileceği gibi daha da uzaklaştırabilir. Özellikle Polonya’da seçim öncesinde Rusya karşıtı hava daha da kızışabilir. (…) Leh Kaçinski Rusya açısından pek de kolay bir siyasetçi değildi. Rus yapımı, Rusların bakımını yaptığı bir uçakta, Rusya’da hayatını kaybetmiş olması tuhaf bir trajedidir. Bu gizemli işareti kabullenmenin yolu her iki tarafın da birbirine karşı en yüksek düzeyde sabırlı ve anlayışlı olmasından geçiyor. Özelikle Rusya’nın şimdi Polonya’ya yaklaşması gerekir.”

Polonya’nın başkenti Varşova’da yayımlanan sol liberal eğilimli Gazeta Wyborca'nın “Moskova’daki kardeşler, sağ olun!” başlıklı yorumunda da uçak kazasının iki halkı birbirine yaklaştıracağına inanılıyor:

“Kulağa oldukça çelişkili gelse de Smolensk’teki kaza Polonya ve Rusya arasındaki yakınlaşma için kaçırılmaması gereken bir fırsat. Hem de Rusya-Polonya arasında geçmiştekine benzer riyakârlıklar olmadan. Bir diğer çelişkiyse kazanın iki ülke ulusunu bölen Katyn’e çok da uzak olmayan bir yerde meydana gelmesi. Smolensk’teki kazanın ardından Rusya’nın takındığı tutum, iki ülkenin birbirine hiçbir zaman yakınlaşamayacağı yönündeki tezleri de çürütmüş oldu.(…) Görünen o ki bizim gibi Slav halklarının bir şeylerin farkına varıp gereğini yapmadan önce çok büyük acı ve kızgınlıklar yaşaması gerekiyor.”

ABD Başkanı Barack Obama’nın girişimiyle bugünden itibaren Washington’da iki günlük bir nükleer güvenlik zirvesi düzenlenecek. Zirveye 40’tan fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılması bekleniyor. İtalya’nın başkenti Roma’da yayımlanan sol liberal La Stampa gazetesinin “Atom kulübü genişliyor” başlığıyla verdiği yorumda şu satırları okuyoruz:

“Nükleer tehlikenin boyutları oldukça etkileyici. Risklerin hiçbir zaman sıfırlanmadığı, ordular tarafından kilit altında tutulan nükleer başlıklar buna dâhil. Rusya’daki nükleer silahların sayısı 12 bin, ABD'de 9 bin 400, Çin ve Fransa’da 300, İngiltere’de 185, diğer yüzlercesi de İsrail, Hindistan ve Pakistan’da. Bir de İran, Suriye ve Kuzey Kore’deki “hazırlıkları” unutmamalı. (…) Nükleer güç kulübü genişleme eğiliminde. Atom bombası üretme planlarını gizliden gizliye yürütenleri saymazsak, son enerji krizi nükleer santral inşatlarındaki küresel yarışı da kızıştırdı. Hiç kimse, örneğin yetkisiz kişilerin düğmeye basmasıyla ortaya çıkacak bir olaya ya da nükleer materyalin ortadan kaybolması tehlikesine karşı güvence altında değil.”

Macaristan'da dün yapılan meclis seçimlerinde, sandıktan iktidar değişikliği çıktı. Geçerli oyların yüzde 52,8'ini merkez sağdaki Genç Demokratlar Partisi (Fidesz) aldı. İktidardaki Macaristan Sosyalist Partisi (MSZP) yüzde 19,3'te kaldı. Roman azınlığı hedef alan söylemiyle dikkat çeken, aşırı sağcı Jobbik, yüzde 16,7 oy oranıyla ilk defa parlamentoda temsil edilmeye hak kazandı. Sol-çevreci görüşleri savunan Politika Başka Türlü Olur Partisi (LMP) de yüzde 7,4 ile parlamentoya girmeyi başaran dördüncü parti oldu. Avusturya'da yayımlanan muhafazakâr görüşlü Die Presse gazetesinin Macaristan'daki seçimlere ilişkin değerlendirmesi şöyle:

“Pazar günkü seçimlerin sonucu, krizin sorumlularını içerideki bazı gruplarda ve yurtdışında arama hatasına düşen Macar milliyetçiliğini güçlendirir nitelikte. Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi ülkeyi iflasın eşiğinden kurtaran ve karşılığında sıkı tasarruf önlemleri talep eden kurumlar kurtarıcı değil, uluslararası dikta olarak görülüyor. Macaristan'ın zor günlerinde yanında olan AB de bir fırsat değil, yükmüş gibi gösteriliyor. Çoğu Macar için ülkedeki en büyük günah keçisiyse Romanlar. Suçun ve fakirliğin sebebi kendini kandıran çoğu Macar için Romanlar.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Meltem Karagöz

Editör: Beklan Kulaksızoğlu