1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12,5 saatlik ifade maratonu

Judith Hartl26 Nisan 2005

Almanya tarihinde dün bir ilk gerçekleşti: Dışişleri Bakanı Joschka Fiscker, vize skandalından ötürü Federal Meclis’te ifade verdi, TV’ler sorguyu canlı yayında aktardı. Fischer, „gizlemesi gereken hiçbir icraata imza atmadığını“ söyledi.

https://p.dw.com/p/Aark
Fischer Almanya'nın "dünyaya açık olması gerektiğini" savundu
Fischer Almanya'nın "dünyaya açık olması gerektiğini" savunduFotoğraf: AP

Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, aylardan beri koltuğunu sallayan vize skandalı hakkında tanık olarak dinlendi. Alman ana muhalefeti, Dışişleri Bakanlığı’nın vize verilmesi konusunda çıkardığı bir yönetmeliğin, Doğu Avrupa ülkelerinde organize suç örgütlerinin sahte vize çıkarmasına olanak sağladığını ileri sürüyor. Meclis’teki oturum uzun bir maraton oldu.

"Raporlar ulaşmadı"

Joschka Fischer için bu, yaşamının en yorucu oturumlardan biri oldu. Yorgun ve gergindi. Hazırcevap ve mücadeleci bir izlenim vermeye özen gösterdi, ama sinirli olduğu da dikkatlerden kaçmıyordu. Fischer defalarca, tartışmalı vize yönetmeliği ve bakanlığındaki iletişim sorunlarının sorumluluğunu Dışişleri Bakanı olarak üstlendiğini vurguladı: “Hatırladığım kadarıyla, düzenli kriminel faaliyetler hakkında raporlar bana ulaşmadı. Bana daha erken bilgi verilmesi ve benim daha erken müdahele etmem gerekirdi. Bu benim eksikliğimdir, sorumlu bakan olarak benim hatamdır.”

“Büyük bir hata yaptım“

Fischer bir yandan hatalarını itiraf ederken, diğer yandan da kendilerinden önceki Kohl hükümetinin bu liberal vize politikasının temellerini attığını hatırlattı. Fischer mektuplar okudu, muhalefet politikacılarından alıntılar yaptı, fakat sonuçta, sosyal demokrat-yeşil koalisyonunun Almanya’ya giriş koşullarını biraz daha kolaylaştırmak istediğini ve büyük bir hata yaptığını itiraf etti: “Ben liberal, dünyaya açık bir Almanya’dan ve buna uygun bir politikadan yanayım. Bu, hataları affettirmiyor. Ama bu politikadan vazgeçmek, ülkemizin yapabileceği en büyük yanlış olur.”

“Mide bulandırıcı bir tavır“

Bakan, olayı aydınlatmaya yardımcı olmaya hazır olduğunu ve hiç birşey gizlemeyeceğini anlattı. Fakat, muhalefetin de bu vize sorununu skandallaştırmaması gerektiğini savundu: “Her türlü aydınlatmayı destekliyorum. Ama belirleyici olan, aynı ilkelerde anlaşıp anlaşamayacağımızdır. Ve rakiplerimizin kişisel olarak aşağılanması ve karalanması ilke olamaz. Bu mide bulandırıcı bir tavırdır ve olayın aydınlatılmasıyla ilgisi yoktur.”

Araştırma Komisyonu’ndaki sosyal demokratların başkanı Olaf Scholz da benzer açıklamalarda bulundu: “Şimdi bu olayı skandallaştırmak isteyen herkes gülünç duruma düşer. Hatalar olmuştur, ama bu bir skandal değildir.”

“Bakanlığına hakim değil“

Muhalefet ise durumu farklı değerlendiriyordu. Hristiyan demokrat politikacı Eckart von Klaeden’in yargısı çok ağırdı: “Sayın Fischer’in ifadesi itirafa yakındı. Bunun ötesinde Sayın Fischer’in belleğinde o meşhur unutkanlıkları belirledik. Bakanlığına hakim olmadığını belirledik. Ve maalesef, sorular ilginçleştikçe, belleğindeki sorunların da arttığını belirledik.”

Muhalefet politikacılarının sert sorgulamasına rağmen, saatler ilerledikçe, Joschka Fischer yer yer espriler yaptı, yer yer de ana muhalefete ciddi siyasi çağrılarda bulundu. Bu uzun günü izleyen Alman gazeteciler, şimdilik taraflardan hiçbirinin üstünlük sağlayamadığı görüşünü savundu.