1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

13 Ocak 2014

Türkiye'deki siyasi gelişmeler, İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron'un ölümü ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın aşk skandalı Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/1Apfi
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Fransız Le Figaro gazetesi, Türkiye gündemine ilişkin bir yoruma yer veriyor. Gazetenin, Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi krizde Erdoğan'ın rolüne dair bir değerlendirmesi şöyle;

"Erdoğan'ın otokratik münasebetsizlikleri, kendisinin de gerçekleşmesine katkı sağladığı Türk mucizesine zarar veriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ile 2003 yılında iktidarı devraldığında, ülkeyi ordu vesayetinden kurtararak, siyasi hayatı demokratikleştirmişti. Ekonomiyi öyle liberalleştirdi ki Türkiye, Arap-Müslüman dünyasının modernleşmesi için model ülke haline geldi. Lord Acton şöyle der: 'İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak şekilde yozlaştırır.’ Erdoğan'ın diktatörlüğe yönelmesi, ülkesinin gelişiminin zarar görmesi, ülkesini istikrarsızlığa ve şiddete sürüklenme tehdidiyle karşı karşıya getiriyor. 2008 yılında tekrar seçilmesinden bu yana (Erdoğan) AKP’nin yönetim, ekonomi ve finans dünyası gibi kilit alanlarda iktidarı almasıyla birlikte kendi kişiliği çerçevesinde bir kült yarattı.”

Belçika'dan De Standaard gazetesi ise İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron'un ölümünü değerlendiriyor:

"Kimilerine göre Şaron, İsrail'in kılıcıydı. Kimilerine göre ise Sabra ve Şatila kasabıydı. Şaron 2006 yılında beyin kanaması geçirmeseydi, kimse bilançonun nasıl olacağını bilemez. İsrail eski başbakanları Menahem Begin ve İzak Rabin, terörist olarak başlamış olmalarına rağmen, Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüler. Ancak prensip olarak barış yanlısı oldukları için değil, şiddetin yalnızca şiddet doğurduğunu idrak ettikleri için... Elindeki tüm kana rağmen Şaron, kendine bağlı olanların beklentilerinin aksine hareket edebilecek bir lider kişilik pozisyonundaydı. Gerçek olan şu ki Şaron’un komaya girmesi ve Filistin eski lideri Yaser Arafat'ın ölmesinden sonra Ortadoğu barış müzakerelerinde bir arpa boyu dahi yol alınamadı.“

İsviçre'den Tages-Anzeiger de Şaron’un ölümünü taşıyor yorum sütunlarına. Gazetenin yorumu şöyle:

"Şaron’un İsrail'i denilince akla kocaman Yahudi yerleşim yerleri geliyor. Filistinlilere ise sadece koridorlarla birbirine bağlı kendi kentlerini reva görüyordu. Şaron, bu yolla ne gibi bir gelecek tasarladığı bilmecesini, kendisiyle birlikte mezara taşıdı. Şaron'dan geriye, 2003 yılında tüm sınırlar boyunca duvar inşa eden, Arap topraklarını gasp eden ve ülkenin geri kalanını parçalara bölen kişi kaldı. Maksimum toprak, minimum Filistinli, muhtemelen hedefi buydu. 2005 yılında yerleşimcilerin ve ordunun Gazze Şeridi’nden geri çekilmesi kararının arkasında şüphesiz bir hesap vardı. Zira yerleşim yerleri, astarından pahalıya gelerek, yarardan çok maliyet getirdi. Şaron hafızalarda bir savaşçı olarak kalacak. Bir barış politikacısının büyüklüğünü hiç gösteremedi.”

Milano merkezli İtalyan gazetesi Corriere della Sera ise Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın, oyuncu Julie Gayet ile ilişkisi olduğuna dair iddiaları değerlendirerek, Fransızların bu skandaldan daha önemli sıkıntıları olduğunu yazıyor:

“Cumhurbaşkanı'nın çevresi haftalardır, kriz içindeki cumhurbaşkanlığının sosyal liberal bir dönüm noktasında olduğuna dair duyuru ve açıklamalar hazırlayıp duruyor. Konu ise işsizliğe karşı mücadelede, işletmelerle oluşturulacak bir ‘sorumluluk paktı.' Fransızlar için öncelikli olan konu bu ancak Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, yara almış hayat arkadaşının, aile içindeki büyük krize verebileceği tehlikeli tepki gibi, bambaşka konulara kafa yormak zorunda görünüyor. Buna bir de, dünyada halen önemli bir güç ve önemli bir nükleer cephanelik sahibi olan ülkenin başındaki adamın tutumundaki ciddiyet ve açıklıkla ilgili şüpheler ekleniyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Gezal Acer

Editör: Ercan Coşkun