1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.07.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay13 Temmuz 2004
https://p.dw.com/p/Abu4

Alman basınının bugünkü yorum konuları arasında Sudan’daki katliam ve sürgüne bağlı olarak Cap Anamur adlı Alman yardım gemisindeki 37 mültecinin durumu, işsizlik ve sosyal yardımlarının birleştirilmesini öngören yasa, Alman sendikalarının inandırıcılık krizi ve Alman şirketlerinin sabit ücretle daha fazla çalışılması için yaptıkları baskı göze çarpıyor.

Sudan’daki iç savaş benzeri durumu konu alan yorumunda Frankfurter Rundschau gazetesi şu görüşlere yer veriyor.:

”Afrika’daki kriz ve savaşlar Avrupa'yı doğrudan etkiliyor. Ama AB’nin Sudan için nasıl bir sorumluluk üstleneceği meçhul. Yardım önerileri, çaresizliği yansıtır cinsten ve inandırıcı da değil. Darfur mültecileri neden sonra İtalya’da karaya çıkabildiler. Sicilya’ya çıkma izni, AB Dışişleri Bakanları’nın Hartum yönetimine yaptırım tehdidinde bulundukları ve Almanya Dışişleri Bakanı’nın Sudan başkentinde diplomatik ağırlığını kullandığı güne rastladı. Hartum’daki yönetiminin doğrudan ve dolaylı uyarılara kulak asıp asmayacağını bekleyip görmek gerekecek.”

Bonn’da yayımlanan General Anzeiger gazetesinin yorumu ise şöyle.:

”Katledilme korkusuyla ülkelerinden kaçtıktan sonra özel Alman yardım kuruluşu tarafından gemiye alınan 37 mülteci Avrupa iltica politikasının elinde oyuncak oldu. İtalya günlerce direndikten sonra Avrrupa kalesinin kapısını araladı. Ama mülteci dramının bununla biteceği sanılmamalı. Avrupa 37 mülteci yüzünden kavga edip çözümü bürokrasiye bırakırken komşu Çad’ın Darfur’dan kaçan 180 bin Sudanlı’ya sınırını açması Avrupa açısından yüz kızartıcı bir durumdur.”

Nordkurier gazetesi yorumunda, Sudan’ın Darfur bölgesindeki olaylara şimdilik kimsenin soykırım yakıştırması yapmaya yanaşmadığını çünkü böyle bir vasıflandırmanın BM’i harekete geçip bu Afrika ülkesine barış gücü göndermeye mecbur edeceğini yazıyor. İsviçre’nin Tagesanzeiger gazetesi 37 mültecinin üç hafta boyunca İtalya açıklarında bekletilmesini eleştiriyor ve zengin Avrupa ülkelerinin ‘senin mültecin, hayır senin ülkene gitmek istiyorlar’ tartışmasıyla zaman kazanmaya çalıştıklarını dile getiriyor.

Alman ve diğer Avrupa basınının ele aldığı yorum konuları arasında İsrail’in güvenlik duvarı ile ABD’nin terörist zanlılarına yaptığı muamele ve başkanlık seçimlerine terör gölgesi düşürülmesi de var. Muhafazakar İsveç gazetesi Svenska Dagbladet güvenlik duvarı sayesinde İsrail’deki terör eylemlerinin %90 oranında gerilediğini hatırlatıyor. Die Presse adlı Avusturya gazetesi ise baş yorum köşesinde Amerikan adaletinin durumunu ele alıyor. Yorum şöyle.:

”Süper güç konumundaki bir ülkenin sadece füzelere değil ama inandırıcılığa da ihtiyacı vardır. İşkence yapamaz, uluslararası adalet divanını ve savaş esirlerine her zaman insanca muemele edileceğinin yazılı olduğu Cenevre konvansiyonlarını inkar edemez. Ebu Gıreyb’de olup bitenleri bütün dünya duydu. Ama ahlaki çürüme bununla da bitmiyor. ABD’nin terörist olduklarından kuşkulandığı yabancıları işkence edilsinler diye Ortadoğu ülkelerine yolladığı doğru mu? Bunu yaparken, şer eksenine yerleştirdiği ülkelerden yardım istediği gerçek mi? Böyle bir şeye kılıf uydurup organize eden hukukçulara sadece acınabilir, o kadar.”

Yine Avusturya gazetelerinden Der Standard ise ABD’ndeki seçim erteleme yasasıyla ilgili tartışmaları değerlendiriyor.:

”Gerçekten, seçimleri erteletme yetkisi veren olağanüstü hal yasası çıkarsa, bunun teröristlerin zafer hanesine yazılması gerekir. Teröristler böylece parmaklarını kıpırdatmadan, seçim tarihini belirleyen Amerikan Anayasası’nı değiştitrmiş olurlar. Bu bakımdan seçimlerin gerektiğinde ertelenebilemsini isteyenlerin gerekçelerini anlamak mümkün değil. Hani güçlü demokrasiler terörizme boyun eğmezdi? Amerikan yönetiminin güvenlik konusunu abartarak seçimleri kazanmaya çalışması da ihtimal dahilindedir. Bunda başarılı olması Usame Bin Ladin ve sempatizanlarının işine gelir. Çünkü, George W. Bush’tan daha büyük bir düşman düşünemezler.”

Fransız Le Figaro gazetesi uluslararası Aids ile mücadele konferansında açıklanan rakamların ışığında şu satırlara yer vermiş.:

”20 yılda 20 milyon ölü. 25 milyonu Afrika’nın güneyinde olmak üzere 38 milyon Aids’li. Önleme ve erken teşhis yöntemleri nasıl düzeltilebilir. Tayland’ddaki prezervatif kampanyası sayesinde hastalığa yakalananların sayısı 150 binden 20 bine düştü. Şimdi bütün iş sistematik testlerde. Aids’lilerin sadece %5’i hasta olduğunun farkında. 2005 yılından itibaren üç milyon kişiyi tedavi altına alma hedefine ulaşılabilmesi için her gün yarım milyon kişinin Aids testinden geçirilmesi gerekiyor.”

Fransız Le Figaro’dan aktardığımız satırlarla basın özetlerine son veriyoruz.