1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.08.2004 - Avrupa basınından özetler...

13 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/Abth

Bugünkü Alman ve Avrupa basınında ağırlıklı olarak Irak’la ilgili yorumlara yerverilmiş. AB Komisyonu’nun yeni üyeleri arasında kesinleşen görev dağılımı ve bugün Atina’da resmi açılışı yapılacak 28’inci Yaz Olimpiyatları ile ilgili değerlerlerlendirmeler, öne çıkan diğer konular...

Basın özetlerimize Irak’daki son şiddet dalgasını konu alan yorumlarla başlıyoruz. Almanya’nın Hannover kentinde yayımlanan Neue Presse, ABD’nin Necef operasyonunu şu ifadelerle değerlendiriyor:

” Necef’deki kutsal bölgelere yönelik Amerikan saldırısının Şii halkta uyandırdığı duygularla örneğin, Arlington’daki savaş kahramanları mezarlığının bombalanması durumunda Amerikalı vatanseverlerin kapılacakları duygular arasında hiçbir fark yok: Kör bir öfke, nefret ve savaş cesareti... Muktedâ El Sadr, halkta böylesine yoğun duyguların uyanacağını önceden hesapladı. Radikal Şii lider, sözkonusu mekânları muharebe yeri olarak seçmekle, aslında kendisi açısından hiçbir şeyin kutsal bir anlam ifade etmediğini de ispatladı. O sadece kazanmaya inanıyor. Eğer El Sadr ölse bile, kahraman bir şehit olarak mânen yaşamaya devam edecek ve kutsal mekânlarda öldürülen imanlı bir savaşçı olarak bir sembol haline dönüşecektir. İşte bu sembol, onbinlerce insanın sokağa dökülmesine ve silaha sarılmasına yolaçabilir.”

Sol liberal Fransız gazetesi Liberation ise Irak’taki son gelişmeleri bir ”gövde gösterisi” olarak nitelendirdiği yorumunda şu görüşleri dile getiriyor:

”Necef’teki çatışmalar, askeri üstünlüğün neden olabileceği sınırlamaları bir kez daha gözler önüne seriyor. Amerikan ordusu, bir yandan büyük bir üstünlüğe sahipken, diğer yandan da çifte kaygılardan arınamıyor: Hem kendi kayıplarını hem de karşı taraftaki sivil kayıpları en asgari düzeyde tutmak! Radikal Şii milislere karşı başlatılan operasyon, aynı zamanda otorite ve güç konusunda bir gövde gösterisi mahiyetinde. Ancak, gücün gerçekten de otoriteyi de beraberinde getirip getirmeyeceği konusundaki şüpheler henüz giderilebilmiş değil.”

İspanya’nın başkenti Madrid’te çıkan El Pais adlı gazete ise Irak’a ilişkin yaptığı değerlendirmede bir iç savaş tehlitesinin varlığına işaret ediyor ve ABD’nin bunu önlemesi gerektiğini savunuyor:

”ABD’nin Necef’e başlattığı taaruz, sadece Irak’ta son ayların en büyük askeri operasyonu olmakla kalmıyor, aynı zamanda Şiiler için kutsal olan bu kentteki çatışmalar buyük siyasî gerginlikler yaşanma olasılığını da artırıyor. Ortalığın kan gölüne dönmesini kaçınılmaz olarak gören pekçok Iraklı için bu milli bir trajedi ile eş anlamlı. Ilımlı olarak bilinen Şiiler de artık radikal lider Mukteda El Sadr’a destek veriyor. Washington içinse çeşitli Şii grupların ittifak oluşturmasından daha vahim bir durum düşünülemez. Sünniler, Şiiler ve Kürtler arasında çıkabilecek ve ülkenin bölünmesi anlamına gelecek bir içsavaşı önlemek, şu anda ABD’nin yegâne görevi olmalıdır.”

İspanyol basınından aktardığımız bu yorumla birlikte Irak konusuna nokta koyuyor ve AB ile ilgili değerlendirmelere geçiyoruz. Avrupa Birliği Komisyonu’nun, önümüzdeki Kasım ayında göreve başlayacak olan yeni Başkanı Portekizli politikacı Jose Manuel Durao Barroso, komisyon üyeleri arasında görev dağılımını dün açıkladı. Üye ülkelerin birer kişi ile temsil edildikleri komisyon, bu ilkeye bağlı olarak 25 kişiden oluşuyor. Almanya’nın Düsseldorf kentinde yayımlanan Handelsblatt gazetesi, Barroso’nun, görev dağılımını beklenenden daha erken açıklamasını şöyle değereldiriyor:

”Jose Barroso’nun iyi bir Komisyon Başkanı olup olmayacağını henüz kimse bilmiyor. Ancak politik zamanla konusunda son derecede yetkin olduğu daha şimdiden kanıtlanmış durumda. Dün yeni üyeler ve görev dağılımıyla ilgili yaptığı açıklama, sürpriz ama bir o kadar da başarılı bir hamleydi. Herkes, Barroso’nun yeni ekibini, en erken gelcek haftanın sonlarına doğru tanıtmasını bekliyordu çünkü. Yeni Başkan, elini çabuk tutarak, Brüksel’de herşeye hâkim olduğunu ispatlamak istedi. Kararlı ve çabuk hamle yapan bir izlenim uyandırdı. Avrupa’da son zamanlarda hüküm süren aşırı durağanlıkla mukayese edildiğinde, böylesine güç gösterileri daha da önem kazanıyor.”

Başkent Roma’da çıkan İtalyan La Repubblica gazetesi ise yeni AB Komisyonu Başkanı ve üyeleri ile iglili şu yorumu yapıyor:


”Jose Manuel Barroso’nun zeki biri olduğu kesin. Beklenenden önce açıkldağı 24 komiserin görev dağılımıyla ilgili coğrafi dengeleri de gözönünde bulunduran Barroso, pekçok ülkenin daha farklı arzularına gem vururken, kimseyi tümüyle hayal kırıklığına uğratmayan ama herkesi bir parça olsun memnun eden tavrıyla büyük bir beceri sergiledi. Ayrıca Almanya, Fransa ve İngiltere’nin ortaya attığı ‘Süper Komiser’ önerisini kabul ettirmelerini de engelledi.”

Basın özetlerimizde son olarak bu akşamki açılış töreniyle resmen başlayacak olan Atina’daki 28’inci Yaz Olimpiyatları ile ilgili bir yorum aktarıyoruz. Münchner Merkur adlı gazetenin spor sayfasında yeralan Olimpiyat değerlendirmesinde şu satırları okuyoruz:

”Olimpiyat Oyunları’nın ev sahibi Atina’da tüm hazırlıklar zamanında tamamlanabilidi. Katalan mimar Calatrava tarafından tasarım ve inşaasını gerçekleştirilen yeni stadyum ise modern yapı sanatlarının harikalarından biri olarak nitelendirilebilir. Atina’daki oyunlar, aynı zamanda 11 Eylül terör saldırılarından sonra düzenlenen ilk Olimpiyatlar olma özelliğinde. ABD’nin yoğun baskısı üzerine ev sahibi Yunanistan, geniş çaplı güvenlik önlemleri almak zorunda kaldı. Ancak sıkı kontrol ve tedbirlere rağmen, Olimpiyatlar’daki güvenliğin tümüyle sağlanamadığı izlenimi uyanıyor. Şu anda şiddetin hüküm sürdüğü dünyada barış içinde bir Olimpiyat bayramının düzenlenip düzenlenemeyceğine Atina’da şahit olunacak. Eğer bu başarılabilirse, o zaman büyük bir zafer kazanılmış olacak.