1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

13 Kasım 2013

Alman basını Filipinler'deki Haiyan tayfununun ağır bilançosu, Almanya'daki koalisyon müzakereleri ve siber suçlarla mücadele ile ilgili yorumlara ağırlık veriyorlar.

https://p.dw.com/p/1AGIp
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Filipinler'deki Haiyan tayfununun yol açtığı ağır hasar, her geçen gün biraz daha belirgin hale geliyor. Filipinler için yardım kampanyası başlatan Bild gazetesi konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Harap olmuş kentler, kaçan aileler...Filipinler'de 11 milyondan fazla insan tarif edilmesi zor bir acıya katlanmak zorunda. Ve yine en çok çocuklar acı çekiyor. Birçoğunun artık bir evi yok. İçme suyu ve yiyecek sınırlı, ilaçsa kesinlikle yok. Ülkedeki iki milyon insan açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya. Filipinler'e gıda, ilaç ve yardım malzemesi gönderilmesine yardım edin! Cumartesi günü 24 doktor, hasta bakıcı ve kurtarma görevlisi 'çocuklar için bir kalp' kampanyası çerçevesinde iki tonluk tıbbi malzeme ile kriz bölgesine gitti. Şu an Tacloban'da işleyen tek hastanede çocuklara yardım ediyorlar. Siz de bağışlarınızla çocukların acısını dindirmek için yardım edin. Çünkü verdiğimiz bir söz var: Bağışlarınızın her centi yerine ulaşacak."

Neue Osnabrücker Zeitung bugünkü sayısında, Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) dinleme skandalını, siber suçlarla mücadele açısından değerlendiriyor:

"Amerikalılar yaptıkları casusluk faaliyetlerini, soruşturmalarda elde ettikleri başarıya ve engellenen terör saldırılarına işaret ederek savunuyorlar. Alman Federal Emniyet Dairesi BaşkanıJörg Ziercke, Almanya'da verilerin daha fazla kontrol edilerek denetlenmesi geretiğini savunurken, yasama organı olan Federal Meclis kendilerine dar bir sınır çizdiği için, Federal ve Eyalet Emniyet Daireleri'nin soruşturmalarda açıklar kalmasını kabul etmek zorunda olduklarını anlatıyor. Bu durum güvenlik birimlerinin vatandaşlara ait verilere rahatlıkla erişebilecekleri endişeleri karşısında insanı biraz olsun yatıştırıyor. Ancak diğer yandan siber suçlara karşı etkili bir mücadele yürütülmesi hepimizin yararına ve acil de bir ihtiyaç."

Gazetelerde yer bulan bir başka önemli konu ise Almanya'daki koalisyon görüşmeleri. Hrıstiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD), koalisyon müzakereleri çerçevesinde, gelecekte özellikle Avrupa Birliği ile ilgili konularda halkoylamasına gidilmesi önerisini tartışmasını Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi şöyle yorumluyor:

"Halkoylaması kuşkusuz sanayi toplumlarının karmaşık sorunlarını çözmek için hiç de uygun değil. Örneğin, nükleer atıklar geri alınmalı mı yoksa sonsuza kadar depolanmalı mı? Ya da Yunanistan, Euro Bölgesi'nden çıkarılmalı mı? Bu gibi konuların ele alınması için parlamento ve komisyonlar var. Ancak temel konularda, Avrupa genelinde anayasaya uygun birlikte yaşamaya düzenlemeler getirecek temel konularda vatandaşların vereceği karara güvenilebilir ve güvenilmek zorunda da. İşte bu alandaki mevcut güvensizlik, Avrupa ve onun izlediği politikayı, arka planda idare edilmesi gereken ve kamuoyunda yapılacak tartışmalarda zarar görebilecek seçkin bir projeymiş gibi gösteriyor. Oysa bunun tam tersi doğru olur."

Flensburger Tageblatt ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Halkoylamasının kaos ortamı yaratmaya çalışanlara bütün kapıları açacağı yönündeki endişe haksız. Eyaletlerde ya da Avrupa'daki komşularda yapılan halkoylamalarından edinilen tecrübeler yeterli. Yapılan bir halkoylamasının Bavyera Eyaleti'nin ekonomik gücüne zarar verdiği tespit edilemediği gibi doğrudan demokrasinin örneğin İsviçre devletinin yönetim kabiliyetini ortadan kaldırdığına yönelik kanıt da yok. Ayrıca Hrıstiyan Birlik partili Friedrich ile Sosyal Demokrat Oppermann, ortaya attıkları halkoylaması önerileriyle parlamentonun yasa yapıcı organ rolünü sokaklara taşımak gibi bir amaca sahip de değiller. Sadece vatandaşlara kontrol etme görevi vermek istiyorlar."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ayhan Şimşek