1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

Hülya Topcu13 Kasım 2013

Avrupa basını, planlanan Suriye Barış Konferansı, Cenevre'deki İran'ın nükleer programıyla ilgili müzakereler ve Fransa'daki siyasi gelişmelerle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/1AGRj
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Hollanda'dan De Telegraaf gazetesi bugünkü sayısında Suriye'de barışın sağlanması için Cenevre'de yapılması planlanan ikinci konferansı masaya yatırıyor:

"Cenevre'de bu ayın sonunda yapılması planlanan Suriye Barış Konferansı suya düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Muhalefet, müzakerelere başlamadan önce Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın koltuğunu bırakması talebinde ısrar ediyor. Bu, pek gerçeğe uygun bir talep değil. Şam rejiminin ağır insan hakları ihlâlleri nedeniyle muhalefetin istifa talebinde bulunması gerçi anlaşılır bir durum. Ancak bu talep, müzakere şansını ortadan kaldırıyor. Suriyelilerin büyük bölümü hem Esad rejimi, hem de muhalefetten bıkmış durumda. Sessiz ve huzur içinde ülkelerine dönmeyi istiyorlar. Bu nedenle Esad'ın en azından belirli bir süre geçiş hükümetinin bir parçası olması gerekiyor. Esad ve onun güvenlik güçleri olmaksızın ülkede çok daha büyük bir anarşi çıkabilir."

Bugünkü gazeteler BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya'nın İran ile nükleer programı konusunda Cenevre'de yaptıkları görüşmelerden sonuç alınamamasına geniş yer ayırıyor. Fransız Ouest-France müzakereleri Fransa'nın bloke ettiği yönündeki iddiaları ele alıyor:

"İran'ın nükleer programı konusunda biraz İsrail-Filistin barış sürecindeki gibi bir durumla karşı karşıyayız. Uzlaşma için gereken çözümün ne olduğunu en ince detayına kadar  biliyoruz. Ancak kronik olarak eksik olan böyle bir uzlaşmanın imzaya geçirilmesi arzusu. Washington'un Suudi Arabistan'la bağlarını gevşettiği dönemde, Paris, Arap kartını oynamak istiyor. Hem de Basra Körfezi'ndeki krallıkla yönetilen, silah ve enerji santrallerimizi satın alan ülkelerle. Ancak bu ülkeler Sahel Bölgesi'nde karanlık ve karmaşık, Suriye'de ise acımasız bir oyun oynuyorlar. Tahran'la müzakerelerin başlaması müttefiklerimizle ortak aldığımız zor bir karardı. Uzlaşmayı bloke etmek de zor ama tek başına alınmış bir karar."

Norveç'in muhafazakâr Aftenposten gazetesi ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"İran'la müzakerelere ve Tahran rejiminin nükleer programıyla ilgili hedeflerine şüpheyle yaklaşmak için ortada ne yazık ki bir neden var. Ülke, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı önceden de yanılttı ve gizli tesisler inşa etti. İran'ın uranyumu söylediği gibi barışçıl amaçlar için kullandığı söylemine ikna olmak için, tam teşekküllü bir inceleme yapılması gerekir. Bir hafta içinde Cenevre'de İran'ın nükleer programı konusunda yeniden müzakereler yapılacak. İranlı müzakerecilerinin o zamana dek Tahran'dan uzlaşmayı öngören ve açık talimatlar almasını umut edelim."

Fransız L'Alsace gazetesi bugünkü sayısında Fransa'da hem sağ, hem de sol kesimde radikallerin sayısının giderek artmasını ele alıyor:

"Kim kendini kurtarabiliyorsa, kurtarsın' yönünde bir eğilim var ve herkes bu durumdan yararlandığına seviniyor ve Cumhuriyet'e zarar vermek istiyor. Sol ve sağ cepheden radikallerin birleştikleri en az bir nokta var: Demokrasiden nefret ediyorlar. Çaresizliği suistimal etmek, aşırıların ders kitabından eksik olmaz. Devlet bu tehlikeyi ya anlayamadı ya da anlamak istemedi. Cumhurbaşkanı François Hollande cesareti kısır bir dik kafalıkla karıştırıyor. İktidardaki Sosyalistler bile alarm çanlarını çalıyor. Bu korku seçimler öncesinde ortaya çıkan basit bir korkunun çok daha ötesinde bir durum. Fransa bir kazazede olmaya çok yakın ve kaptanı ile asistanı (Başbakan Jean-Marc Ayrault) sanki bu tehlikeyi görmüyormuş gibi davranıyorlar." 

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu


Editör: Ayhan Şimşek